Fecir | Konular | Kitaplar

Bu İsimleri Bilmenin Faydaları

Bu İsimleri Bilmenin Faydaları



Bu İsimleri Bilmenin Faydaları



1-
Her müslüman, Allah'ın ilk kez ve (âhirette) ikinci kez yaratan oldu­ğunu
bilmelidir. O, bütün varlıkları örneksiz ve mükemmel bir şekilde yarat­mıştır.
Yok olduktan sonra onları tekrar yaratacak olan O'dur. O'nun tekrar yaratması
bir ihtiyaçtan değil, bir hikmet gereği kudretinin bir göstergesi için­dir.
Allah, kullara baştan nimetler verendir. Dilerse bu nimetleri geri alır,
sür­dürür veya keser. Bu nimetler, şükürle korunur, zikirle devam etmesi
sağlanır. Allah şöyle buyuruyor: "Rabb'iniz şöyle buyurmuştu: -Andolsun, eğer
şükre­derseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz,
şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir."[1]
Hz. Aişe'nin şöyle söylediği riva­yet edilmiştir: "Nimetleri şükürle koruyun.
Bir toplulukta şükredenler azal­dıkça nimetler de azalır."



2-
Ruhunun ve bedenindeki bütün organların Allah tarafından yaratıldı­ğını ve
şekillendirildiğini, bu varlıkta tıpkı sana benzer bir başka kimsenin
yaratılmadığı bil. Bu gerçekten büyük bir yaratılıştır. Ardından öleceğini ve
kıyamette tekrar aynı şekil üzere diriltileceğini düşün. Gerçek mutluluk veya
bedbahtlık işte orada ortaya çıkar. Bu yüzden dünyada daima hayır ve iyilik yap
ki, âhirette mutlu olasın. Başladığın iyi amelleri sürdür ve sana ölüm
ge­linceye kadar bunları kesintiye uğratma. Böyle yaparsan bil ki, ikinci
diriliş senin için daha güzel olacaktır. İyiliklerle nefisler arınır ve kemale
erer. Unutma! Amellerin en hayırlısı, az da olsa sahibinin işlemeye devam
ettiği­dir.[2]



3-
Kul, Rabb'inin büyük küçük bütün amellerini saydığını, gizli ve saklı her
şeyinden haberdar olduğunu bildiğine göre, o da kendi iyilik ve kötülük­lerini
saymalı ve daha dikkatli davranmaya özen göstermelidir.



Bazıları Davud et-Tâî'ye atıcılık hakkında soru sorunca şöyle cevap verdi:
"Atıcılık güzeldir. Ancak, neyi attığına (günlerini nasıl geçirdiğine) iyi bak."[3]



 



* * *



 

 




[1]
     İbrahim,

7.






[2]
     Kurtubî, a.g.e.,

1/


389-390.






[3]
     Râzî, a.g.e., s.

290.