Fecir | Konular | Kitaplar

Bu İsmi Bilmenin Faydaları

Bu İsmi Bilmenin Faydaları

Bu İsmi Bilmenin Faydaları

1-
Her müslümanın, gerçek yükselten ve alçaltanın Allah olduğunu bilmesi gerekir.
Allah, dilediği kuluna hidayet ettiği ve bu konuda hiç kimsenin O'na ortak
olmadığı gibi O, dilediği kimseyi yükseltir veya alçaltır. Yükselmek; yük­sek
makam ve mevkilere sahip olmak, iktidar olmak, miskin ve yoksullara karşı
büyüklenmek, malının çok ve işinin düzgün oluşuyla övünmek demek değildir. Bu
özelliklere sahip olmak, övgüyü ve yükselmeyi hak etmek anlamına gelmez. Böyle
yükselme, çamuru üst üste koymak gibidir. Asıl şeref ve onur, yüksek mevki ve
makam, Allah'ın başarılı kılmasıyla elde edilendir. Böyle onur ve şeref, Allah'ı
tasdik etmeyi, emir ve yasaklarına uymayı, O'nun yolunda yürümeyi, kalbi
arındırmayı ve O'nunla sevinmeyi sağlar. Bu onura sahip olan kimse, O'na kavuşma
özlemiyle yanıp tutuşur, iniltileri göklere yükselir ve Rabb'inden karşılık
bulur. Hz. Peygamber bir hadislerinde şöyle buyurur: "Üstü başı dağınık, toz
içinde ve kapılardan kovulan nice kimseler vardır ki, Allah'a yemin etse yemini
boşa çıkmaz."[1]

Bil ki, asıl alçaltılmış kimse; ilâhî başarı ve yardımdan yoksun bırakılandır.
Başarısızlık ve ümitsizlik içinde bulunan, nefsinin isteklerine yenilen,
Rabb'in­den bir iyilik görmeyen, kalbinde Rabb'ine dönme gücü bulmayan,
dualarına güvenme hissini kalbinde duymayan kimsedir. Bu kimse terkedilmişlikle
ödüllendirilmiştir. Daima meşgul ve sıkıntı içindedir. Sıkıntı içinde geceler,
piş­manlıkla sabahlar. Buna göre yükselme ve alçalma, cezanın birer işaretidir.
Kendisine göklerin kapısı açılan kimsenin ruhu yükselir ve müjdelerle sevinir.
Kendisine göklerin kapısı açılmayan kimse ise, daha aşağılara iner, sıkıntılar
içinde her şeyden ümidini keser. Kişinin işlediği ameller ve ruh dünyası, bu
müjde veya sıkıntıların bir göstergesidir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Fakat kim verir ve korkup sakınırsa ve en güzel olanı doğrularsa, biz de onu
kolay olan için başarılı kılacağız. Kim de cimrilik eder, kendini müstağni
görürse ve en güzel olanı da yalanlarsa, biz de ona en zorlu olanı (azaba
uğramasını) kolaylaştıracağız."[2]

2- Bu ismi bilen kişi, eğer iktidar sahibi bir kimse ise, Allah'ın yükselttiği
ve değer verdiği kimseleri yükseltmeli ve onlara değer vermeli; Allah'ın
uzaklaş­tır­dığı ve alçalttığı kimseleri de etrafından uzaklaştırmalıdır. Buna
göre âlim ve âbidlere son derece önem vermeli, onlara ilgi göstermeli, yüksek
mevki ve makamlara onları getirmelidir. Cahil, tembel, gafil insanlara da asla
önem vermemeli ve onları yanından uzaklaştırmalıdır. İnkarcılardan savaşan
kim­selerle, bu dine girinceye veya alçalmış olarak elleriyle cizye verinceye
ka­dar savaşmalı ve bu dini yüceltmelidir. Halka zulmeden, haksızlık yapan,
İs­lâm'a aykırı davranışlarda bulunup, alenen günah işleyen kimselere engel
olmalı­dır. Aynı şekilde Hz. Peygamber'in yolundan ayrılarak bid'atlere bula­şan
kimselere de mani olmalı, onlara değer vermemeli ve kendisinden uzak
tut­malıdır.

Bu ismi bilen eğer iktidar sahibi değilse, bu ismi kardeşlik ve dostluk için
kullanmalıdır. Allah'ın kendilerini yükselttiği ve değer verdiği kimselerle
arka­daşlık ve dostluk kurmalı, Allah'ın kendisinden uzaklaştırıp, alçalttığı
kimseler­den de uzak durmalıdır. Eğer buna gücü yetmiyorsa, Allah'ın
yükselttiklerini sevmeli, alçalttıklarından da nefret etmelidir. Çünkü Allah
için sevmek veya nefret etmek, imanın bir gereğidir.[3]


* * *



[1]
Müslim,

2622.



[2]
Leyl,

5-10.



[3]
Kurtubî, a.g.e.,

1/364-365;
Râzî, a.g.e., s.

231;
İzz b. Abdüsselâm, a.g.e., s.

86.