Fecir | Konular | Kitaplar

21- Ölüm Aranır

21

21- Ölüm Aranır:

Büyük fitnenin hususiyetlerinden biri ölümü
aratmasıdır. Yukarıda söylediğimiz gibi fitne; içtimâî hastalıkların artması
sonucu kargaşanın fiile geçmesidir. Her çeşit dinî ahlakın, aklî ve vicdanî
prensiplerin mağlup ve makhur edilip hissiyatın, içgüdülerin, beşeriyetin kemali
için daima baskı altında tutulması gereken hevayı nefsin hakim olmasıdır. Mal ve
can emniyetini kaldırıp, katl, hırsızlık ve soygunları artırmaya müncer olan
iktisâdî ve içtimâî bozuklukların böylesine artması, hayatın da mânasını
kaybettirecektir. Böyle bir ortamda ölenlere gıpta edilmesi mucib-i hayret
olmalıdır. Buhari ve diğer kaynakların kaydettikleri bir rivayette Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm), bu durumu şöyle ifade eder: "Bir insan, ölmüş bir
kimsenin kabrine uğrayınca: "Bunun yerinde keşke ben olsaydım" diye temenni
etmedikçe kıyamet kopmaz."

Müslim ve İbnu Mace'de gelen bir rivayette
bu temenninin dindarlık sebebiyle olmayıp, maruz kalınan belalar, çekilen
sıkıntılar sebebiyle olduğu tasrih edilir. Daha başka rivayetlerde insanların,
sabredilmesi, elde ateş tutmak kadar zor olan musibet dolu devirler
yaşayacakları belirtilir.

Bir başka rivayette, ölümü arattıran bu
fitnenin maddî imkanların darlığı ile bir alakasının bulunmadığı, bilakis
zenginlik sebebiyle arttığı, hatta bu yüzden insanların fakirliği temenni bile
edecekleri tasrih edilir. Daha çok zengin başların derde düşmeye başladığı
günümüz ahvaline oldukça yakınlık arzetmesi sebebiyle hadisi aynen kaydediyoruz:

"Siz öyle zaman göreceksiniz ki, o vakit
kişi, nasipçe (malca) hafif olmaya gıpta eder, tıpkı şimdi sizin mal ve evlat
çokluğuna gıpta ettiğiniz gibi. O kadar ki, biriniz kardeşinin mezarına uğrar
da, hayvanın yerde yuvarlanması gibi yuvarlanarak: "Keşke senin yerinde ben
olsaydım" der. Bu davranışı (Hz. Yusuf gibi bir an evvel) Allah'a kavuşmak
arzusuyla veya önceden işlediği iyi ameller sebebiyle değil, maruz kaldığı
belalar sebebiyledir."[1]


[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/465-466.