Fecir | Konular | Kitaplar

Haccın Faydaları

Haccın Faydaları XE

Haccın Faydaları


Haccın insanlara edebi, ictimai, iktisadi ve
sosyal ilişkinin artması gibi bir çok önemli hususlar vardır. Cenab-ı Hak şöyle
buyurmaktadır

"İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya binekler
üstünde uzak yollardan sana gelsinler. Ta ki, kendi menfaatlerine şahit
olsunlar; Allah'ın onlara rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde kurban
ederken O'nun adını ansınlar. Siz de bunlardan yiyin, çaresiz kalmış yoksulu da
doyurun. Sonra (kirlerini temizleyip) arınsınlar, adaklarını yerine getirsinler.
Kabe'yi tavaf etsinler." (Hacc:
22/26-29)

Ayette geçen "Faydaları" kelimesinden
kasıt alimler bu faydanın hem dini ve hem de dünyevi olduğu görüşündedirler.

Hac, müslümanların problemlerinin konuşulduğu ve
çözümün önerildiği, çeşitli kültürlerin, dillerin ve renklerin kaynaştığı, dünya
müslümanları birliğinin oluşmasını sağlayıcı bir takım tedbirlerin tartışıldığı,
dünyada en kalabalık ve en önemli ve en büyük uluslar arası büyük kongredir.

Kişi hacca hazırlık yapıp, Mekke'ye varıncaya
kadar, seyahat esnasında ve gezdiği gördüğü yerlerde bir takım şeyler öğrenirve
kendisine yeni ufuklar açar. Bu yolculukta gördüğü bir takım durumlardan ve
seyahatin yorgunluğundan dolayı da sabrı ve tahammülü öğrenir.

Dünya ziynetini yani, elbisesini çıkarıp onun
yerine, ihram giymesi demek, değişik bir havaya girmesi demektir. Bu değişiklik,
onun bedeninin direk olarak havayla temasından dolayı da sağlığını olumlu yönden
etkilemiş olur. Tıp doktorları; insanlara açık hava ve güneşten istifade
etmelerini tavsiye etmişlerdir. İhramın giyilmesiyle bedenimiz, bu imkandan
yararlanma fırsatını bulur. Açık hava ve güneş cildimizin istirahat etmesine ve
yeniden canlanmasına vesile olur. Oksijeni daha iyi teneffüs etme imkanına
kavuşuruz.[1]

İhramın giyilmesiyle, kişide olumlu bir çok
şeyin değişimine sebep olmaktadır. Örneğin; Daha ağır başlı, başkalarına karşı
yardım severliği, hoş görülü ve sabırlı, metanetli olmayı, zorluğa karşı
fedakarlık yapmayı, yüksek ahlak ve fazileti yakalmaya çalışmayı, salih amellere
riayet etmeyi, tevbe ve istiğfarı çoğaltması Rabb'e yalvarış ve yakarışı
artırmasını sağlar,

İhram demek, bağımsızlık demektir, dünya
elbisesiyle bağımsızlık nasıl olur? İşte hac bize, hür olmayı, özgür olmayı
öğretir. Kişiye özgürlüğü, kula kulluktan sadece Allah'a kul olmaya davet eden
en büyük değişim, ihrama girilmeyle mümkün olur.

Haccın sayısız faydalarından biri de, iktisadi
alanda müslümanların işbirliği içinde karşılıklı ticari faaliyetlerin yapılması,
malların tebadülünü (değişimi) gerçekleştirebilirler. Dünyada yaşayan bir buçuk
milyar müslüman nüfusunun ticari alandaki işbirliği sayesinde, kültürel ve
siyasal yapılanmada büyük bir potansiyel güce sahip olan müslümanların önünde
hiçbir engelin olması düşünülemez.

Hz. Peygamber haccın faydalarına işaret ettiği
hadisi şerifte, şöyle buyurmaktadır:

"Hac ve umreyi peşi peşine yapınız. Bu ikisi,
körüğün; demir, altın ve gümüşün pasını yok ettiği gibi, fakirliği ve günahları
yok eder. Mebrur haccın sevabı ancak cennettir."[2]

Hacda kesilen kurban etlerinin hazırlanıp geri
kalmış ülkelerdeki, fakirlerin ihtiyacına sunulması da haccın faydalarından
biri sayılır.

Haccın diğer bir faydası da; hacca gelenlerin
orada gördükleri manevi havanın oluşmasıyla, mala olan gönül bağlarının
azalmasından dolayı, fakir ve düşkün ihtiyaç sahiplerine daha fazla yardımda
bulunacağı ve kendilerinde şuurun artma göstermesidir.

Ebu Hureyre (r.a.) şöyle rivayet etmektedir: "Allah
resulüne hangi amelin daha faziletli olduğu sorulunca şöyle buyurdu: "Allah'a ve
resulüne iman" sonra hangisi denildi "Allah yolunda cihad" buyurdu, sonra
hangisi sorusuna ise; "mebrur hac" cevabını verdi"[3]

İmam Malik düşman korkusu olmadıkça cihattan
daha üstündür demiştir.[4]

Başka bir rivayette ise: "Kim hac yapar,
bu esnada cinsi temastan korunur, çirkin söz ve davranışlardan uzak durursa,
annesinden doğduğu gündeki gibi günahlarından kurtulur."[5]

"Hac ve umre yapanlar Allah'ın
delegeleridirler. O'ndan bir şey isterlerse, onlara cevap verir, af isterlerse,
onları af eder."[6]

"Allah'ım hac yapanı ve hacının kendisine
dua ettiği kimseleri mağfiret et"[7]

Haccın burada zikredemiyeceğimiz daha bir çok
faydası vardır. Nasıl ki, şu kainatta hiçbir şey boşuna yaratılmamışsa, Allah'ın
bize farz kıldığı bütün ibadetlerde boşuna değidir. Mutlaka insanlık için
ictimai, ahlaki, hukuki, maddi ve manevi bir çok faydası vardır.

İslam diğer dinler gibi, kişiye hiçbir faydası
olmayan ve anlamsız bir ibadeti bizden istememiştir. Özellikle de; ibadetler,
biz müslümanların gündelik hayatında disiplinli ve düzenli olmamızı, hayatın
gerçek anlamını yaşamayı sağlar. İbadetler bize dünyada ölçülü olmayı, ahiret
hayatı için ise çalışmayı, israftan kaçınırken cimrilik ve enaniyeti bir
hastalık olarak bunlardan uzak durmamızı emretmiştir.

İbadetler, bizim çalışkan olmamızı teşvik eder,
yerimizde ise, durup saymamızı kesinlikle rededer. İslamın öngördüğü hiçbir
ibadette, durgunluk yoktur. Adeta; yoğun bir trafiğe çıkmış bir sürücü gibi,
ibadet ederken, dikiz aynasından, geçmiş ümmetlerin durumuna, yandaki aynalardan
diğer yollara ve ideolojilere sapmış olan beşeriyetin durumlarını görerek,
önümüze bakmamız ona göre ibadet etmeliyiz. Bunlardan haberdar olmayanın, önünü
görmesi ve ahireti için azık hazırlaması veya kazasız belasız gitmesi gereken
yere ulaşması mümkün değildir.

Bir çok insan dar bir muhitte ikamet ettiğinden
dolayı çok azı, insanları tanıma ve onlarla tanışma fırsatını bulmuştur. Köy
veya ilçede yaşıyorsa, bulunduğu muhitin pek dışına çıkmamış olabilir. Bundan
dolayı da, dünyanın değişik dilleri, renkleri ve kültürleriye yakından tanıma
imkanını bulamamıştır.

Hac yolculuğunun faydalarından biri de, bu
seyahet esnasında, farklı bir çoğrafyayı, farklı bir iklimi, farklı bir havayı,
farklı dillleri, farklı renkleri ve farklı kültürleri burada görme fırsatı
doğabilir. Değişik renk, dil ve kültürlere sahip müslüman kardeşleriyle ilk
defa, peygamber ikliminde bir araya gelme imkanı bulmuştur. Belkide ilk kez
riyadan uzak dünya menfaatlarının bulaşmadığı bir kardeşliğin, bir dostluğun,
bir güler yüzlülüğün bir arada olduğunu görmüştür.

Allah bize faydayı,

Şeytan ise bize zararlı olanını,

Allah bize iyiliği,

Şeytan ise, bize kötülüğü emreder.

Allah bize hareketliliği,

Şeytan ise, bize donukluğu,

Allah bize, kardeşimizle dost olmayı,

Şeytan ise, kendisine dost kardeşimize ise,
düşman olmamızı istiyor.

Biz kimin emrinde ve kimin itaatında olacağız,

İşte bu yol, ve bu yolculuk, yolların ayrıştığı,

Tüm hesapların, buna göre yapıldığı, ulvi bir
yolculuktur,

Hac yolculuğu, kutlu ve mutlu bir yolculuk,

Ne mutlu bu yolun yolcularına,

Allah'ın rahmetinin ve bereketinin üzerlerine
olacağı şerefli yolcular,

Selam size ve selam götürün; İbrahim'e, İsmail'e
ve Hacer'e,

Selam götürün, O Nebiyu'l-Muhterem Muhammed
Mustafaya, selat ve selam olsun tek önderimiz, rehberimiz, sana canlar feda
olsun Ey Nebi!

Hasretin yüreğini çöle, gözlerini göle
çevirmeli, oraya sen varmadan yüreğini yollamalısın. Seni götüren ayakların
değil yüreğin olmalı. Yüreğin dururken ayaklarına yük olmamalısın. Yüreğin kuş
gibi uçurduğunu, ayaklar taş gibi taşır.[8]



[1]
İmam Nevevi, Kitabu'l-İdah fi Menasiki'l-Haccı
ve'l-Umre, s.35

[2]
Tirmizi, Sünen; Kitabu'l-Hacc, 2; Nesai, Sünen,
Kitabu'l-Hacc, 6; İbn Mace, Sünen, Menasik, 3

[3]
Buhari, Sahih, Kitabu'l-Cihad, 1; Hac, 4, 34, 102; Muslim,
Sahih, Kitabu'l-İman, 135, 140

[4]
Zuhayli, III/ 11

[5]
Nesai, Sünen, Kitabu'l-Hac, 4; İbn Mace, Sünen,
Menasik, 3

[6]
İbn Mace, Sünen, Menasik, 5

[7]
İbn Huzeyme, sahih, 2516; el-Hakim Müstedrek
I/441

[8]
Mustafa İslmaoğlu, Hac Risalesi, İstanbul, 1998, s. 20