Fecir | Konular | Kitaplar

Dua Yalnızca Allah'ın Hakkıdır

g

g) Dua Yalnızca Allah'ın Hakkıdır:

O halde dua
sadece Allah'a yapılmalı, araya başka biri aracı olarak sokulmamalıdır. Nitekim
namazın her rekâtında tekrar ettiğimiz Fatiha Sûresi'nde: "Sadece sana ibadet
eder ve sadece senden yardım dileriz." (el-Fatiha: 1/4) buyurulur.
Kullardan
istenecek yardım, onların güçleri dahilinde olan bir şey olmalıdır. Güçlerinin
yetmediği bir şey onlardan istenemez. Hatta kulların güçlerinin dahilinde olan
bir şeyin yapılmasını kendilerinden istediğimiz zaman bile asıl sebebin Allah
olduğunu, O'nun dilemesi olmadan o şeyin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını
bilmek gerekir.
Allah insana
şahdamarından daha yakındır ve O'nun insana merhameti, bir annenin çocuğuna
merhametinden çok fazladır. Bir âyette şöyle buyurur: "Kullarım sana beni
sorunca, haber ver ki, ben şüphesiz onlara yakınım. Bana dua edenin duasını
kabul ederim." (el-Bakara, 2/186)
Dua yalnız
Allah'a yapılır; istek ve yardım sadece Allah'tan istenir. Allah'tan başkasından
bir yardım ve istekte bulunan, müşriktir. Hatta ölümlerinden sonra kabirleri
başında veya uzaktan peygamberlere ve salih kullara dua edip yakaranlar, aynen
yıldızlara sığınan ve meleklerle peygamberleri rabler edinenler gibi Allah'tan
başkasına dua eden müşriklerdir. Ancak melekler müminler için dua ve istiğfar
etmektedirler.

Hz. Peygamber'den nakledilen
rivâyetlerde "Ya Rabbi, Ya Rabbi" diye duaya başlanır, bazılarının yaptığı gibi
"Ya Hannân, ya Mennân" denilmez. Yine cahil halkın büyük bir kısmı Allah'tan
başkasından yardım dilemeyi öyle bir hale getirmişlerdir ki, kabirler Allah'a
duada birer şirk aracı yapılmıştır. Oysa Rasûlullah dahi, "Ey Allah'ım, benim
kabrimi kendisine ibadet edilen bir put haline getirme... Peygamberlerin
kabirlerini mescid edinen kimselere Allah'ın gazabı şiddetlidir... Benim kabrime
ikide bir gelip orayı bayram yerine çevirmeyin." diye uyarmıştır.[1]
Halkın, Telli Baba, filân baba, falan şeyhin kabrinde kuyruğa girerek onlardan
yardım dilemesi şirkten başka birşey değildir, bid'attir. Müminler, aynen
müşriklerin ve bid'at ehlinin yaptığı gibi ölüye yakarmaz, onlardan birtakım
ihtiyaçların karşılanmasını istemez, kabir başında yapılan duanın evde
yapılandan üstün olduğuna inanmaz, bu kimselere yemin ederek Allah'tan talepte
bulunmazlar. "Allah bize yeter, o ne güzel vekildir." derler. (Âli İmrân:
3/173) Dinin esası da budur. Salât, Arapça'da dua anlamına da gelir: "Ey
peygamber, Mü'minlere selât et, çünkü senin duan onlar için huzur ve
sükûnettir." (et-Tevbe: 9/103) Duada istenene kavuşma ve
korkulandan kurtulma isteği vardır. Bu da ancak Allah'tan istenir.
İslâm
bilginleri bid'at dua şekillerini şöyle tespit etmişlerdir: Ölü ya da gaip
birinden yardım dilemek. Ey efendi hazretleri bana mağfiret et, tövbemi kabul
et, demek şirktir. Peygamber ve salihlerden, ölmüş veya gaip birine benim için
Allah'a dua et', demek bid'attir. Ölülerden medet umulmaz. Kabirleri ziyarette
ölülere ancak selâm verilebilir, onlara Kur'ân okunur. Allah'a, Allah'ım senden
filancanın yanındaki makamı hakkı için şunu şunu istiyorum; diye dua etmek,
nehyedilmiştir. Çünkü, "Yardım Allah'tandır." (Enfâl: 8/10) "İnsanlar
(mahşerde) toplandıkları zaman kendisine dua edilenler, onlara düşman olurlar ve
onların kendilerine olan dualarını inkâr ederler." (el-Ahkâf: 46/6)

[2]


[1] İmam
Mâlik, Muvatta, Kasru's Salât fi's-Sefer, 85; Ebû Dâvud, Menasik, 100.


[2] M.
Sait Şimşek, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/417-418.