Fecir | Konular | Kitaplar

Dinin Kaynağı

Dinin Kaynağı



Dinin Kaynağı

               
Din de dâhil
olmak üzere bütün kavramlara iki şekilde bakmak mümkündür:
1)
Dinin İlâhî ve yüce kudret tarafından  konulduğuna inanan düşünce,
2)
İnsanın herşeyden üstün olduğuna inanarak, dini bizzat insanın ürettiğine inanan
görüş.
Buna göre
ilerlemeci ve evrim teorisine dayanan ikinci görüşe göre, insanlık her geçen gün
iyiye giden geri dönülmez bir akışın içindedir. İnsan, ilkel döneminde tabiat ve
tabiî hâdiseler karşısında çaresiz kaldığından birtakım görünmez güçlerin var
olduğuna inanmış ve bunları maddîleştirerek zamanla tapınmaya başlamış, böylece
putperestlik ortaya çıkmıştır. Bu yüzden insanlığın ilk dinine animizm (ruhlara
tapma) adı vermişlerdir. Ölü ruhların, bedensiz varlıklarını devam ettireceği
inancı atalara tapınmayı doğurmuş, buradan yağmur, ateş, kar gibi tabiat 
olaylarını idare eden çeşitli tanrıların varlığına inanılmış, zamanla bu
tanrıların birleştirilmesiyle tek tanrı inancı ortaya çıkmıştır. Dinin insan
tafından uydurulup üretildiği anlayışına dayanan bu görüşlerin iddiaları şöyle
maddeleştirilebilir:
"Eskiden
kabileler kendilerini belli bir hayvan  veya bitkiyle kan bağı içinde akraba
sayar ve onlara saygılarını tapınma biçiminde gösterirlerdi."
"Din toplumsal
bir süreçtir. Toteme (kutsal olan şey) gösterilen saygı insanların kendi
birliklerini temsil ettiği içindir. O halde dinin temel fikri kutsaldır. Kutsal
olan da toplumun kutsal kabul ettiği şeydir."
"Din insanın
kendi kişiliğini bulurken hissettiği güçsüzlüğe karşı bir şeylere güvenme
ihtiyacından doğmuştur."
"İnsanın kendi
düşüncesini insan üstü bir plana aktarmasıyla din ortaya çıkmıştır. Yani
insanların ruhun ölmezliğine inanmaları, adalete olan susamışlıkları, insanların
bir adaletin tecellisine olan inançları din mefhumunu ortaya çıkarmıştır.
"Din baskı
altındaki insanların iç çekmesi, kalpsiz dünyanın kalbi, ruhsuz dünyanın ruhudur. 
Din halkın afyonudur."
"Sonuç olarak
din, ilkel insanın zayıflığının ürünüdür. İlkel ve çok tanrılı dinler tarihin
ilk dönemlerinde yaşanmış olup, din de insanla birlikte evrim geçirmiştir. Din
herhangi bir varlığın değil, bizzat insanın kendisinin ürünüdür. Teknolojinin ve
tabiî bilimlerin gelişmesiyle insan, tabiat üstünde hâkimiyet kurmuş, tabiat
olaylarına bilimsel açıklamalar getirmesi sonucu zamanla din, işlevini yitirecek,
insan hayatının  belli bir safhasında artık ihtiyaç olmaktan çıkacaktır."
Tüm bu ve
benzeri inançlar Allah'a inanmayan, hak dini kabul etmeyen, ateist, laik,
materyalist, komünist ideolojileri benimsemiş olan insanların  ortak inancıdır.
İslâm inancına
göre dinin kurucusu Allah'tır. Bütün vahiy kaynaklı dinler Allah tarafından
gönderilmiş, ilk günkü saflıklarını korudukları müddetçe yürürlükte kalmıştır.
İlk insan, aynı zamanda ilk peygamberdir. Dolayısıyla insanlığın ilk dini çok
tanrılı değil; tek tanrılıdır.Yani tevhid dinidir.
Allah'ın
varlığı ve birliği, zat ve sıfatları, melek inancı, kitap inancı, peygamber
inancı, âhiret inancı vahiy kaynaklı dinlerde değişmemiş, sadece şeriatler
değişmiştir. Bunun içindir ki, Hz Adem'den, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e
kadar tüm peygamberlerin getirdiği hak dinlerin ortak adı İSLÂM'dır.    

Fakat
peygamberler halkın arasından ayrıldıktan sonra, insanlar hak dinden uzaklaşmış,
birtakım  sâlih insanlara, yıldızlara, ağaçlara, hayvanlara, taşlara, hevâ ve
heveslerine  tapınmaya başlamışlardır. Hak dinlerde meydana gelen bu  sapmayı
ortadan kaldırmak için Allah Teâlâ, merhametinin bir sonucu olarak peygamberler
göndermiş, bu elçiler insanları tevhid inancına tekrar tekrar dâvet etmişlerdir.

Yani insanlığın
çok tanrı inancından tek tanrı inancına doğru gelişme gösterdiği anlayışı İslâm
inancına aykırıdır. İslâm  i'tikadında insanlığın ilk dini tevhid dinidir.