Fecir | Konular | Kitaplar

Büyük İnanç Kurumları 1- Hak Dinler (Semavî Dinler)

Büyük İnanç Kurumları



Büyük İnanç
Kurumları:

 
1- Hak Dinler
(Semavî Dinler):

               

Hak Din, Allah tarafından peygamberler
aracılığıyla insanlara bildirilen, hiç bir değişikliğe uğramadan ve bozulmadan
günümüze kadar gelen hayat şeklidir.
Bu din, yani hayat şekli; inancı,
dünya görüşünü, davranış ve eylem biçimini, Allah'a karşı görevleri, ibadet
anlayışını, insanlara ve tüm yaratıklara karşı muameleyi, kanunları ve cezaları
içermektedir. İşte, bütün peygamberlere Allah'ın gönderdiği din, İslam Dini'dir.
Hak din, peygamberlere  günün şartlarına göre şeriatları farklı olarak gelmiştir.
Akide (inanç) ise, bütün peygamberlerde aynıdır.

Hak Dinin Genel Özellikleri Şunlardır:



*
Allah'ın emir ve yasaklarını insanlara
tebliğ eden ve nasıl uygulanacağını gösteren peygamberler vardır.

*
Her peygamberin, ya kendisine verilen
suhuf (sayfalar -küçük kitap-) veya kitabı vardır. Ya da kendinden önceki
peygambere inen  henüz bozulmamış kitabın hükümlerini tatbik eder.

*
Allah'a, meleklere, kitaplara,
peygamberlere, ahirete inanç vardır.

*
Akla, bilime ve ilmi gelişmelere
aykırı hiçbir şey yoktur.

[1]  



"Semâvî" göksel ya da gök rengi anlamında arapça
bir sözcüktür.

[2]



Bu kelime vahye dayanan ilâhî dinlerin genel adı
olarak literatüre geç­miştir. Gök, zihne ve hayal dünyasına yansıyan ilhamların,
daima en­gin kaynağını ve saygın yüksekliğini temsil ettiği için insan, Allah'ın
inen mesajlarına semalardan esen gizemli esinlemeler diye bakmış, do­la­yısıyla
ilâhî kitaplara "semâvî kitaplar" demiştir. Oysa vahiy, Allah (cc) katından
pey­gamberlerin duyularına yansıtılıncaya kadar tamamen meta­fizik bir
feno­mendir. Beşeri kapasiteyle bu olayın kavranması mümkün değildir.
Dolayısıyla ilâhî mesajların, semâvî diye nitelen­mesi mecazidir.

Bütün semâvî dinler, temelde hak ve
gerçektirler. Çünkü her biri, baş­langıçta bir peygamber aracılığıyla Allah (cc)
tarafından insanlara gön­de­ril­miş bir mesaja dayanırlar. Dolayısıyla hepsinin
ortak yanları vardır. Bu or­tak noktalar şöyle özetlenebilir:

*
Bütün varlıkların yaratıcısı Allah Teâlâdır.

*
Allah (cc) emir ve yasaklarını, bir elçiye vahyederek insanlara bil­di­rir.



*
İnsanlar Allah (cc) a karşı sorumludurlar. Öldükten sonra tekrar di­ri­lecek ve
bir gün O'na hesap vereceklerdir.

*
İnsanlar Allah (cc) dan başka hiç bir şeye ve hiç bir kimseye kulluk edemezler.



Ne varki insanoğlunun duygusallığı, aşırı
merakı, hırs ve arayış­ları, za­afı, kompleksleri ve saplantıları onun, birçok
gerçekler üzerinde yaptığı yönlendirici değişikliklerde olduğu gibi Allah (cc)
ın mesajları üzerinde de kişisel yaklaşımlarıyla yeltendiği yorumların sonucu
ola­rak Kur'ân-ı Kerim'den önceki semâvî kitapların içerikleri çarpıtılmış­tır.
Buna, ilim di­linde "tahrif", bu şekilde çarpıtılmış dinlere de "muharref
dinler" de­nir.

Kur'ân-ı Kerim'den başka önceki semâvî
kitapların hepsi muhar­ref­tir. Yani Zebur, Tevrat ve İncil olmak üzere Kur'ân-ı
Kerim'den önce in­diril­miş olan ilâhî kitapların hepsi çarpıtılmıştır. Gerek bu
ki­taplar gerek onlar­dan önceki sahifeler[3]
vahyedildikleri şekilde artık mevcut değildir­ler. Bu nedene bağlı olarak semâvî
dinler ikiye ayrılır­lar[4]:

 




[1]
Ahmet Kalkan, İslam Akaidi 44-45.




[2]
Bu sözcügün başındaki "se" hecesi türkçede, renk anlamındaki
kullanımda, za­manla kaybolmuştur. Onun için günümüzde gök ren­gine sadece
«mavi» denmektedir.





[3]
Bk. Kitaplara İman.




[4]
Ferit Aydın, İslam'da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 48-49.