Fecir | Konular | Kitaplar

Yüce Allah'ın İsimlerinin, İfade Ettiği Manayı ve Bağlantı Kurduğu Şeyleri Gerektirmesi

Yüce Allah



Yüce Allah'ın İsimlerinin, İfade Ettiği Manayı



ve Bağlantı Kurduğu Şeyleri Gerektirmesi:



Allah; el-Hâkim, el-Kerîm, el-Cevvâd, el-Muhsin, el-Vedûd, es-Sabûr ve eş-Şekûr'dur.
Kendisine itaat edilince karşılığını verendir. Kendisine isyan edilince
bağışlayandır. İşittiği ezaya karşı hiç kimse O'ndan daha sabırlı değildir.
Övgüyü O'ndan daha çok seven hiç kimse yoktur. Affetmeyi O'ndan daha çok seven
hiç kimse yoktur. İhsânı O'ndan daha çok seven hiç kimse yoktur.



O Muhsîn'dir ihsanda bulunmayı sever. Şekûr'dur şükredenleri sever. Cemîl'dir
güzeli sever. Tayyib'dir tüm temizleri sever. Alîm'dir kullarından alim olanları
sever. Kerîm'dir kerem sahibi cömert kimseleri sever. Kaviyy'dir kuvvetli mü'min
O'na zayıf mü'minden daha sevimlidir. Berr'dir ebrârı sever. Adil'dir adalet
ehlini sever. Hayiyy ve Sittîr'dir haya ehlini ve iffetli bir şekilde örtüneni
sever. Gafûr ve Afuvv'dur kullarını affedeni sever ve onları bağışlar. Sâdık'tır
doğru kimseleri sever. Refîk'dir yumuşak huylu olanı sever. Rahîm'dir merhamet
sahiplerini sever. Tektir teki sever. İsimlerini ve sıfatlarını sever ve
kendisine onlarla kulluk edenleri, onlarla isteyen ve onlarla dua eden kimseleri
sever. Onları bilen, idrak eden onlarla Yüce Allah'ı sena eden, onlarla hamd
eden ve onlarla Yüce Allah'ı öven kimseyi sever.



Nitekim Rasûlullah (s.a.v) sahih bir hadiste şöyle buyurmuştur:

"Yüce Allah kadar övülmek ve sena olunmak kendisine sevimli olan hiçbir kimse
yoktur. İşte bundan dolayıdır ki yüce Allah kendisini (Kur'ânda birçok güzel
sıfatlarla) övmüştür. Yüce Allah kadar hamiyetli (kullarını kayıran) hiçbir
kimsede yoktur. Bu hamiyetlilikten ötürüdür ki fuhşiyyâtın (çirkin fiillerin)
açığını da gizlisini de haram kılmıştır. Yüce Allah kadar özrü (=tevbeyi) kabul
etmek kendisine sevimli olan hiçbir kimse yoktur. İşte bundan dolayı Yüce Allah
müjdeleyici ve uyarıcı resuller göndermiştir"[1]



Ve başka bir sahih hadiste de şöyle buyurmuştur:

"İşitmekte olduğu ezaya karşı yüce Allah'tan daha sabırlı hiçbir fert yoktur.
Çünkü insanlar, Allah onları rızıklandırdığı ve afiyete çıkarttığı halde O'na
oğul isnat ediyorlar"[2]



Yüce Allah isimlerini ve sıfatlarını sevdiği için onların gereğini emretmiştir.
Onlara adaleti, ihsânı, iyiliği, hataları örtmeyi, affetmeyi, cömertliği, sabrı,
bağışlamayı, merhamet etmeyi, doğruluğu, ilmi, şükrü, yumuşak huylu olmayı,
idrak etmeyi ve hakikati tesbit etmeyi emretmiştir. Yüce Allah isimlerini ve
sıfatlarını sevince de O'na kullarının en sevimlisi zatının sevdiği sıfatlarla
(yüce Allah'ı) vasıflandıran kimse oldu. Kullarından en çok buğz ettiği kimseler
ise kerih gördüğü sıfatlarla vasıflandıranlar oldu.



Esmâu'l-Hüsnâ'yı tanımak, yaratmada ve buyrukta onların sonuçlarını araştırmak
kime nasip olursa yaratmayı ve buyruğu Esmâu'l-Hüsnâ sebebiyle düzenli bir halde
intizamın en mükemmeli olarak görür. Yaratma ve emretmede sonuçlarının nasıl
cereyan ettiğini görür. İlmi miktarınca, O'nun yaptığı icraatın kemaline ve
cemaline layık olduğunu bilir. O'na layık olmayan şeyi de tanır. Böylece O'nun
isimlerini yaptığı ve yapmadığı şeylere delil olarak getirir. Çünkü O hamdinin
ve hikmetinin gereğine zıt olan bir şeyi yapmaz.



Aynı şekilde, O'na layık olan emrini ve şeraitini O'na layık olmayandan ayırır.
Hamdinin ve hikmetinin gereğinin aksine bir şeyi emretmediğini bilir. Böyle
olunca da ahkâmın bazısında sapıklık, zulüm, cahillik, abeslik ve bozukluk
gördüğünde veya hamdi ve senayı gerektirmediğini gördüğünde O'nun ahkamından ve
dininden olmadığını, O'nun ve Resûlünün bundan berî olduğunu bilir. Çünkü yüce
Allah sadece adaleti emretmiştir zulmü değil, faydalı olanı emretmiştir zararı
değil, hikmeti emretmiştir abes olmayı veya cehaleti değil. Yüce Allah, Resûlünü
ancak Hanîf (=şerden hayra meyleden), cömertlik ve yumuşaklık ile gönderdi,
katılık ve sertlik ile değil. O Resûlünü rahmet ile gönderdi, taş yüreklilik ve
kabalıkla değil. Çünkü O, merhamet sahiplerinin en merhametlisidir.



O'nun Resûlü (s.a.v), rahmet ve alemlere yol göstericidir. O'nun dininin tamamı
rahmettir. Ve O (s.a.v) rahmet nebisidir. O'nun (s.a.v) ümmeti, merhamet olunan
ümmettir.
Bunun hepsi
Esmâu'l-Hüsnâ'sının, yüce sıfatlarının ve övülen fiillerinin gereğidir. O'ndan
ancak övgü ile bahsedilir. İsimlerin en güzeli ile isimlendiği gibi senaların en
güzeli ile O'na hamd edilir.[3]                            




 




[1]
     Buhârî, Tevhîd

3,
Edeb

71; 
Müslim, Tevbe (2760).






[2]
     Buhârî, Edeb

71;
Müslim, Sıfatu'l-Kıyamet (2804).
Burada ezâ ile kastedilen; Yüce Allah'a mahlukatın zulümlerinin ulaşması 
imkansız olduğundan dolayı Yüce Allah'ın Resullerine ve salih kullarına
yapılan ezâdır. Çünkü bu eksik bir sıfattır. Yüce Allah ise noksan
sıfatlardan münezzehtir. B.k.z: İbn Hacer el-Askalânî, Fethu'l-Bârî,

13/360-361.              
  




[3]
     Tarîku'l-Hicreteyn, s.

168-169.