Fecir | Konular | Kitaplar

Fetih

Fetih

Fetih:


Şimdiden sonra hedefi gizlemeye gerek
kalmamıştı. Artık mümkün mertebe korkutucu, şoke edici, savaş kararı verme
husûsunda mütereddid kılıcı ve hatta felç edici bir manzaraya, psikolojik bir
tesire ihtiyaç vardı. Bu sebeple geniş arâzîye dağılan on bin ışığın tesiri
Mekke'nin şefi Ebû Süfyân ve diğer ileri gelen liderleri şaşkına çevirmiş ve
teslimiyete sevketmiştir.

Rasûlullah (s.a.s.)'a "son muhâcir" unvânıyla bu
Mekke seferi sırasında katılmış olan Abbâs İbn Adilmuttalib (r.a.), İslâm ordusu
Merru'z-Zahran'da konaklayınca, Rasûlullah'ın Mekke'ye ânî bir baskınla girmesi
halinde Kureyş'in ebedî bir helâke uğrayacağını düşünür. Bunu önlemek için bir
oduncu veya (çoban gibi) herhangi bir adam bularak Mekke'ye gönderip,
Rasûlullah'ın yerini haber vermek ve gelip "emân talep etmelerini sağlamak"
maksadıyla Hz. Peygamber'in atına binerek arâzîyi araştırır. "Erak vadisinde
dolaşırken kulağıma Ebû Süfyân, Hakim İbn Hizâm ve Büdeyl İbn Verkâ'ın sesleri
geldi. Meğerse onlar da haber toplamak için çıkmışlarmış..." der, Abbâs (r.a.).

Hz. Abbâs, Ebû Süfyân'a bunun on bin kişilik
İslâm ordusu olduğunu söyledikten sonra "Atıma bin, Rasûlullah'a gidelim; sana
emân talep edeyim, değilse, seni yakaladı mı vallahi boynunu vuracak" der.
Rasûlullah'ın bineğinde oldukları için emniyetle askerlerin arasından geçerler.
Ancak Hz. Ömer, Ebû Süfyân'ı görünce, koşarak Rasûlullah'ın huzuruna girer,
öldürme izni ister. Fakat Abbâs (r.a.): "Ben civar verdim, himayesine garanti
verdim" diyerek Rasûlullah'ın emânını sağlar. Rasûlullah: "Sabahleyin gelin"
der.

Ertesi sabah Ebû Süfyân, Hakim İbn Hizâm ve
Büdeyl İbn Verkâ üçü birden müslüman olurlar. Ebû Süfyân (r.a.) bir rivâyete
göre Mekke'ye Hakim İbn Hizam ile birlikte gelir, Kâbe'de şöyle bağırır: "Ey
Kureyşliler! İşte Muhammed! Karşı koyamayacağınız güçle geldi. Kim benim evime
girerse emniyettedir. Kim Mescid-i Harâm'a girerse emniyettedir, kim evinin
kapısını kaparsa emniyettedir!" Sonra ilâve eder: "Ey Kureyşliler! Müslüman olun
selâmette olun!" Hanımı Hind gelerek, sakalından tutup: "Ey âl-i gâlib, bu ahmak
ihtiyarı öldürün!" derse de, Ebû Süfyân: "Bırak sakalımı! Yeminim olsun, sen de
müslüman olmazsan boynunu uçuracağım, çabuk evine dön!" der. Hint, terkeder
gider.

Rasûlullah (s.a.s.) ordunun bir kısmını
Zübeyr'in emri altında Kedâ'dan sevkeder. Bir kısmını Sa'd İbn Ubâde komutasında
yine Kedâ cihetinde sevkeder. Sa'd'ın: "Bugün savaş günüdür. Bugün (Mekke'nin)
haramlığı kalkmıştır" dediğini bir muhâcir Rasûlullah'a haber verir. Bunun
üzerine Hz. Ali'yi peşinden göndererek: "Bayrağı ondan al, şehre bayrağı sen
taşı" der.

Bir kısım orduyu Hâlid İbn Velid'in emrine verir
ve Mekke'nin yukarısından şehre girmesni emreder. Eslem, Gıfar, Müzeyne, Cüheyne
ve diğer Arap kabileleri hep buradadır. Hâlid, ilk defa burada Rasûlullah'ın
emriyle İslâm askerlerine komutan olmuştur.

Fetih sırasında ciddi bir çatışma olmaz ise de,
İkrime İbn Ebû Cehil, Safvân İbn Ümeyye ve Süheyl İbn Amr'ın alelacele
toplayabildikleri kimselerle Hz. Hâlid'in önüne çıkıp savaştıklarını, bu
çatışmada 13 müşriğin öldürüldüğünü, müslümanlardan da 3 kişinin şehid olduğunu
zikretmek gerekir. Esâsen, Rasûlullah (s.a.s.) daha önceden, kendileriyle
çatışma çıkaranlar dışında hiç kimsenin öldürülmemesi husûsunda komutanlarına
sıkı tenbihte bulunmuştur. Af dışı tutulanlar ise bu yasak kapsamına girmiyordu.