Fecir | Konular | Kitaplar

1- Fitnede Sabır

1

1- Fitnede Sabır:

Hangi çeşitten olursa olsun, iradesi
dışında gelen her çeşit musibet karşısında Müslümanın başvuracağı mühim bir
silah olarak ifade edilen "sabır", fitne karşısında daha da ehemmiyet kazanan,
ısrarla tavsiye edilen en mühim silah hüviyetini kazanmaktadır. Bu hususu Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), bazan tek tek fertlere, bazan umumi bir
ifade ile herkese duyurmuştur.

Müslim'de gelen bir rivayette, Hz.
Peygamber, kendisine memuriyet vermesini isteyen Ensar'dan bir zata şu cevabı
verir: "Siz benden sonra bencillik (ve fitneyle) karşılaşacaksınız. Havz(-ı
Kevser)in başında bana kavuşuncaya kadar sabredin." Tirmizî'nin rivayetinde,
"..fitne ve dine muhalif bulacağınız icraatlar göreceksiniz" ibaresi vardır.
Ensârinin "Ey Allah'ın Resulü, bize ne tavsiye edersiniz?" sualine karşı: "İcraatcılara
olan vazifelerinizi (onların hakkını) eda edin, haklarınızı Allah'tan talep edin"
cevabını verir.

Bu mevzuda Ebu Zerr'den gelen bir rivayet
daha geniş, daha açıktır; aynen kaydediyoruz: Ebu Zerr anlatıyor: "Bir gün Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in bineğinin terkisinde idim. Medine'nin
evlerinden dışarı doğru çıkmıştık ki bana:

"Ey Ebu Zerr, Medine'de açlık bulunduğu ve
hatta sen yatağından kalkıp da açlık sebebiyle mescide kadar gidecek gücü
kendinde hissetmediğin zaman halin nedir?" dedi Ben de: "Allah Resulü daha iyi
bilir" dedim. Resûlullah:

"Ey Ebu Zerr! İffetini koru (söz ve
fiillerde haramdan kaçın)" dedi ve ilave etti: "Ey Ebu Zerr! Medine'de kıtal
olsa ve bir mezarın ücreti bir köle fiyatına ulaşsa, o kadar ki, bir kabir bile
bir köle karşılığında satılsa, senin durumun ne olur?" "Allah ve Resulü daha
iyi bilir" cevabını verdim.

"Sabret ey Ebu Zerr" dedi ve ilave etti:
"Ey Ebu Zerr! Medine'de kıtal olsa ve kan (Medine dışında yer alan) Zeyt
mıntıkasının taşlarını sulayacak kadar çok aksa ne yaparsın?" Ben yine: "Allah
ve Resulü daha iyi bilir" dedim. Resûlullah:

"Mensup olduğuna (yani aile ve akrabana
veya biat ettiğin imama) dön" dedi. Ben sordum ve: "Silahımı kuşanayım mı?"
dedim. Resûlullah:

"(Hayır) o takdirde insanlara (kötü
amellerinde) iştirak etmiş olursun" cevabını verdi.

"Öyleyse ne yapayım ey Allah'ın Resulü?"
diye sordum. Cevaben:

"Evinde kal, çıkma" dedi. Ben tekrar: "Ya
evime de gelirlerse?" dedim.

"Kılıcın parıltısının galebe çalmasından
(kullanmaktan) korkarsan elbisenin kenarını yüzüne ört, ta ki (gelen kimse) hem
senin günahınla hem kendi günahıyla dönsün.

"Hz. Enes, Haccac'ın zulmüden çok ızdırap
çekerek, ne yapacağız? diye şikayete gelenlere: "Sabredin, Rabbinize kavuşuncaya
kadar sabredin. Zira artık her gelen yeni gün, gidenden daha kötüdür" der ve
bunu Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den işittiğini ilave eder.

Mikdad İbnu'l-Esved ise, yeminle te'kid
ederek Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den şunu işittiğini söyler:
"Bahtiyar kimse (lütf-i İlahî olarak) fitnelere karışmaktan uzak tutulan
kimsedir. Bahtiyar kimse fitnelerden uzak tutulan kimsedir. (Çeşitli belalarla)
imtihan edildiği zaman sabırla karşı koyana ne mutlu!"
Tabiinden
meşhur Hasan-ı Basrî de burada zikre değer. Zîra o da fitneye karşı hararetle
sabır tavsiye eder ve ortalığın tevbe ile, insanların kendilerini düzeltmesi ile
iyiye döneceğini söyler. Kendisine Haccac'la alâkalı sorulduğu zaman da hep şu
mealde tavsiyede bulunurdu: "Ben onunla mukatele edilmemesi görüşündeyim. Zîra,
eğer o Allah'tan bir ceza ise, siz kılıcınızla Allah'ın cezasını geri
çeviremezsiniz. Şayet bir bela ise, sabredin, Allah hükmünü versin. Zîra O, en
hayırlı şey üzere hükmedicidir." Ona göre fitne sırasında hiçbir gruba iltihak
etmemelidir.[1]



[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/375-377.