Fecir | Konular | Kitaplar

Rızıktaki Farklılığın Hikmetleri

Rızıktaki Farklılığın Hikmetleri



Rızıktaki Farklılığın Hikmetleri

 

"Rabbının rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar?
Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik ve onlardan
kimini ötekine derecelerle üstün kıldık ki, biri diğerine iş gördürebilsin.
Rabbının rahmeti, onların toplayıp yığdıklarından daha hayırlıdır."
(43/Zuhruf, 32)

"Allah, kullarına rızkı bollaştırsaydı,
yeryüzünde azarlardı. Fakat dilediği ölçüde indiriyor. Çünkü O, kullarından
haberdardır, her şeyi görendir."
(42/Şûrâ, 27)

Şiddetli fakirlik içinde de olsa, mü'min,
Allah'ın hikmeti gereği olan bu farklılıktan dolayı  mahzun  olmaz.  Çünkü 
insana  verilen  tüm  dünyalık,  az  bir metâ ve geçici bir zevktir. Onun için
mü'minin haksızlık etmesi, gaye ve gayretinin dünyalık olması ve onun yokluğu
veya elden çıkması durumunda fazlaca üzülmesi doğru olmaz. Çünkü mü'minin
maksadı âhiret; gayesi Allah'ın rızasıdır. Ve o, dünyanın Allah katındaki
değersizliğinin derecesini bilir.  

"İnsanlar bir  tek ümmet olacak olmasaydı,
Rahman'ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine binip çıkacakları
merdiven yapardık. Ve evlerine kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar,
kanepeler ve süsler verirdik. Bütün bunlar, sadece dünya metâından ibarettir.
Âhiret ise, Rabbının katında sakınanlara mahsustur."
(43/Zuhruf, 33-35)

Yani, cahillerin bir çoğu mal vermemizin,
verdiğimiz kimselere olan sevgimizin bir delili olduğuna inanmayıp, mal için
küfür üzerine toplanmasalardı, "Rahman'ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten
tavanlar ve üzerine binip çıkacakları merdiven (asansör) yapardık." Yani,
merdiven, kapılar, koltuk ve yastıklar hep gümüşten olacak. Ama, bütün bu
dünyalıklar, Allah katında değersiz ve geçici olan şeylerdir. Mü'min, rızık
darlığında ve başkaları için bir genişlik sözkonusu iken, kendisinin çektiği
sıkıntı karşısında dünyalık hiçbir şeye üzülmez. Onun hırs ve gayreti, Allah
rızasına ve âhirete yöneliktir; dünya metâına değil. Çünkü,

"Dünya, Allah katında bir sivrisineğin kanadı
kadar değerli olsaydı, hiçbir kâfire asla ondan su içirmezdi."
(Tirmizî)

Bu söylenenlerden, müslümandan fakirliğe teslim
olmasını ve çalışmayı bırakmasını istediğimiz anlaşılmamalıdır. Burada kast
edilen, müslüman, sebeplere tutunma konusunda dinin kendisinden istediği şeyi
yerine getiriyor ve rızık kazanmak için meşru yollarla çalışıyor da buna rağmen
rızkı az ve kısık kalıyorsa, onun yukarıda ifade edilenleri hatırlaması, elinin
darlığından ve rızkının azlığından dolayı üzülüp huzursuz olmamasıdır.