Fecir | Konular | Kitaplar

f- Çirkin Söz (Sebb)

f

f- Çirkin Söz (Sebb):

İki ayette füsuk kelimesi,
müslümanların birbirleriyle konuşmasıyla ilgili görgü kurallarını belirtir.
Bunlardan biri, hac yolculuğu sırasında uyulması gerekli yasaklar arasında,
füsuk'tan/çirkin söz ve yakışıksız davranışlardan sakınmaları gerektiği ayetidir
(2/Bakara, 197).
Diğeri, müslümanlar
birbirleriyle konuşurken, birbirlerini ayıplamayacak ve kötü lakaplarla
çağırmayacak; birbirleriyle iyi hitap çerçevesinde geçineceklerdir:
"Ey iman edenler! Bir
topluluk, ötekini alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha
hayırlıdırlar. Kadınlar da başka kadınları alaya almasınlar, belki de onlar
kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü
lakaplarla çağırmayın. İman ettikten sonra yoldan çıkmış olmak/füsuk (çirkin söz
ve davranış) ne kötü bir isimdir. Tevbe etmeyenler, işte onlar zâlimlerdir."
(49/Hucurât, 11)
Görüldüğü gibi, her iki ayet
de, füsuk kelimesiyle anlatılan fıskın bu türünde, mü'minlere seslenmektedir.[1]
Fısk ve fâsıklık, son derece
kötü ve tehlikeli bir durum olunca, insanlara düşen bu durumdan mümkün olduğu
ölçüde kaçınmak, gerek diliyle ve gerekse fiiliyle mümkün olduğu ölçüde fısktan
uzak durmaktır. Günahın büyüğünden olduğu gibi, küçüğünden de kaçınmalı, "bu
küçüktür zarar vermez" diyerek onu işlemekte ısrar edilmemelidir. Zira sözü
geçtiği üzere, küçük günahta ısrar etmek de fıskın derecelerinden birisidir.
Şurası unutulmamalıdır: Hiçbir küçük günah yoktur ki, küçük ve önemsiz görülüp
devam edildiği müddetçe büyük günaha dönüşmesin. Damlaya damlaya göl olduğu
gibi, küçük günahlar da tekrar edilerek veya değişik küçük günahlar bir arada
toplanarak büyürler, büyük günah olurlar.
Aslında kâfirlere uygun
davranışlar olan fısk, İslâmî hudutları kabul etmekle birlikte; farzları terk
eden veya haramları işleyen müslümanın da bazen yanılarak içine düştüğü bir
illet ve felakettir. Kur'an-ı Kerim'de fâsıkların zemmedildiği ve azapla
uyarıldığı mâlumdur. Hesap gününü düşünen her mü'min, şer'î emirleri eda etmek
ve haramlardan şiddetle kaçınmak suretiyle fısk hastalığından kurtulabilir. Fısk,
bireysel bir eylemdir. Fâsıkların bir araya gelmesi ve şer'î hudutları kitle
halinde tahrip etmesi, "fesad"ı gündeme getirir. Dolayısıyla fısk ile fesad
arasında, böyle bir yakınlık ve ilişki vardır. Fâsıkların ve müfsidlerin
çoğunluğu teşkil ettiği toplumlarda; tağutî güçlerin iktidar olması ve hizbu'ş-şeytanın
hızla gelişmesi kaçınılmazdır. O yüzden İslâm'ın gönüllerde ve coğrafyalarda
hâkim olması için her çeşit fısktan kaçınmak ve fâsıklara İslamî tavır alıp
sâlih amellerle iç içe ve sâlihlerle beraber olmak şartttır.
"Kim Allah'ın indirdiği ile
hükmetmezse, işte onlar fâsıklardır." (5/Mâide, 47).
Kendi nefsinden başlamak üzere
gönüllerde, eylemlerde ve çevredeki her çeşit fısk ve fâsığa karşı mücadele
edenlere selâm olsun!



[1]
Vecdi Akyüz, Kur'an'da Siyasi Kavramlar, s. 367 ve devamı.