Fecir | Konular | Kitaplar

el-HALÎM - el-AFUVV

Yeni Sayfa 1

﴿ اَلْحَلِيمُ - اَلْعَفُوُّ ﴾
el-HALÎM
- el-AFUVV

İbn Kayyim nazım şeklinde der ki:

"Allah, "el-Halîm"dir. Dolayısıyla işlediği isyandan (pişman olup) tevbe etmesi
için kulunu cezalandırmada acele davranmaz."

"Allah, "el-Afuvv"dur. Dolayısıyla O'nun affı, yeryüzü sakinlerini yönetmek için
onların başına geçen insanı kuşatmıştır."

Üstad Abdurrahman es-Sa'dî, bu iki beyti açıklama mahiyetinde şöyle der:

"el-Halîm"[1]
ve

"el-Afuvv",
yüce Allah'ın isimlerindendir.

"el-Halîm"
şu anlama gelmektedir: O Allah; kafirleri, fasıkları ve isyankarları da içine
alan kamil bir hilme sahiptir. Onlara karşı mühlet verir ve tevbe etmelerine
fırsat vererek onlara ceza vermede acele davranmaz. O isteseydi, onları günah
işler işlemez hemen cezalandırabilirdi. Çünkü işlenen günahlar, hemen arkasından
acil ve çeşitli cezaları gerektirir. Fakat yüce Allah'ın hilmi, onlara mühlet
vermeyi gerektirmektedir."

Nitekim yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Bununla beraber Allah, insanları, kazandıkları (günahlar) yüzünden hemen
yakalayıverseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir
süreye kadar erteliyor. Nihayet ecelleri gelince gereğini yapar. Şüphe yok ki
Allah, kullarını görmektedir"[2]

"el-Afuvv"a[3]
gelince, O; kullarından meydana gelen günahları da içine alan geniş bir affa
sahiptir.

Afuvv, özellikle de affa sebep olan istiğfar, tevbe, iman ve salih amel gibi
şeyleri yerine getirdikleri zaman, kullarının işlediği bütün günahları affeden
demektir… Allah, kullarının tevbelerini kabul eder ve işledikleri
suçları/kötülükleri[4]
affeder. Çünkü O, affedicidir. Affetmeyi sever. Kullarının, affa ulaşmalarına
sebep olan şeyleri yerine getirmek için çalışmalarından hoşlanır. İşte bunlar,
O'nun rızasını kazanmak için çalışmak ve O'nun yarattıklarına iyilik yapmaktır.

O'nun eşsiz affından biri de; kul, ne kadar günah işlerse işlesin, sonunda O'na
yönelip tevbe ederse, onun işlediği bütün günahları bağışlar. Nitekim yüce
Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"De ki: Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın
rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O,
çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."[5]


* * *



[1]

"el-Halîm",
"sabırlı ve temkinli, akıllı ve ağır başlı olmak" anlamındaki "hilm"
masdarından sıfat olup "sabırlı ve temkinli olan, acele etmeyip ileride
meydana gelecek gelişmelere fırsat tanıyan" demektir.

"el-Halîm"
kelimesi, Kur'an'ın

15
yerinde geçmekte olup bunlardan on birinde Allah'a, ikisinde Hz. İbrahim'e,
birinde Hz. Şuayb'a, birinde de Hz. İsmail'e izafe edilmiştir.

Allah'ın
ismi olarak zikredilen
"el-Halîm"
ismi, tek başına kullanılmayıp altı ayette "bütün günahları bağışlayan"
anlamındaki
"el-Gafûr",
üç ayette "hakkıyla bilen" anlamındaki
"el-Alîm",
bir ayette "her şeyden müstağni olan, kendi dışındaki her şeyin O'na muhtaç
olduğu varlık" anlamındaki
"el-Ganiyy",
bir ayette de "az iyiliğe çok mükafat veren" anlamındaki
"eş-Şekûr"
ismiyle birlikte anılmıştır. Bu kullanılış şekli, kelimenin anlamına açıklık
getirdiği gibi ona zenginlik ve derinlik de kazandırmaktadır. (ç)


[2]
Fâtır:

35/45
(Kur'an'ın birçok âyetinde; yaptıkları zulüm ve kötülükler yüzünden insanlar
hemen ilahi cezaya çarptırılmış olsalardı, yeryüzünde hareket eden hiçbir
canlının kalmayacağı, yani sosyal düzenle birlikte ekolojik ve fizik
düzeninin de bozulacağı ifade edilmekte ve bu tür davranışların cezalarının
belli bir süreye kadar ertelendiği haber verilmektedir. B.k.z: Nahl:

16/61,
Fâtır:

35/45)
(ç)

[3]

"el-Afuvv"
kelimesi, sözlükte; "silmek, gidermek, yok etmek" manasındaki "afv"
kökünden mübalağa ifade eden bir sıfat olup "kolaylıkla affeden, kullarının
günahlarını silen, cezaları kaldıran" demektir.

Afuv
kelimesi, Kur'an'da; toplam beş ayette geçip dört yerde buna yakın bir mana
ifade eden "el-Gafûr" ismiyle, bir yerde ise "el-Kadîr" ismiyle birlikte
kullanılmıştır.

Konuyla
ilgili nasların ışığında ilahi affı, şöyle yorumlamak mümkündür: Allah'ın,
kullarına ait günahlarının izlerini tamamen yok etmesi, Kiramen katibin
meleklerinin kayıtlarından sildirmesi, kıyamet günü bu günahlardan dolayı
hesap sormaması, hatırlayıp mahçup olmasınlar diye kullarına unutturması ve
günah yerine sevap yazmasıdır. (ç)

[4]
Bu, yüce Allah'ın
"Şüphesiz ki O,
kullarından tevbeyi kabul eden, (işledikleri) ‘kötülükleri' affeden ve
yaptıklarınızı bilendir"
(Şûrâ:

42/25)
sözünden dolayıdır.


[5]
Zümer:

39/53