Fecir | Konular | Kitaplar

Lian Eşler Arası Güvensizliğin Bedeli ve İftiraya Set Çekme.

Lian



Lian: Eşler Arası Güvensizliğin Bedeli ve
İftiraya Set Çekme

İSLAM ANSİKLOPEDİS
Lian; Zinâ sebebiyle evliliği sona erdirme yöntemine denir. Liân ve eş anlamlısı
mulâane, La'n kökünden "Leane"nin mastarıdır; Allah'ın rahmetinden kovulma ve
uzaklaştırılma; kocanın karısını zinâ ile suçlaması ve bunu dört şâhitle ispat
edememesi halinde, hâkim önünde özel şekilde ve karşılıklı olarak yeminleşme
anlamında bir İslâm hukuku terimidir. Hanefî ve Hanbelilerin ortak tarifine
göre, liân; koca tarafından yalan söylüyorsa Allah'ın lâneti kendi üzerine
çekilerek, yeminlerle güçlendirilmiş şehâdetlerdir. Kadın da, eğer yalan
söylüyorsa, Allah'ın gazabını üzerine çeker. Bu yeminleşme koca için "kazf"
cezâsı ve kadın için zinâ cezâsı yerine geçer, Liân, evliliği sona erdiren bir
boşanma yoludur.

Liânı doğuran sebep şudur. Bir erkek yabancı bir
kadına zinâ ithâmında bulunursa, bunu dört şâhitle ispat etmesi gerekir. Aksi
halde zinâ iftirası yapmış sayılır ve kendisine seksen değnek dayak vurulur
(24/Nûr, 4). Kazf cezâsı, önceleri, eşine zinâ isnâdında bulunan ve bunu dört
şâhitle ispat edemeyen koca için de uygulanıyordu. Nitekim Ashâb-ı kiramdan
Hilâl b. Ümeyye (r.a.), hanımına zinâ isnâdında bulununca Rasûlüllah (s.a.s.);
dört şâhitle bunu ispat etmesini, aksi halde zinâ iftirası cezâsı (kazif)
uygulanacağını bildirdi. Bunu birkaç defa daha tekrar etti. Hilâl b. Ümeyye
şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasûlü; bizden birimiz karısını bir erkekle zinâ
halinde görüyor; delil istiyorsunuz. Seni hak olarak gönderen Allah'a yemin
ederim ki, ben doğru söylüyorum. Şuna inanıyorum ki, Allah, benim sırtımı bu
dayaktan kurtaracak şeyi sana indirecektir" (Buhârî, Şehâdât 21, Tefsîru Sûre
24/3, Talâk 28; Müslim, Liân 2; Ebû Dâvud, Talâk 27; Ahmed bin Hanbel, I/273,
III/142). Bu olay üzerine aşağıdaki "mulâane âyeti" indi.

"Hanımlarına zinâ isnat edip de, kendilerinden
başka şâhitleri olmayanların şâhitliği, doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört
defa Allah'ı şâhit tutup yemin etmesiyle olur. Beşinci defasında, eğer yalan
söyleyenlerden ise, Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını diler. Kadının da
kocasının yalancılardan olduğuna dair, Allah'ı dört defa şâhit tutup yemin
etmesi, cezâyı kendisinden kaldırır. Beşinci defasında; kocası doğru
söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler"
(24/Nûr, 6-9).

Âyetin ilk uygulaması Hilâl ailesi üzerinde
oldu. Hz. Peygamber, Hilâl'i çağırdı. Hilâl, doğru söylediğine dair, dört defa
Allah'ı şâhit tutup, beşincide, eğer yalan söylüyorsa, Allah'ın lânetinin kendi
üzerine olmasını istedi. Sonra karısı getirtilerek, o da aynı şekilde yemin
etti. Beşincide, eğer kocası doğru söylüyorsa, Allah'ın gazabının kendi üzerine
olmasını diledi. Allah'ın elçisi sonra onların arasını ayırdı (eş-Şevkânî,
Neylül-Evtâr, 1250 H, y.y., VI, 268). Liân âyetinin Uveymir el-Aclânî ve zinâ
isnadında bulunduğu hanımı hakkında indiği de rivâyet edilmiştir. Âyetin
hükmünün, önce Hilâl ailesine ikinci olarak da Uveymir ailesine uygulandığı
görüşü daha sağlam görünmektedir (eş-Şevkânî, a.g.e., VI, 268).

Liânın sebebi ikidir. Birincisi; bir erkeğin
karısına, yabancı bir kadına isnat edildiği zaman zinâ cezâsı uygulamasını
gerektiren zinâ isnadında bulunması. İkincisi; babanın henüz doğmamış olan veya
doğmuş bulunan çocuğun nesebini reddetmesi.

Ebû Hanîfe'ye göre, çocuğun nesebini reddetmek,
hemen doğumun arkasından veya normal olarak en geç bir hafta içinde olmalıdır.
Koca, karısının doğurduğu çocuğun nesebini kabul etmemekle, ona zinâ isnadında
bulunmuş olur ve mulâane yoluna gidilir. Bu süre geçtikten sonra, çocuğun
nesebi, susma sebebiyle sâbit olur. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise, nifas
sonuna kadar, çocuğun nesebini reddetmek mümkündür (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi,
Beyrut 1328/1910, III, ?39; İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, Kahire, t.y., III, 260
vd.; el-Meydânî, el-Lübâb, III, 79). Nifas müddeti doğumdan itibaren kırk
gündür.

Liânın rüknü; yeminle birlikte Allah'ı şâhit
gösterme ve her iki eşin lâneti üzerine çekmesidir.