Fecir | Konular | Kitaplar

Kur'ân-ı Kerim'de Fuhuş ve Zinâ Kavramı

Kur



Kur'ân-ı Kerim'de Fuhuş ve Zinâ Kavramı

 

"Fuhuş" (F-h-ş) kelimesi ve türevleri Kur'ân-ı
Kerim'de toplam 24 yerde geçer. "Zinâ" kelimesi ve türevleri ise toplam 9 yerde
zikredilir.            

Kur'an, fahşâ kelimesini birkaç formda
kullanmaktadır. Öncelikle ‘fahşâ-fâhişe' şeytanın, kendini izleyenlere emrettiği
ve güzel gösterdiği ölçüsüzlük ve çirkinliktir. "O (şeytan), size yalnızca
kötülüğü (seyyieyi), çirkinliği, hayâsızlığı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyi
söylemenizi emreder." (2/Bakara, 169; ayrıca bak. 24/Nûr, 21)

Kötülük etmek, üzecek ve acı verecek şeyleri
yapmak anlamına gelen ‘sû' (seyyie)', bu şekilde işlenilen bütün günâhların
genel adı olmuştur. Fahşâ ise bu şekildeki günâhların en kötüsü, en haddi aşmış
olanıdır. 4/Nisâ Sûresi 15. ve 25. âyetlerinde geçen ‘fâhişe' kelimesi zinâ
anlamında kullanılmıştır. Aynı sûrenin 19. âyetinde geçen ‘fâhişe' sözcüğü ise,
çirkinlik ve hayâsızlık, serkeşlik, geçimsizlik yapma, âileyi bozacak denli bir
edepsizlik veya zinâ etme şeklinde anlaşılmıştır.

‘Fâhişe' kelimesi bir âyette ‘zinâ' kelimesiyle
birlikte zikredilip, onun çok kötü bir yol, bir fahşâ olduğu haber veriliyor
(17/İsrâ, 32). Lût kavminin (Sodom'un) işlediği çirkin iş de, yani livâta
(homoseksüellik) de Kur'an tarafından ‘fâhişe'; çok çirkin ve edepsiz bir fiil
olarak nitelendiriliyor. İnsanlık tarihinde Lût kavmine kadar hiçbir toplum bu
çirkin işi bu kadar yaygın ve normal hale getirmemişti. Allah (c.c.) onları Lût
(a.s.) eliyle uyardı. Ancak onlar yine de bu hayâsızlığa devam ettiler,
kadınları bırakıp erkeklere yanaştılar. Allah (c.c.) bu ölçüyü aşan (müsrif)
kavmi toptan cezâlandırdı (7/A'râf, 80-84).

Kur'an, babaların evlendiği kadınlarla evlenmeyi
kesinlikle yasaklamakta, câhiliyye döneminden kalma bu âdeti yine ‘fâhişe'
kelimesiyle nitelemekte ve onun çok çirkin bir iş olduğunu vurgulamaktadır
(4/Nisâ, 22). Kur'an'ın ifâdesine göre ‘fahşâ'nın görüneni de vardır, gizli
olanı da vardır. Kimi ‘fahşâ' olan fiiller açıktan işlenir, kimileri de
insanların görmeyeceği şekilde işlenir. Her şeyi bilen ve gören Rabbimiz;
‘Fahşâ'nın gizlisini de açığını da yasaklamaktadır, bunlara yaklaşmayın
demektedir (6/En'âm, 151; 7/A'râf, 33).

İslâm'dan yüz çeviren şirk dini mensupları
‘fahşâ' olan fiilleri yapmaya devam ederler. O fiillerin çirkin ve edepsizlik
olduğu söylense bile aldırmazlar. Ve derler ki ‘biz atalarımızı bunun üzerinde
bulduk. Allah böyle emretti.' Rabbimiz onların bu iddialarını reddederek;
‘Allah (c.c.) kesinlikle ‘fahşâ'yı, çirkin hayâsızlıkları emretmez'
buyurmaktadır (7/A'râf, 28). Buna karşılık; "Şüphe yok ki Allah (c.c.),
adâleti, ihsânı, yakınlara vermeyi emreder. Fahşâdan (çirkin hayâsızlıktan),
münkerden (kötülükten) ve bağy'den (zorbalık ve yoldan çıkmaktan) sakındırır.
(O) size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz."  (16/Nahl, 90)



"Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı aranızdan
dört şâhit getirin. Eğer şâhitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye
veya Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin. İçinizden fuhuş yapan
her iki tarafa cezâ verin; eğer tevbe eder, uslanırlarsa artık onlara cezâ verip
eziyet etmekten vazgeçin. Çünkü Allah tevbeleri çok kabul eden ve merhamet
edendir." (4/Nisâ, 15-16)

"Sağ ellerinizin mâlik olduğu (câriyeler)
dışındaki kadınlardan ‘evli ve özgür' olanlarla da (evlenmeniz haramdır.)
Bunlar, Allah'ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffetlerini
koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın
aramanız size helâl kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar)
yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tesbit edildiği miktarıyla ödeyin.
Miktarın tesbitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz bir şey konusunda
üstünüze bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi
olandır." (4/Nisâ, 24)

"İçinizden özgür mü'min kadınları nikâhlamaya
güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin mâlik olduğu iman etmiş
câriyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları,
fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin
izniyle nikâhlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) ma'rûf (güzel ve örfe
uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür
kadınlar üzerindeki cezânın yarısı(nı uygulayın). Bu, sizden günaha sapmaktan
endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah,
bağışlayandır, merhametlidir."
(4/Nisâ, 25)

"Bugün size temiz olan şeyler helâl kılındı.
(Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helâl, sizin de yemeğiniz onlara
helâldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine)
kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, nâmuslu, fuhuşta bulunmayan ve
gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz
takdirde- size (helâl kılındı). Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun
yaptığı boşa çıkmıştır. O âhirette hüsrâna uğrayanlardandır."
(5/Mâide, 5)

"Lût'u da (peygamber gönderdik).
Kavmine dedi ki: ‘Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı fuhşu mu
yapıyorsunuz? Çünkü siz, şehveti tatmin için kadınları bırakıp da şehvetle
erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz taşkın bir milletsiniz.' Kavminin cevabı:
‘Onları (Lût'u ve taraftarlarını) memleketinizden çıkarın; çünkü onlar fazla
temizlenen insanlarmış!' demelerinden başka bir şey olmadı. Biz de onu ve
karısından başka âile efrâdını kurtardık; çünkü karısı geride kalanlardan
(kâfirlerden) idi. Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların
sonu nasıl oldu!" (7/A'râf,
80-84)

"Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin
(zinâyı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu
arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona
delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı."
(12/Yusuf, 24)

"Zinâya yaklaşmayın gerçekten o ‘çirkin bir
hayâsızlık' ve kötü bir yoldur." (17/İsrâ,
32)

"Ancak eşleri ve ellerinin sahip
olduğu (câriyeleri) hâriç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.
Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan
kimselerdir." (23/Mü'minûn, 6-7)

"Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkekten her
birine yüz sopa vurun; Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsanız, Allah'ın
dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Mü'miinlerden bir
grup da onlara uygulanan cezâya şâhit olsun."
(24/Nûr, 2)

"Zinâ eden erkek zinâ eden ya da müşrik olan bir
kadından başkasını nikâhlayamaz; zinâ eden kadını da zinâ eden ya da müşrik olan
bir erkekten başkası nikâhlayamaz. Bu mü'minlere haram kılınmıştır."
(24/Nûr, 3)

"Korunan (iffetli) kadınlara (zinâ suçu) atan
sonra dört şâhit getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şâhitliklerini
ebedî olarak kabul etmeyin. Onlar fâsık olanlardır. Ancak bundan sonra tevbe
eden ve sâlihçe davrananlar hâriç. Çünkü gerçekten Allah bağışlayandır, merhamet
edendir.

Kendi eşlerine (zinâ suçu) atan ve kendileri
dışında şâhitleri bulunmayanlar ise onlardan da her birinin şâhitliği Allah
adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden
olduğuna şâhitlik etmektir.

Beşinci (yemini) ise, eğer yalan
söyleyenlerdense Allah'ın lânetinin muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul
etmesi)dir.

Onun (kadının) da dört kere Allah adına
(yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şâhitlik
etmesi kendisinden cezâyı uzaklaştırır.

Beşinci (yemini) ise eğer o (kocası) doğru
söylüyor ise Allah'ın gazabının muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul
etmesi)dır." (24/Nûr, 4-9)

"Onların (iftiracıların) da bu
konuda dört şâhit getirmeleri gerekmez miydi? Mâdem ki şâhitler getiremediler,
öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler."
(24/Nûr, 13)

"Nâmuslu, kötülüklerden habersiz
mü'min kadınlara zinâ isnâdında bulunanlar, dünya ve âhirette lânetlenmişlerdir.
Onlar için çok büyük bir azap vardır. O gün dilleri, elleri ve ayakları, yapmış
olduklarından dolayı aleyhlerinde şâhitlik edecektir. O gün Allah onlara gerçek
cezâlarını tastamam verecek ve onlar Allah'ın apaçık gerçek olduğunu
anlayacaklardır."
(24/Nûr, 23-25)

"Kötü kadınlar kötü erkeklere,
kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler
de temiz kadınlara yaraşır. Bu sonuncular, (iftiracıların) söylediklerinden çok
uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır."
(24/Nûr, 26)

"(Rasûlüm!) Mü'min erkeklere,
gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu,
kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta
olduklarından haberdardır."
(24/Nûr, 30)

"Mü'min kadınlara da söyle:
Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; nâmus ve iffetlerini muhâfaza etsinler.
Görünen kısımları müstesnâ olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş
örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları,
kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri,
erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları
(mü'min kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden ailenin
kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların
gizli kadınlık husûsiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına
ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye
ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey
mü'minler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz."
(24/Nûr, 31)

"Nikâh (imkânı) bulamayanlar, Allah onları kendi
fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin mâlik
olduğu (köle ve câriyelerden) mükâtebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır
görüyorsanız- mükâtebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin.
Dünya hayatının geçici metâını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa-
câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların
(fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, merhamet edendir."
(24/Nûr, 33)

"Ve onlar Allah ile beraber başka bir ilâha
tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zinâ etmezler.
Kim bunları yaparsa ‘ağır bir cezâ ile' karşılaşır.
Kıyâmet günü azâbı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak
devamlı kalır. Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır;
Allah'ı onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır,
engin merhamet sahibidir."
(25/Furkan, 68-70)

"Lût'u da (peygamber olarak
kavmine gönderdik.) Kavmine şöyle demişti: Göz göre göre hâlâ o hayâsızlığı
yapacak mısınız? (Bu İlâhî ikazdan sonra hâlâ) siz, ille de kadınları bırakıp
şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz, beyinsizlikte devam edegelen
bir kavimsiniz!"
(27/Neml, 54-55)

"Lût'u da (gönderdik). O, kavmine
demişti ki: Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayâsızlığı
yapıyorsunuz! (Bu İlâhî ikazdan sonra hâlâ) siz, ille de erkeklere yaklaşacak,
yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız! Kavminin cevabı
ise, şöyle demelerinden ibâret oldu: (Yaptıklarımızın kötülüğü ve azâba
uğrayacağımız konusunda) doğru söyleyenlerden isen, Allah'ın azâbını getir
bize!" (29/Ankebût,
28-29)

"Ey peygamberin kadınları, sizden kim açık bir
çirkinlikte, utanmazlıkta bulunursa onun azâbı iki kat olarak arttırılır. Bu da
Allah'a göre pek kolaydır."
(33/Ahzâb, 30)

"Ey Peygamber! Mü'min kadınlar Allah'a hiçbir
şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek, çocuklarını öldürmemek,
elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp uydurmamak (gayrı meşrû olan bir
çocuğu kocalarına dayandırmamak) ma'rûf (iyi, güzel ve yararlı bir iş) konusunda
isyan etmemek üzere sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman onların biatlarını
kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret iste. Şüphesiz Allah çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir."
(60/Mümtehıne, 12)

"Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman
iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz
Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık
‘çirkin bir hayâsızlık' göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır.
Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse gerçekte o kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen
bilmezsin; olabilir ki Allah bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur."
(65/Talâk, 1)

"Irzlarını koruyanlar; Ancak
eşlerine ve câriyelerine karşı müstesnâ; çünkü onlar kınanmaz; Bundan öteye
(geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir."
(70/Meâric, 29-31)