Fecir | Konular | Kitaplar

Terör Silâh Olarak Kullanılan Kaypak Bir Kavram

Terör



Terör: Silâh Olarak Kullanılan Kaypak Bir
Kavram:

 

Kendileri fesatçı/terörist birer zâlim olan
Firavun ve yandaşları, kendilerini ıslahatçı olarak görüyor, toplumu ıslah etmek
isteyen Mûsâ (a.s.)'ya fesatçı/bozguncu/terörist damgası vuruyor ve halkı onun
aleyhine kışkırtıyorlardı. Derin devletin yetkilileri Firavun'a şöyle baskı
yapıyordu: "Mûsâ'yı ve milletini, seni ve tanrılarını terk edip yeryüzünde
bozgunculuk/terörizm yapsınlar diye, bırakacak mısın?" (7/A'râf, 127).
Firavun da şöyle demişti: "Bana izin verin de Mûsâ'yı öldüreyim. O, Rabbine
yalvaradursun. Onun, sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde fesat
çıkaracağından (terör uygulayacağından) korkuyorum." (40/Mü'min, 26)

Her farklı inanç mensubu, kendisine göre bir
"terör" tanımı yapar; her görüşün farklı bir "terörist"i, daha doğrusu bu
damgayla yaftalandırdığı farklı kimseler vardır. "Öteki" kavramı, bazı saldırgan
düşüncelere sahip müstekbirlerde "terörist" demektir. Yani ya dostları, kendi
çıkarlarına ters düşmeyen yardakçıları vardır; ya da teröristler. Her çeşit
terör eylemleri yapan bir kimse, kendi çıkarlarına ters düşmüyor, hele hele
kendi düşmanlarına karşı bu eylemleri sürdürüyorsa, o terörist değildir; o bir
"özgürlük savaşçısı"dır. Ama, terör saldırılarına karşı kendini savunan "öteki"
hemen damgayı yer: Terörist! Ülkeler için de damgalandırma bundan farklı
değildir: Terörist ülkeler ya da teröre destek veren ülkeler diye listeye
alınanlar, emperyalist ABD'nin çıkarlarına ters düşen ülkelerdir daha çok. Ve
hiçbir zaman en büyük terörist devlet İsrail nedense bu listede yer almaz.
Tâliban, Hizbullah, Filistin'deki İntifâda hareketi, istişhâdî (gönüllü
şehidlikle ilgili) eylemler kesin bir şekilde terörist ilân edilirken BBC, CNN
ve her ülkedeki kukla medya tarafından; İsrail'in yaptıkları terör filân değil;
meşrû müdâfâdır, terörist avıdır, savaştır. Amerika'nın Irak'taki,
Afganistan'daki, Afrika'daki sivil halka bombalar yağdırması hiç de terör diye
damgalanmaz. Çıkarlarına uygunsa Apo ve benzerleri bir özgürlük gerillası;
değilse, terörist oluverir. Terörü yerinde cezâlandırmak için yapıldığı söylenen
Irak savaşı esnâsında ve sonrasında Irak'taki PKK'ya tavır alınmaz, hatta yardım
edilir. Kimlerin planlayıp icrâ ettiği hâlâ netlik kazanmayan 11 Eylül 2001
saldırısının terörist eylem olduğu konusunda kimsenin şüphesi yoktur ama; bu
olay bahanesiyle Afganistan'ın yerle bir edilmesi, Irak'ta petrol yerine oluk
oluk insan kanının akıtılması ve söz konusu eylemle hiç ilgisi olmayan binlerce
sivilin savaş, intikam, suçluların cezâlandırılması gibi sloganlarla vahşîce
öldürülmesinin terörizm kavramıyla ilişkisi sorgulanmaz. 

Birey ve gruplar terörist kabul edilirken,
devletler çoğunlukla bu tanımın dışında tutulur. Halkın zâlim devlete karşı
tavrı terördür de, devletin kendi halkına her türlü zulmü revâ görmesi veya
başka ülkelerdeki halkları toplu kıyımlara uğratması terör kabul edilmez.
Halbuki fesat anlamındaki terör, en büyük çapta ve en yoğun şekilde devletler
tarafından sürdürülmektedir. İki dünya savaşında mâsum halkların acımasızca
öldürülmesi, atom bombalarıyla iki şehrin yerle bir edilmesi ve hemen devamlı
olarak sürdürülen müslüman halklara karşı katliâmlar, haksız saldırı ve
savaşlar, terör örgütü diye tanımlanan dünyanın tüm bireysel ve grupsal
eylemleriyle kıyaslanamayacak kapsamdadır. İsrail ve onun müstemlekesi
durumundaki ABD ve onlara destek veren ülkelerin yönetimindeki zihniyet ortada
durduğu müddetçe, dünyada haksız savaşlar, yani terör ve fesat ortadan
kalkmayacaktır. Haksız savaş en büyük bir terör şekli olduğu gibi, terör de bir
savaş şeklidir. Terör, daha çok; askersiz ve toprak sınırı olmayan bir savaştır.
Günümüzde en etkili ve önemli terör, emperyalist devletlerin yapmış oldukları
terördür.

Devlet erki, askerî saldırganlığa karşı yapılan
direnişe terörizm adını vermektedir. Sözgelimi, İsrail, BM tarafından Lübnan ve
Filistin bölgelerini yasadışı bir şekilde işgal ettiği için sürekli kınanmasına
rağmen, İsrail devleti bu işgale direnenlerin eylemlerini terörizm olarak
tanımlamaktadır. Şartları ne olursa olsun Lübnanlı ve Filistinlilerin
direnişleri istisnâsız terörist hareketler olarak isimlendirildiği halde,
İsrail'in, Amerika'nın ülkeleri işgali, yamyamlık ve barbarlığı terör kapsamına
sokulmaz!

Filistinliler, evlerinin yıkılmasına ve siyonist
işgale karşı direniş yapma hususunda uluslararası tanınmış bir hakka
sahiptirler. Batı medyası hiçbir zaman dile getirmese de İsrail bir devlet
terörü uygulamaktadır. Bu şekliyle terörizm, siyasi olarak kendisine anlam
yüklenen bir terimdir. Batı medyası, terörizm kelimesini müttefiklerinin ve
yandaşlarının muhâliflerine karşı kullandığı zaman adâletsiz davranmakta ve
haksızlığın en büyüğünü de direnişin kendisine yapmaktadır. Medya kurbanları,
akı kara ve karayı ak gösterme konusunda büyülü güç olan medyanın
yönlendirdikleri, Filistinlilere karşı saldırganlıklarla dolu bir tarihe sahip
olan İsrail'in nasıl oluyor da terörizmin ana kurbanı olarak gösterilebildiğini
eleştirel bir şekilde düşünemezler. Sözde bilgi(!) çağında güç, kelime ve
imajlardadır. Bugünün savaşları daha çok kelimeler ve kavramlarla yapılıyor.
Silâh yerine medya bombardımanı kullanılıyor. Bütün olay, saldırganların
kurbanlarını terörist olarak tanımlamasıdır. Fiilî olarak uzlaşılmayan
tanımlamaların propaganda yoluyla normalleşmiş tanımlar ve kavramlar olmasına,
eleştirel düşünceye sahip olamayan ve düşünme yerine seyretmeyi seçen medya
yönlendirmesine açık izleyicilerin çoğunun katkıda bulunduğunu görüyoruz.



Aynen laiklik ve demokrasi gibi batının çoğu
kavramları kaypaktır. İçlerini işlerine geldiği gibi doldururlar. Helvadan
putlarıdır bu kaypak kavramlar modern putperestlerin, aynı zamanda da Truva
atları. Terörizm kavramı, terör suçlaması da terör kadar tehlikeli bir silâhtır.



ABD, komünizmin çöküşünden sonra dünya
egemenliğini sağlamak için etki alanına çeşitli dayanaklar getirmeye
çalışmaktadır. Batı, terörizm ve fundamentalizmden korktuğundan daha çok
İslâm'dan korkmakta ve dünyayı korkutmaktadır. Çünkü Batı bu iki özelliği de
kendi bünyesinde barındırmaktadır. Batıyı asıl korkutan İslâm'ın kendine has bir
dünya görüşüne sahip olmasıdır. Kendi zâlim düzenlerinin tek alternatifi,
istikbalde en büyük açılımlara aday tek nizam İslâm olduğundan, İslâm'ı ve
müslümanları terörize etmek, tek "kurtarıcı din"i "mahvedici din" diye gösterip
"İslâmî terör" yaftasıyla insanların gözünden düşürmek istemektedirler. 
Allah'ın diniyle kendilerine yakışan tarzda kahpece savaş açmaktadırlar:
Allah'ın râzı olduğu tek din İslâm olduğu için bu tâbir, öncelikle Allah'a
yapılan en büyük hakarettir, O'na savaş açmak, O'nun nûrunu üfleyerek
söndüreceğini sanmaktır. İRA'yı veya Batıdaki bir terör hareketini "Hıristiyan
terörizmi" diye, İsrâilli siyonistlerin vahşetini "Yahûdi terörü" diye
adlandırmazlar. Hiç "yahûdi terörizmi" "siyonist terörist" yoktur; ama "müslüman
terörist", "İslâmî terör örgütleri" vardır bu yaftalamada.      

Batı tarihi eleştirel bir şekilde incelendiğinde
İslâm'ın her yerde karşısına çıktığını görecektir. Batının kendini
tanımlamasında şiddet, merkezî bir rol oynamaktadır. Batı inanılmaz derecede
şiddet mirasına sahiptir. Batılılar tarafından yalnızca 20. y.y.da, kendilerinin
sebep olduğu iki dünya savaşında ve icat ettikleri irili-ufaklı savaşlarda bir
milyondan fazla insan öldürülmüştür. Bu şiddetin meşrûluğu ciddiyetle ele alınıp
tartışılmadığı için Batı, suçlarını ve güvensizliğini terörist damgasıyla
müslümanlara yansıtmaktadır. 

Terörizm birtakım siyasî ve askerî kazanımlar
elde etmek için sivillerin öldürülmesi ya da sindirilmesi şeklinde
tanımlanabilir. Fakat bu tarz bir tanımlama Batı için tehlikelidir. Çünkü bu
tanımı duyan birisi kalkar, Hiroşima'daki, Nagazaki'deki sivillerin
bombalanmasını, ya da Dresden, Kamboçya, Vietnam, Afganistan, Irak...
bombalamalarını tartışmaya açar ve bu bombalamaların hepsini terörizm olarak
isimlendiriverir. O yüzden böyle bir tanımlama medyada kullanılmaz. Egemenler
için belirsiz, kesin olmayan, sık sık değişen kavramlar daha faydalıdır.



"Terörizm", bu geç modernite döneminde Batı
dünyası için gerekliliktir. Teröristler "kötü öteki"yi temsil etmektedirler.
Onlar bitmez tükenmez kötü kişilerdir. Teröristler soğuk savaş dönemi
savaşçılarının mesleklerini kaybetmemelerini sağlarlar ve hatta millî güvenlik
organlarına, silâh ve mühimmat sanayilerine canlılık getirirler. Öyle ya, gerçek
terör olmasa, sanal terörizm insanlara öcü gibi gösterilmese, Batının dev silâh
teknolojisi ve silâh ticareti nasıl gerçekleşecek? İslâm'ın önlenemeyen
yükselişi, hıristiyanların dinlerini sorgulayıp müslümanlığı seçişi nasıl
frenlenecek?

Irak Savaşı adlı büyük terörizmden sonra orayı
işgal eden terörist Amerika, oradan Ortadoğuyu tümüyle kontrol etmek ve kendine
göre terörist kabul ettiği İslâmî hareketlere müdâhale edip, Amerikancı İslâm(!)
anlayışını, o ülkelerdeki kendi piyonu konumundaki yöneticilerin de yardımıyla
halka dayatmak istemektedir.