Fecir | Konular | Kitaplar

2- Belâ ve Sınama

2




2- Belâ ve
Sınama:
        

Fitne aynı
zamanda deneme, belâ ve sıkıntı anlamına da gelir.
İnsanlardan
bazıları gerçek bir şekilde değil de iman-küfür sınırındaymışcasına ibadet eder.
Kendisine Allah'tan bir ‘hayr' dokundu mu, bununla sevinir. Ancak başına
hikmetin gereği bir fitne (belâ veya deneme) geldiği zaman yüz üstü döner gider.
Böyleleri dünyayı da ahireti de kaybederler.[1]

Peygamberin
daveti sıradan bir insanın daveti gibi değildir. Onun davetine uymamazlık
edilemez, emrine karşı gelinemez.
"...Rasûlün
emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir belânın (fitnenin) çarpmasından,
yahut onlara acı bir azabın uğranmasından sakınsınlar."
(Nûr: 24/63)
Hz. Musa
(as), buzağıya tapma olayından sonra kavminin arasından seçtiği yetmiş kişiyi
bir sarsıntı tutunca bu olayın bir deneme (fitne) olduğunu itiraf etmişti.[2]

Musa (as)
kavminin pek çoğu firavundan korktukları için imanını açığa vuramamışlardı. Hz.
Musa'nın; "...Allah'a teslim olmuşsanız O'na tevekkül edin" diyerek onları
cesaretlendirmesi üzerine;
"Ey
Rabbimiz, Allah'a tevekkül ettik, Ey Rabbimiz zalim bir milletle bizi deneme (fitneye
düşürme)" dediler. (Yunus: 10/85)[3]

Sihirin
anavatanı sayılan Babil'e mucize olarak gönderilen, ama kendilerine bir şey
indirilmeyen Hârut ve Mârut adlı iki melek kendilerinin bir fitne (deneme sebebi)
olduklarını söylüyorlardı.[4]




 





[1] Hacc:
22/11.





[2] A'raf:
7/155.





[3] Hz.
İbrahim'in benzer bir duası için bak. Mümtehıne: 60/5.





[4]
Bakara: 2/102; Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları:
214-215.