Fecir | Konular | Kitaplar

SIFATLARI VE NA'TLARI TANIMA Sıfat ve Na't Arasında Üç Yönden Fark Olması

SIFATLARI VE NA



SIFATLARI VE NA'TLARI TANIMA



 



Sıfat ve Na't Arasında Üç Yönden Fark Olması:



Birincisi:
Na't,[1]
durmadan yenilenen fiillerle olur. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:



"Şüphesiz ki Rabb'iniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ
eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve
yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak
da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabb'i Allah ne yücedir!"[2]



Yine yüce Allah konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:



"O, size yeri beşik kılmış ve doğru gidesiniz diye yeryüzünde size yollar
yaratmıştır. Biz o suyla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz. İşte siz de
böylece (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız. Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve
size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar vâr etmiştir."[3]



Sıfat ise zattan ayrılmayan sabit şeylerdir. Yüce Allah bu konuda şöyle
buyurmaktadır:



"O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Görülmeyeni ve görüleni
bilendir. O, Rahmân (esirgeyen)dir, Rahîm (bağışlayan)dır. O, öyle Allah'tır ki,
kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. O, Melik (mülkün sahibi)dir, Kuddûs
(eksiklikten münezzeh)tir, Selâm (selâmet veren)dir, Mü'min (emniyete
kavuşturan)dır, Müheymin (gözetip koruyan)dır, Azîz (üstün)dür, Cebbâr
(istediğini zorla yaptıran), Mütekebbir (büyüklükte eşi olmayan)dır. Allah,
müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir. O, Hâlık (yaratan), Bâriu
(var eden), Musavvir (şekil veren) Allah'tır. En güzel isimler O'nundur.
Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, Azîz (üstün)dür,
Hâkim (hüküm ve hikmet sahibi)dir."



İkincisi:
"Zâtî Sıfatlara", na't denilmez. Yüz, eller, ayak ve parmaklar gibi. Bunlara,
sıfat denir. Çünkü Selef, bunlara, "sıfat" demiştir. Yine Ehl-i İspat
kelamcıları da, bunlara, "sıfat" demişlerdir.



Burada anlatılmak husus şudur: Bunlara, ister "sıfat" denilsin ve ister "sıfat"
denilmesin, bu izafelerin Allah için kullanılması, O'na nispet edilmesi ve
bunlarla Allah'tan haber verilmesi, Allah'ın bir şeye benzetilmesinden veya
sıfatların iptalinden uzak olarak yapılmalıdır.



Üçüncüsü:
"Na'tlar", sıfatlardan meydana gelen ve bilinen şeylerdir. Bunları, havas
(=seçkin kimseler) ile avam (=sıradan kişiler) bilir.



Sıfatlar ise, daha geniştir. "Na't" ile "sıfat"ın farkı, "havas" ile "avam"
arasındaki fark gibidir. "Na't"ın, sıfatlardan meydana gelen bir şey olmasından
dolayı Arapça'da bir şeyi tatlandırma hususunda

كَذَا
نَعْتُهُ  كَذَا



"Onu şöyle şöyle niteledim" denilir. Çünkü o şeyin sıfatlarından bazı
özellikleri, bu tatlandırılan nesne içerisinde ortaya çıkmaktadır.



Bazıları, "na't" ile "sıfat"ın, iki kelime olduğu ve aralarında hiçbir farkın
olmadığını söylemişlerdir.[4]
Bundan dolayı Basralı dilbilimciler, Nahvin (Arapça Dilbilgisinin) Sıfat
Bölümünün başına "Sıfat Bölümü" derken, Kufeli dilbilimciler ise "Na't Bölümü"
diye başlık atarlar.



İki ekolün de maksadı birdir. Bunlar birbirine yakındır.[5]

 




[1]
     "Na't"

نَعْتٌ 
kelimesi, sözlük anlamı itibariyle; nitelik, vasıf, sıfat gibi anlamlara
gelmektedir. Kelime olarak "sıfat"

صِِفَات
kelimesiyle aynı anlamdadır. İbn Kayyim, burada, "na't" kelimesi ile "sıfat"
kelimesinin terim olarak farklı anlama geldiğini anlatmaya çalışmaktadır.
(ç)




[2]
     A'râf:

7/54




[3]
     Zuhruf:

43/10-12




[4]
     Cevherî, Feyyûmî ve daha bir çokları, sıfat ile na'tın eş anlamlı
olduğunu belirtmişlerdir.

        İbnü'l-Esîr
der ki: "Na't, içerisinde güzel olan bir şeyi vasfeder. Sıfat ise, direkt
olarak güzeli ve çirkini niteler."

        Sa'leb
de der ki: "Na't, bütün olan bir şeyin parçasını ifade eder. Sıfat ise,
bütünü ifade eder. Azîm (=çok yüce), Kerîm (=çok cömert) gibi. Buna göre
yüce Allah, vasıflanır. Fakat na't olamaz."




[5]
     Medâricu's-Sâlikîn, 

3/345-346