Fecir | Konular | Kitaplar

İBN KAYYİM'İN ESMÂU'L-HÜSNÂ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI

İBN KAYYİM



İBN KAYYİM'İN ESMÂU'L-HÜSNÂ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI



Diğer uzman alimler gibi, İbn Kayyim'de; imanı sağlamlaştırmak, sahih akideyi
tespit etmek, fert ile toplum hayatına yüce İslam hakikatini yerleştirmek, İslam
hakikati ile ilgili yolları açıklamaya çalışmak, Allah'ın hakları ile kulların
hakları hususunda bu hakikatin gerektirdiğini yapmak, bu hakikatin delalet
ettiği şeyi anlamak ve bu hakikatle amel etmek, bu hakikati akıllara, nefislere
ve kalplere sağlamca yerleştirmeye gayret sarf etmek sûretiyle Esmâu'l-Hüsnâ ile
ilgili hadis hakkında çeşitli açıklamalar yapmış ve bunların manaları hakkında
bilgiler vermiştir.



İbn Kayyim, Allah'ın isimleri ve bu isimleri sayma ile ilgili ilmin, diğer
ilimler gibi temel bir ilim olduğunu doğrulamıştır. Yaratığın bütün ilimleri
sayması gerektiği gibi, Allah'ın isimlerini sayması da doğal bir şeydir. Çünkü
Allah'ın isimlerini saymak, her bilinenin sayılmasına temel oluşturmaktadır.
Zira bilinen şeyler, bu isimlerin gereğidir ve bu isimlere bağlıdır.[1]



Selef ekolü, Kur'an'da ve Sünnette yüce Allah'ın şanına uygun bir biçimde O'nun
isimleri ve sıfatları ile ilgili gelen her türlü haberleri ve halleri, ispat
etmek sûretiyle doğrulamıştır.[2]



Yine Selef ekolü; Allah'ın sıfatlarını ve Allah'ın isimleri ile ilgili
gerçekleri inkar etmelerinden dolayı Cehmiyye, Mu'tezile, Kaderiyye mezheplerini
reddetmiştir.



Bu kitabın içeriği, Allah'ın isimleri ve sıfatları ile ilgili bilgiler verip
Kitap ve Sünnetten isimlerin delillerini ortaya koymakta ve yüce Allah'ın
isimlerine iman etmenin İslam'ın temel meselelerinden olduğunu bize
bildirmektedir. Bu konuda insanın olgunluğa erişmesi ve mutluluğa kavuşması,
ancak yaratıcısını bilmekle ve O'nun isimleri ile sıfatlarını tanımakla tamam
olur. Bu gerçek ise, isimler ile sıfatların durumunu araştırmakla elde edilir.
Böylece bu konu, varlığı tanımanın ancak en güzel isimler ve yüce sıfatlarla bağ
kurmak sûretiyle açığa çıkmış olur.



Akide, Esmâu'l-Hüsnâ'nın gerektirdiklerini açıklama hususunda alanını
genişletmekte ve yüce Allah'ın isimleriyle nasıl övüleceği, Kur'an ile Sünnette
Allah'ın isimlerinin kaynaklarının nasıl olduğu ve işlenen konuların, Allah'ın
isimleriyle tevessül ile duanın nasıl yapılacağını bildirmektedir. 



Bu konuda Esmâu'l-Hüsnâ ile ilgili, kötülükten tenzih etmeyi açıklama
mahiyetinde bir bölüm oluşturulmuş ve Kur'an ile Sünnetin sınırlarını
belirlediği gibi, bu isimleri genelleştirmede edeb ile ilgili gereklilik
belirtilmiştir.



İbn Kayyim, bu eserde, Esmâu'l-Hüsnâ'nın manalarına, dilbilimi yönüne, dil
yapısına, etimolojik ve belağat yönüne işaret etme hususunda alimlerin,
tefsircilerin, hadisçilerin ve dilbilim bilginlerinin görüşlerinin özünü
sunmuştur.



Yine Arapça dilbilimcilerin konu ile ilgili filolojik meselelerine de yer
vermiştir.

"Allahümme"
(=Allahım) sözünün anlamı ve bu kelimenin aslı hakkında farklı dilbilimcilerin
görüşlerini açıklaması gibi. Yine Kur'an'da Allah'ın sıfatı olarak geçen



"Tebâreke"
(=yüceler yücesi) kelimesinin aslı ve Arapça dil sözlüklerinde, Meâni'l-Kur'an
ve tefsir kitaplarında bu kelimenin delalet ettiği manayı açıklama hususundaki
görüşleri de böyledir. Ayrıca İsim ile ismin ifade ettiği mana (=müsemma)
arasındaki farklılığın, dil ve sözlük ile ilgili kitaplardan kaynaklandığına
dair açıklamaları da bu şekildedir. 



İbn Kayyim, Allah'ın isimlerini,

"el-Kâfiyetu fî Beyâni Akîdeti Ehli's-Sünnet"

adlı kitabında ele aldığı manzum şiir hakkındaki düşüncesini ve bunun dışında
ayrıca konu ile ilgili birçok kimsenin yazdığı eserlerde az bulunan filolojik
konular, yorumlar, belağatlı nükteler ve aydınlatıcı fikirler hakkındaki
görüşünü ortaya koymuştur.



Son olarak; okuyucu, kitabın içerisinde fıkıh, yasama, yorum, hadis şerhi, akaid
ve tevhid ile ilgili ifadeler görmektedir. Dolayısıyla bu kitap; içerisinde
şiir, nesr, edebî ve filoloji ile ilgili bazı sözler içermekle birlikte bir
eğitim ve bir ahlak kitabıdır.



 



* * *



    

 




[1]
    
Bedâiu'l-Fevâid,

1/163




[2]
    
Muhammed Ebû Zehra, el-Mezâhibu'l-İslâmiyye, s.

38