Fecir | Konular | Kitaplar

Avret Ne Demektir?.

Avret Ne Demektir



Avret Ne Demektir? 



 

"Avret", Ìslâm'a göre insanların örtmeleri ve
dinen yabancı sayılan kimselere göstermemeleri gereken organlarına verilen
addır. "Tesettür" ise, avret yerlerini örtme, gizleme, saklama ve koruma
konusundaki İslâmî prensiptir. İslâm'a göre müslümanlar, yıkanma, tabiî ihtiyaç
ve temizlenme (tahâret) gibi durumlar dışında avret yerlerini başkalarına -bir
zarûret olmaksızın- gösteremezler. Bu, Kur'an'ın  müslümanlara getirdiği bir
ölçü, bir hüküm ve aynı zamanda bir fazilettir.

Avret yerleri neresidir?  Kadın veya erkek,
avret yerlerini kimlere gösterebilir, kimlere gösteremezler? Tesettür emrinin
sebeb-i hikmeti ne olabilir? Şimdi bu sorulara kısa cevaplar bulmaya çalışalım:

Esasen insan için örtünme fıtrî (yaratılıştan
gelen) bir özelliktir. Sebebi ne olursa olsun, insan örtünürse yaratılışına daha
uygun hareket eder. Birçok hayvanın örtüleri tüyleridir, kılları veya
telekleridir. Onlar, bu dış örtüleri ile güzel, bu dış örtüleri ile doğal
olmaktadırlar. İnsan da böyledir. O da örtünmeye yarayan araçlar (elbiseler)
giyerek kendisini değerli kılar, yaratılışına uygun davranmış olur.

Kur'an, örtünmesi gereken yerlere çirkin yerler
deyip, bunları örtecek elbisenin Allah (c.c.) tarafından verildiğini
açıklamaktadır: "Ey Âdemoğulları Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir
elbise ve size ‘süs kazandıracak bir giyim' indirdik (var ettik). Takvâ ile
kuşanıp donanmak ise daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın âyetlerindendir. Umulur ki
öğüt alıp düşünürler." (7/A'râf, 26). Rabbimiz, kendi yarattığı insanın bazı
organlarına çirkin demekle onların saklanması, gizlenmesi gerektiğini haber
veriyor. Bu, insanı aşağılamak değildir. İnsanın böyle oluşu normal bir
durumdur. Çevremizde, insanların çirkin veya güzel dediği binlerce bitki ve
hayvan bulunmaktadır. Çirkin diye nitelenenler asıl itibariyle çirkin
değildir.   İnsan duygusu onları öyle gördüğü için çirkin denilmektedir.



Başkalarının görmekle rahatsız olacağı, insan
cinsini belli eden, bir kusur değil ama insana ait bir sır olan ‘avret'
yerlerinin gösterilmesi hoş karşılanmamış, bunu örtecek elbise var edilmiş,
sonra da böyle bir giyimin insan için yüceltici, değer kazandırıcı bir süs
olduğu vurgulanmıştır. Bütün bunların olabilmesi için de insanın teslim olduğu
Rabbinden hakkıyla çekinmesi anlamında ‘takvâ elbisesi'ni  kuşanması gerekir.
İlk insanlar; Hz. Âdem ile O'nun eşi, cennette giyinmiş olarak yaşıyorlardı.
Ancak şeytan onları aldattı ve onların yasak ağacın meyvesinden yemelerini
sağladı. Böylece onlar cennetten çıkmak zorunda kaldılar ve ‘ayıp yerleri'
kendilerine göründü. "Ey Âdemoğulları, şeytan, anne ve babanızın ayıp/çirkin
yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten
çıkardığı gibi sakın sizi de fitneye/belâya uğratmasın..."  (7/A'râf  27)

Tesettür İbâdeti: Mü'min erkek ve mü'min kadın,
Kur'an'ın örtünme (tesettür) emrinden sorumludurlar. Tesettür emri Kur'an'da çok
açıktır ve başka bir yoruma ihtiyaç yoktur. Şüphesiz Kur'an, Allah'ın sözü ve
hükmüdür ve Rabbimiz  insanlara ne vahyettiğini bilmektedir.

İnsanların tesettür (örtünme) ile ilgili
yorumları, ileri-geri söz söylemeleri tamamen kendi nefislerinin dürtüleri,
imanlarının yokluğu veya zayıflığının bir sonucudur. Allah'a hakkıyla teslim
olmuş, O'nun azâbından korkan ve O'nun va'dine güvenen bir takvâ sahibi mü'min,
nasıl olur da Rabbinin emrini  tartışır? Nasıl olur da kendi arzusuna göre
Allah'ın âyetlerini sağa sola büker? Kendini Kitab'a uyduracağı halde Kitabı
kendine uydurmaya kalkar. Bir insan, nasıl olur da Allah'ın hükmünü kendi
aklına, kendi pozisyonuna, kendi zevkine, kendi hükmüne, kendi sistemine, kendi
prensibine uydurmaya çalışır? Böyle bir tavır mü'min kimselerin tavrı olamaz!



Kur'an şöyle buyuruyor: "Müm'in erkeklere
söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Böyle (yapmak)
kendileri için daha temizdir." (24/Nûr, 30). Kadınların            örtünmesi
ile ilgili olarak da şöyle buyruluyor: "Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve
mü'min kadınlara dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini
söyle; bu, onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en
uygun olanıdır. Allah Ğafûr'dur, Rahîm'dir." (33/Ahzâb, 59). Bu ifâdeyi
tamamlayan bir başka âyette de şöyle buyruluyor:  "Mü'min kadınlara da söyle;
gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynet yerlerini
açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısımlar hâriç. Başörtülerini
yakalarının üzerine koysunlar (örtsünler)..." (24/Nûr, 31). Âyetin devamında
ziynet yerlerini kimlere gösterebileceği sayılıyor.     

Peygamberimiz (s.a.s.) bu âyetleri hem
açıklayıp tefsir etti, hem de bizzat uygulayıp uygulatarak maksadın ne olduğunu 
gösterdi. Bu konudaki haberler hem sağlamdır, hem de açıktır. Bu güne kadar
gelen iyi niyetli bütün âlimler de meseleyi Kur'an doğrultusunda böyle anladılar
ve bu şekilde açıkladılar. Peygamberimiz'den bu yana hiçbir İslâm âlimi tesettür
ve başörtüsünün dinin gereklerinden olduğunu reddetmediği gibi, bütün dünya
müslümanları da tarihten günümüze buna uymaya çalışmışlardır.