Fecir | Konular | Kitaplar

GANİ-MUĞNİ

Yeni Sayfa 1

﴿

اَلْغَنِيُّ - اَلْمُغْنِيُّ ﴾
GANÎ
- MUĞNÎ

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Rabb'in, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan rahmet sahibidir."[1]

Allah, kendisinin hiçbir şeye muhtaç olmadığını şöyle ispat eder: "Bizim
Rabb'imiz, her şeye yapılışını veren, sonra doğru yolunu gösterendir."[2]

Allah, kendiliğinden zengindir. O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O'nun
dışındaki her şey, kendiliğinden O'na muhtaçtır. O'nun fazlı ve rahmeti ol­madan
bir kimsenin iyilik yapması ve iyilikte zirveye ulaşması mümkün değil­dir. Aynı
şekilde O'nun adaleti ve hikmeti olmadan bir kimsenin kötülük yapması ve
kötülükte zirveye ulaşması mümkün değildir. O'nun hitabından itâbı anlaşılır.
Günahkar mü'min kullarını en ince ve yumuşak ifadelerle azarlar. Ama bununla
birlikte onların birçok hata ve kusurlarını bağışlar, beyan ettikleri özürleri
kabul eder, yanlışlıkları ve bozuklukları düzeltir, bela ve musibetlerden korur,
düşmanlarına karşı savunur, onları destekler ve yar­dım eder, menfaatlerini
gerçekleştirir, her türlü sıkıntılardan kurtarır ve onlara vaat ettiğini yerine
getirir. Allah, onların tek velisi ve dostudur. Bu kulların O'ndan başka dostu
yoktur. Allah, onların gerçek Mevlâ'sı ve yardımcısıdır. Düşmanlarına karşı
onlara yardım edendir. O, ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.[3]

Allah, kendi zatında, sıfatlarında ve fiillerinde vâcibu'l-vücud (varlığı
zo­runlu) olandır. Bu yüzden ganîdir, kendisinin dışında hiçbir şeye ihtiyacı
yoktur. O'nun dışındaki her şeyin varlığı ise mümkinü'l-vücuddur (varlığı mümkün
olandır). Bu varlıklar, Allah'ın var etmesi ile ancak var olabilirler.
Varlıkları tamamıyla Allah'a bağlı ve O'na muhtaçtırlar. Bu nedenle ganî olan
(bir şeye ve bir kimseye ihtiyacı olmayan) başkası değil, yalnız Allah'tır. Kimi
dilbilimciler ‘gınâ'yı tam, eksiksiz; Muğnî'yi ise tamdan daha üstün olarak
ifade ederler.[4]

Yüce Allah, ne zatı ile ne de zâtî sıfatları ile hiçbir şeye bağlı değildir. O,
kendi varlığı ile kaimdir. Varlığının başkasına bağlı olmasından münezzehtir.
Zatı veya zatî sıfatlarından biri başkasına bağlı olan, varlığı veya kemali bu
dış varlığa dayalı olan her varlık, yardıma muhtaçtır. Başkasının yardımına
muhtaç olan ise Ganî (zengin) olamaz. Böyle bir durumun Allah için düşü­nülmesi
mümkün değildir. Bu yüzden O, mutlak Ganî'dir. Allah aynı zamanda Muğnî
(zenginlik veren, zenginleştiren)'dir. Ancak her zenginlik verenin mutlak Ganî
olması düşünülemez. Zira zenginlik veren zengin olma ihtiyacı duyar. İhtiyaç
duyan ise zengin olamaz. Oysa Allah, zengin olmaya ihtiyaç duymaz. Bu yüzden O,
mutlak Ganî ve Muğnî'dir. Allah'ın dışında zenginlik verenler, zenginlik
verdiklerine daima destek vermek ve bu desteği kesintiye uğratmamak
zorundadırlar. Aksi halde zenginlik vermiş olmazlar. Fakat Al­lah'tan başka hiç
kimsenin buna gücü yetmez. Çünkü zenginlikleri ne kadar çok olsa da güçleri ve
sahip oldukları şeyler sınırlıdır. Dolaysıyla gerçek zen­gin, hiçbir şeye ve
hiçbir kimseye ihtiyacı olmayan Allah'tır. Başkasına muh­taç olanların
zenginliği ise ancak mecazi anlamdadır.[5]

Mutlak Ganî ve zengin, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan Allah'tır. Bütün var­lıklar
O'na muhtaçtır. Yüce Allah şöyle buyurur: "Ey insanlar, siz Allah'a (karşı
fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ganî (hiç bir şeye ihtiyacı olma­yan)dır,
Hamîd (övülmeye layık)tır."[6]
Yüce Allah bu âyette, kulların muhtaçlı­ğının kendilerinden ayrılmayan zatî bir
durum olduğunu, kendi zatının ise gani ve Hamîd olduğunu belirtmektedir. Ganî ve
Hamîd oluş, Al­lah'ın zatî bir niteliğidir. Bu nitelikler herhangi bir sebepten
dolayı Allah'ta var olmuş değildir. Bizzat O'nun varlığında var olan
niteliklerdir. Kulların ve diğer varlıkların muhtaçlığı da herhangi bir sebepten
değil, kendi varlıklarının bir gereği olarak vardır. Dolaysıyla bu muhtaçlık,
sonradan var olmanın veya var olma imkanının bir nedeni sayılamaz. O, muhtaç
olanın zatî bir özelliğidir. Kulun Rabb'ine muhtaç olması, bu muhtaçlığı
gerektiren bir nedenden dolayı değil, zatî varlığının bir gereğidir. Allah'ın
Ganî olması, Ganî olmasını gerekti­ren bir nedenden dolayı değil kendi zatının
bir gereğidir. Şeyhülislâm İbn Teymiye, bu gerçeği şu dizelerle ifade eder:

Muhtaçlık, benim ebedi olan zatî bir vasfımdır

Gınânın, O'nun ebedî olan zatî bir vasfı olduğu gibi.[7]



[1]
En'am,

133.



[2]
Tâ-Hâ,

50.



[3]
İbn Kayyim, "el-Fevâid", s.

38.



[4]
Râzî, a.g.e., s.

330.



[5]
Gazâlî, a.g.e., s.

154.



[6]
Fatır,

15.



[7]
İbn Kayyim, "Tarîku'l-hicreteyn, s.

23.