Fecir | Konular | Kitaplar

Cimrilik .

Cimrilik



Cimrilik

 

Cimrilik: Harcanması gereken malı
sarfetmekten kaçınmak, para ve malı çok sevdiğinden dolayı, başkasına bir şey
vermekten çekinmek demektir. Dinimiz, başta zekât olmak üzere bazı malî
harcamalarda bulunmamızı emretmiştir. Aile bireylerinin bakımı, akrabaların
görülüp gözetilmesi de bu emirler arasındadır. Çevremizdeki yoksullara imkân
ölçüsünde malî yardım ise bir insanlık görevidir. Parası ve malı olduğu halde
bir insan bu görevlerini yapmaz ve malını sarf etmekten çekinirse, cimrilik
yapmış demektir.

Cimriliğin başlıca sebebi aşırı
mal hırsı ve gelecekte yoksul kalma korkusudur. Peygamberimiz: "Çocuk,
cimrilik ve korkaklık sebebidir" buyurmuştur. Aşırı mal hırsı ve cimriliği
yüzünden durmadan mal biriktiren ve tükenir endişesi ile hastalıklarında bile
harcamayıp, dünyayı kendilerine zindan eden cimriler vardır. Halbuki mal
Allah'ın nimetidir ve bu nimet yerli yerince harcanırsa Allah onu artırır.

Cimriler, insanlar arasında da,
Allah katında da sevimsiz ve aşağılık kişiler olarak görülür. Allah Teâlâ:



"Onlar ki hem kıskanır, cimrilik
ederler, hem de herkese cimrilik tavsiye ederler ve Allah'ın kendilerine
fazlından verdiği Şeyleri saklarlar. Biz de böyle nimetleri gizleyen nankörlere
hor ve rüsvay edici bir azap hazırladık."
(4/Nisâ, 37) buyurmuştur.

Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) de şöyle
buyurmaktadır:

"Cimrilikten sakınınız. Çünkü
cimrilik, sizden önceki milletleri helâk etmiştir." "Her sabah gökten iki melek
iner. Birisi: ‘İlâhi İnfak edene karşılığını ver; diğeri: ‘Allah'ım! Cimrilik
edene de telef ver (malını yok et)' diye duâ ederler."
(Riyazü's-Salihin, I, 253).

"...Cimri kişi Allah'a uzak,
Cennet'e uzak, insanlara uzak ve Cehennem ateşine yakındır."
(Tirmizî, Birr 40)

Cimriler hakkında söylenen sözler,
cimrilerin insanlar arasındaki durumunu, çok güzel anlatmaktadır. Bişr bin
el-Hâris, cimriler hakkında şöyle demiştir: "Cimrinin yüzüne bakmak, insanın
kalbini katılaştırır. Cimrilerle karşılaşmak mü'minler için belâdır" Yahya bin
Muaz da şöyle demiştir: "Kötü kimseler olsalar bile, cömertler için herkesin
kalbinde bir sevgi vardır. İyi olsalar bile, cimrilere karşı herkesin kalbinde
yalnız nefret vardır." İbnu'l-Mutez'in cimrilik hakkındaki görüşü de şudur:
"İnsan malına cimrilik ettiği nisbette şerefinden kaybeder."

Mallarını kendileri için bile
harcamaktan çekinen cimriler, Allah Teâlâ'nın kendilerine verdiği nimeti
harcamamakla sadece kendilerini değil, eş ve çocuklarını da sıkıntıya sokarlar.
Çevrelerindeki diğer insanlara fenalık yapmış olurlar. Çünkü, Allah'ın verdiği
bu nimetlerde nafaka veya sadaka olarak diğer insanların da hakkı vardır. Bu
hakkın sahiplerine verilmemesi zulümden başka bir şey değildir. Servet, Cenâb-ı
Hakk'ın ihsanıdır. Allah (c.c.), serveti dilediğine verir, dilediğinden alır.
Mal ve mülkün gerçek sahibi O'dur. Cimriler, bu şuura eremeyen insanlardır.

Müslümanların, cimrilik konusunda,
Allah Teâlâ'nın aşağıdaki ihtarını unutmamaları gerekir. Cenâb-ı Hak şöyle
buyuruyor:

"Allah'ın verdiklerinden cimrilik
edenler, sakın bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar bilakis bu
onların kötülüğünedir. Cimrilik yaptıkları şey, kıyamet günü boyunlarına
dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah işlediklerinizden
haberdardır." (3/Âl-i
İmrân, 180).

Beşer nefsi zayıftır, muhteristir.
Ancak Allah'ın koruduğu kimseler bundan müstesnadır. Ancak imanla kendilerini
mâmur edenler, bu cimrilik cehaletinden temizlenebilir, yeryüzünün
zaruretlerinden kurtulabilir, menfaata karşı duydukları hırs kaydından
vazgeçebilirler. Çünkü iman sahipleri, Allah'dan, maldan da üstün birşey
umabilirler. Bu umulan şey Allah'ın rızasıdır. Mümin kalp; mal ile değil, iman
ile mutmain olur; Allah yolunda infak etmekle fakir düşeceğinden korkmaz. Kendi
hiç bir şey değilken Allah onu meydana getirmiş, vücut, göz, kalp, lisan ve
sayısız nimetler bağışlamış ve mal sahibi yapmıştır. Bunlar Allah'a aittir. Öyle
ise Allah'a güvenen birisi Allah yolunda ve Allah rızası için malını infak
etmekten çekinmez.

Ama kalp gerçek imandan yoksun
olunca, infak etmeye veya sadaka vermeye teşebbüs ettiği zaman, her defasında,
nefsinde bir cimrilik duygusu dalgalanmaya başlar, fakir düşeceğinden korkar.
Böylece infak etmekten vazgeçer. Sonra onun hayatı emniyetsiz ve istikrarsız bir
korku ve ihtiras Cehennemi haline gelir. Allah'a söz verdiği halde ahdine ihanet
eden, verdiği söze vefa göstermeyip Allah'a karşı yalan söyleyen, hiç bir zaman
kalbini münafıklıktan kurtaramaz. Ölçülü hareket etmek İslâm nizamının temel
esaslarından birisidir. Aşırı müsrif davranmak da cimri davranmak kadar dengeyi
bozar. İslâm, dengenin bozulmamasını öngörür:

"Elini boynuna bağlayıp cimri
kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma. Yoksa pişman olur açıkta kalırsın."
(17/İsrâ, 29).

Âyet-i Celîlede cimrilik, ellerini
boynuna bağlıyan bir insan gibi tasvir ediliyor. İsraf ise, elini son haddine
kadar açıp elinde ve avucunda ne varsa dağıtmak şeklinde ifâde ediliyor.

Cimri insanın da, müsrif insanın
da varacağı netice aynıdır. Cimriliğin de israfın da sonu pişmanlık duygusudur.
Her şeyin en iyisi orta hallisidir. Orta yol, iman ahlâkı ile küfür ahlâkının
sınırıdır: Cimrilik cehaletten gelen kara bir lekedir. İsraf ise şeytanın işini
yapmaktır. Müsrifler şeytanın kardeşleri olarak tanıtılmaktadır.

Cimrilik kelimesinin Kur'an'daki
diğer bir karşılığı katur kelimesidir. Bu kelime, Türkçe'deki hasis kelimesini
karşılamaktadır. Anlamı, eli sıkı, yahut çok cimri demektir. Kur'an'da, kişinin
elindeki şeyleri çar-çur etmesi demek olan israfın zıddı olarak kullanılmıştır.



"Ve onlar ki harcadıkları zaman,
ne israf ederler, ne de cimrilik ederler; (harcamaları) bu ikisinin arasında
dengeli olur." (25/Furkan,
67)

Cimrilik konusu, Allah'ın çok
kötülediği bir haslettir. İman eden bir kimse asla cimri davranıp mal yığmaz.
Tamahkâr davranmaz. Nefsinin cimriliğinden kendini kurtarır. Cimriliğin ve
tamahkârlığın son derecesi olarak Kur'an'da bir kelime daha vardır. Bu kelime
şih, şuh veya şihh'dir. Kelime güçlü bir kötüleme anlamında tamahkârlık ve
cimrilik demektir.

"O halde gücünüz yettiği kadar
Allah'dan korkun. (O'nun öğütlerini) dinleyin. İtaat edin. Kendi iyiliğinize
olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden (şuhhe nefsihi) korunursa işte
onlar, kurtuluşa erenlerdir."
(64/Teğâbün, 16).

Bu âyete göre, cimrilik, nefsin
kendisinde bulunan bir belâdır. Nefsi, bu belâdan ancak iman kurtarır. Allah'a
ve âhiret gününe inanan insan, infak ederek nefsindeki bu cahilî lekeyi
temizler, bu belâdan kurtulur. Cimrilik belâsından kurtulamayan insan İslâmî bir
hayata aşina olamaz. İslâmî hayata alışkın olmayan cimriler, Allah'ın rahmet
hazinelerine sahip olsalar bile, biter korkusuyla cimrilik ederler. Halbuki
Allah'ın hazineleri bitmez ve tükenmez.

"De ki, Rabbimin rahmet
hazinelerine siz sahip olsaydınız tükenir korkusuyla yine de cimrilik ederdiniz.
Hakikaten insan çok cimridir."
(17/İsrâ, 100). Bu ifâde ile cimriliğin son haddi dile getiriliyor. Allah'ın
rahmeti, her şeyi kaplamıştır. Onun ne bitmesinden ne de eksilmesinden endişe
edilebilir.[1]




 




[1]
Osman Çetin, Şamil İslâm Ansiklopedisi, c. 1, s. 313-314.