Fecir | Konular | Kitaplar

Büyük Günahların Belirtileri

Büyük Günahların Belirtileri



Büyük Günahların Belirtileri:
 
Büyük günahın bazı belirtileri
şöyle sıralanır:
1) Kendisine bir hadd
cezasının terettüp etmesi, 
2) Kur'an veya sünnette
azab veya ateşle tehdidin varlığı, 
3) Günahı işleyenin
fâsık olarak isimlendirilmesi, 
4) Fâilinin lânetlenmesi
gibi.
Başka bir tarif de şöyledir:
Kebîre, üzerinde ısrar edilen; sağîre (küçük günah) ise kendisinden istiğfar
edilen günahtır.
İbn Mes'ud'a göre kebâir,
Allah'a şirk koşmak, Allah'tan ümidi kesmek ve Allah'ın cezasından emin
olmaktır.  İbn Abbas ise kebîrenin tarifinde, üç çeşit belirtisi olan günahın
büyük günah olduğu anlayışına sahiptir: 
1) Allah'ın yasak ettiği
şey, büyük günahtır; 
2) Allah'a isyan demek
olan şey, büyük günahtır; 
3) Allah'ın, hakkında,
azabla, lânetle veya gazabla hükmünü bildirdiği her fiil büyük günahtır.
Verilen bu tariflerden ortak
bir senteze varırsak diyebiliriz ki, büyük günah, yerine getirilmesi vacib/gerekli
olarak Allah tarafından bildirilen direktifleri ihlal etmek, bunlara itaat
etmemektir. Kebâirin biri inanca taalluk edip insanı küfre götüren,
diğeri de sadece fiile taalluk edip inanca taalluk etmeyen olmak üzere iki
kısımda mütâlea edildiğini, müttefekun aleyh olan bir  hadise  binâen  en 
büyüklerinin  Allah'a  şirk  koşmak,  ana-babaya  itaatsizlik etmek, yalan
şehadette bulunmak ve kasden cana kıymak (Buhâri, İstiâbe 1; Müslim, İman
143, 144) olduğunu belirtebiliriz. Günahların tasnifinde Ebu Talib el-Mekkî'ni
tasnifi meşhurdur. Buna göre büyük günahlar 17 tane olup, gruplandırılması
şöyledir: Dört tanesi kalbin amellerine (Allah'a şirk koşmak, günahta ısrar,
Allah'ın rahmetinden ümit kesmek ve Allah'ın mekrinden/azabından kendini emin
saymak); dört tanesi dilin amellerine (yalan şahitlik, evli kadına iftira,
yemin-i gamus ve sihir); üç tanesi mideye (içki ve sarhoş edici içecek içmek,
yetim malı yemek ve bile bile faiz yemek); iki tanesi ırza/namusa (zina yapmak,
livata yapmak); iki tanesi elin amellerine (haksız cana kıymak ve hırsızlık);
iki tanesi ayaklara (cihad için seferberlikten kaçmak veya Allah için yapılan
savaştan kaçmak) ve nihayet bir tanesi de bütün bedenle ilgilidir (ana-babaya
âsi olmak).
Kebâirin/büyük günahın en
büyüğünün şirk olması, mü'minin statüsünü değiştirmesi sebebiyledir. Bu
listelerin ortak özelliği şudur: Kebâirin en büyüğü olarak sunulan şirkin
dışındakilerin çoğu, doğrudan doğruya fertlere yönelik suçlardır. Bununla
beraber dinî yaşantıyı bozan, safvetini yok eden kusurlar da söz konusudur.
Mesela namazı terk, zekâtı men, özürsüz olarak Ramazan orucunu yemek, hali vakti
yerinde olduğu halde hacca gitmeme, Allah ve Rasülü hesabına yalan
söylemek/iftira atmak, kadının erkeğe; erkeğin kadına benzeme özentisi, kaderi
inkâr, tasvir (put yapımı ve putçuluk), Allah'tan başkası adına hayvan
boğazlamak, bile bile başkasının oğlu olduğu yolunda iddiada bulunmak, Allah'ın
mekrinden emin olmak, özürsüz cemaati (İslâm toplumunu) terk etmek.[1]
"O (güzel davrana)nlar ki
günahın büyüklerinden ve çirkin işlerden kaçınırlar, yalnız küçük hatalar (lemem)
işleyebilirler. Süphesiz Rabbinin affı geniştir...." (53/Necm, 32).
Bu âyette kebâir karşıtı olarak
‘lemem' kelimesi kullanılmaktadır. ‘Lemem'; bir şeye yakın olmak, toplamak, bir
şeyi ısrarlı ve devamlı olmamak şartıyla yapmak anlamlarına gelen ‘lemm'
kökünden türemiştir. Buna göre ‘lemem'; ısrarlı ve devamlı tekrar edilmeyen
hatalar ve günahlardır. Demek ki ‘kebâir', bağımsız bir günah çeşidi olmaktan
çok, ısrarlı ve sürekli bir şekilde yapılan, vazgeçilmeyen, pişmanlık duyulmayan
günahlardır. Çoğunluğun görüşüne göre ısrarla işlenilen bir küçük günah, küçük
olmaktan çıkar kebâir olur.
Kur'an müslümanların
özelliklerini sayarken; "Onlar kebâir'den (büyük günahlardan) ve çirkin
işlerden (fuhşiyattan) kaçınırlar. Kızdıkları zaman onlar, affederler."
(42/Şûrâ, 37) demektedir. Aynı kelimeyi Peygamberimiz de kullanmıştır. Ebû
Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre O (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Beş vakit
namaz ve cuma namazı diğer cuma namazına, bir Ramazan diğer Ramazan'a
keffârettirler. Büyük günah (kebâir) işlenmedikçe aralarındaki (küçük) günahları
affettirirler." (Müslim, Tahâret 14, hadis no: 233, 1/209; Tirmizî,
Salât160, hadis no: 214, 1/418) 
Abdullah İbn Mes'ud
anlatıyor:       
"Rasulüllah'a, ‘Allah'ın
katında en büyük günah hangisidir?' diye sordum.
‘-Allah seni yarattığı halde
O'na bir şeyi şirk (ortak) koşmandır.' buyurdu.
Ben: ‘-Bu şüphesiz büyüktür,
sonra hangisi?' dedim. Şöyle buyurdu:
‘-Seninle birlikte yemek
yiyeceği korkusuyla çocuğunu öldürmendir.'
‘-Sonra hangisi?' dedim. Şöyle
dedi:
‘-Komşunun hanımıyla zina
etmendir.' (Müslim, İman 141, hadis no: 86, 1/90; Ebû Dâvud, Talak, hadis
no: 2310, 2/294; Buhârî, Edeb 20, 8/9, Diyât 1, 9/2, Tefsir Furkan-3, 6/137;
Nesâî, Tahrîm 3, 7/83)

 




[1]
Sadık Kılıç, Kur'an'da Günah Kavramı, s.321 ve devamı. Ahmet Kalkan, İslam
Akaidi: 305-307.