Fecir | Konular | Kitaplar

Rasulullah (s.a.v.)'in "Kötülük Sana ulaşamaz" Sözünün Manası

Rasulullah

Rasulullah (s.a.v.)'in "Kötülük Sana ulaşamaz" Sözünün Manası:

Muhakkak ki nimet ve sevab, Yüce Allah'ın rahmetinin, mağfiretinin, birr (=ihsan
da bulunma)nın ve kereminin gerekli kıldıklarındandır. Bundan dolayı bunları
Zatına izafe etmiştir. Azaba ve cezaya gelince bunlar ancak mahlukatının
kendisinden kaynaklanır. Bundan dolayı da Zatını Muâkib (=cezalandırıcı) ve
Muazzib (=azab edici) diye isimlendirmemiştir. Aksine bu iki unsuru (=nimet-sevab
ve ceza-azap) birbirinden ayırmıştır ve bunları vasıflarından kılmıştır. Bu da
mefullerinden dolayıdır. Hatta âyeti kerimelerde şöyle buyurmaktadır

وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الأَلِيمَ}

{نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

"(Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber
ver. Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir"
(Hicr,

15/49-50.

}

اعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ وَأَنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

{

"Biliniz ki Allah'ın cezalandırması çetindir ve yine Allah'ın bağışlaması ve
esirgemesi sınırsızdır"
(Mâide,

5/98.)
{إِنَّ
رَبَّكَ لَسَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ}

"Şüphesiz Rabb'in cezayı çabuk verendir. Ve O çok bağışlayan, pek esirgeyendir"
(A'râf,

7/167.)

Bu âyetin aynısı, En'âm sûresinin sonunda da geçmektedir.

Ceza ve azab, isim ve sıfatların gerektirdiklerinden değildir. Muhakkak ki yüce
Allah özellikle O'nun sevdiği sonuç olduğu zaman isim ve sıfatlarının
sürekliliği ile daimidir. Bu ise isim ve sıfatlarda asıl olan gayedir. Azab olan
şerre gelince, her ne kadar da hayrın hilafına hasıl olduğu zaman zail olan ve
biten bir hikmet gereği mefullerine dahil olmuşsa da isimlerinin ve sıfatlarının
arasına dahil olmaz. Çünkü yüce Allah iyiliği devamlı olandır. İhsanı ezeli ve
ebedi olandır. Sürekli olarak Muhsin olmuştur ve ihsanda bulunmaya devam
edecektir. Devamlı olarak cezalandırıcı, gadablanıcı, ve intikam alıcı olması
isimlerinin ve sıfatlarının gereklerinden değildir.

Bu yönü Allah'ın isimleri ve sıfatları konusunda derinlemesine iyice düşünmek
gerekir. İleride yüce Allah'ı tanımak ve sevmekle ilgili konular gelecektir.

Yüce Allah'ı yarattıklarının içerisinde en iyi bilenin ve O'nun isimlerini ve
sıfatlarını yarattıklarının içerisinde en iyi tanıyanın

"Şer (=kötülük) Sana ulaşamaz"
sözü, bu meseleyi en güzel bir şekilde açıklamaktadır.

Kastedilen mananın üzerinde başka bir cümleyle durmadı. Bilakis şer, O'nun
Zatında, sıfatlarında, fiillerinde ve isimlerinde hiçbir yönden O'na izafe
edilmez. Çünkü O'nun Zatının her yönden mutlak kemâl sıfatları vardır. Bütün
sıfatları övülen kemâl sıfatlardır. Ve bu sıfatlarla O'na sena edilir. O'nun
fiillerinin tamamı hayr, rahmet, adalet ve hikmettir. Onlarda asla hiçbir yönden
şer yoktur. Ve O'nun bütün isimleri isimlerin en güzelleridir. Öyleyse şer O'na
nasıl izafe edilir? Aksine şer, O'nun mef'ullerinde yani mahlukatındadır. O ise
şerden ayrıdır. Çünkü O'nun fiili, mef'ulünden ayrıdır. O'nun fiilinin hepsi,
hayrdır. Mef'ul olan mahluka gelince, onda hayrda vardır şerde vardır. Şer, ayrı
bir mahluk ve yüce Allah ile kaim olmayan bir şey olunca da yüce Allah'a izafe
edilmez. Rasulullah (s.a.v.),

"Sen şerri yaratmazsın"
demedi ki, O'nun sözünün te'vili aransın. Aksine Nebî (s.a.v.) vasıf, isim ve
fiil olarak şerrin yüce Allah'a izafe edilmesini yasaklamıştır.[1]


* * *



[1]
Hâdi'l-Ervâh, s.

264-265.