Fecir | Konular | Kitaplar

d- Fesadın Sonuçları

d

d- Fesadın Sonuçları:

Şüphesiz ki
insanlar -hayr veya şer- bütün yaptıklarının karşılığını alırlar. Yeryüzünde
çeşitli şekillerde fesat çıkarıp ilâhí düzeni, kişilerin ve toplumların
ahlâklarını, ürünlerini ve nesillerini bozan, onların haklarına tecavüz edip
zulme sebep olan ve saadet halini kargaşaya ve mutsuzluğa çeviren bütün
müfsitler cezalarını bulurlar.
Kur'an,
Allah'ın (cc) fesadı ve fesat çıkaran müfsitleri bildiğini, onların
yaptıklarından haberdar olduğunu, dolaysıyla onlara hak ettiklerini mutlaka
vereceğini bildiriyor.[1]

Allah (cc) yeryüzünde fesat çıkaran müfsitleri kesinlikle
sevmemektedir.[2]

Allah (cc)
fesat çıkaranlara, ahdini bozanlara ve birleştirilmesini istediği bağları
koparanlara lânet ediyor ve yurdun kötüsünü (Cehennemi) onlar için hazırladığını
haber veriyor.[3]
Böyleleri aynı zamanda zarara (hüsrana) uğrarlar.[4]

İnsanların
yaptıkları fiiller yüzünde ham karada, hem de denizde fesat çıkar. Bununla
toplumların huzuru kaçar, haklar ihlâl edilir, tabiatın dengesi bile bozulur. Bu
fesada sebep olanlar, yaptıklarının karşılığının bir kısmını dünyada tadarlar.
Bazen bir belâya uğrarlar, bazen helâk edilirler. Tarihte bunun pek çok
örnekleri vardır.[5]

Örneğin, Hz.
Şuayb'i dinlemeyen ve fesat işlerden vazgeçmeyen Medyen halkı[6],
kendilerini; ‘Allah'a kulluk edin, yeryüzünde fesat çıkarmayın' diye uyaran Hz.
Salih'e karşı kibirlenen ve alaya alan Semûd kavmi[7],
kendilerini iffetli olmaya davet eden Hz. Lût'u dinlemeyen ahlâksız topluluk[8]
çeşitli cezalara çarptırıldılar.
İsrailoğulları,
yaptıkları fesadın karşılığını dünyalık felâketlerle gördüler.[9]

Bozguncuların
ve müstekbirlerin en büyüğü firavun ve onu kendilerine örnek alan müfsitlerin
sonu hiç te iyi olmadı ve olmayacak.[10]

Allah'ın
âyetlerini inkâr eden ve peygamberlerin davetlerinden yüz çevirip, fesada
teşebbüs edenler için ahirette azap üstüne azap verilir.[11]

Rabbimiz
müfsitlerden ve onların yaptığı fesatlardan razı değildir. Fesadın kişi ve
toplum bünyesinde sebep olduğu zararları önlemek için kullarına ısrarlı bir
şekilde ‘fesat çıkarmayın' diye ihtarda bulunmaktadır.[12]

Mü'minler,
öncelikli olarak kendileri ıslah olmak ve fesat işlerden uzak durmak
zorundadırlar. Sonra da birbirlerine destek olarak fitne ve onun bir benzeri
olan fesada karşı mücadele etmeliler. Onlar, fesada ve fitneye yol açacak
davranışlara fırsat vermezler. Fesatçılara karşı direnirler, onların ifsatlarını
kolaylıkla yapmaları için meydanı boş bırakmazlar. Müslümanlar bu görevi yerine
getirmedikleri zaman yeryüzünde fesat giderek yaygınlaşır.[13]

Müslümanlar,
fitne ve fesadı önlemek üzere müfsitlerin (bozguncuların) peşlerinden gitmezler,
onlara ve onların sistemlerine, fikirlerine, eylemlerine hiç bir şekilde destek
olmazlar.[14]
Onlar akıllı insanların yaptığı gibi yaparlar: Fesat zihniyetini iyi tanırlar ve
onunla mücadele ederler.[15]



[1] Âli
İmran: 3/63; Yunus: 10/39-40.


[2]
Bakara: 2/205; Maide: 5/64; Kasas: 5/30.


[3] Ra'd:
13/25.


[4]
Bakara: 2/25.



[5] Rûm:
30/41-42.


[6] A'raf:
7/85-94; Hûd: 11/84-94; Ankebût: 29/36-37.


[7] A'raf:
7/73-79.


[8] A'raf:
7/80-84; Ankebût: 29/33-35.


[9] İsra:
17/4-7.


[10]
A'raf: 7/103; Yunus: 10/89-92; Neml: 10/14.


[11] Nahl:
16/88.


[12]
Bakara: 2/60; A'raf: 7/74; Hûd: 11/85; Şuara: 26/183; Ankebût: 29/36.


[13]
Enfal: 8/73.


[14]
A'raf: 7/142.


[15] Ra'd:
13/22; Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları:
186-187.