Fecir | Konular | Kitaplar

Kimler Haccetmelidir

Kimler Haccetmelidir



Kimler Haccetmelidir



Fıkıh kitaplarımızda genellikle hacla ilgili
menasikler anlatılırken, öncelikle hac edebilmenin bir takım şartları sıralanır.
Elbette bu doğru ve verilmesi gereken bir bilgidir. Bu görevi yerine getirmek
için, öncelikle şartları iyice bilmek gerekir. Ancak niçin hac edilmelidir? Hac
üzerimizden atmamız gereken bir yük mü? Yoksa bir an evvel günlük işlerimizin
arasından çıkarıp, iyice dünyaya dalmamız için bir araç mı? Ticaret
hanelerimizde güven telkininden dolayı, daha fazla müşteri, daha fazla kar
sağlanması için haccı denilmesinin zarureti mi? Niçin hac edilmeli sorusunu,
bizler birbirimize sormamalıyız. Herkes ve hepimiz kendimize sormalıyız? Çünkü
cevabı yine bizde veya bendedir. Ben, ben demekten çıktıysam, hac artık bana
farz oldu diyebilmeliyim.

Çünkü hac büyük olay, büyük bir sahne, o sahnede
yalnız sen varsın. Tek başına ve başroldesin. Sen seyirci kısmında uzakta
seyreden biri değil her şeyin senin dışında cereyan ettiğini düşünemezsin.

Çünkü İhramı giyen, evrensel kıbleye varan
sensin,

Tıpkı güneşin etrafında dönen gezegenler gibi,



Kabe'nin etrafında dönen sensin,

Safa
ve Merve'de Hacer'in gayretini gören ve yaşayan sensin,



Kabe'nin yanında İsmail'in çığlığını ve
Hz. Muhammed Mustafa'nın duasını işiten sensin.

Allah'ın, peygamberine insanları hacca çağır[1]
nidasına lebeyk diyen yine sensin..

Adem'in annemiz Havva'yla buluşmasını, rahmet
bulvarında, Arafat meydanında onları gören sensin,

Meş'ari'l-Haramda, Allah'a söz vererek cephede
savaşmak için silahlanıp, şeytan ve ordularına karşı mermi hazırlayan sensin.



Mina
'da sevgiyi yakalamak ve sevgililerle bulunmak,



Peygamberin evrensel davetini ilan ettiği,
Medine'den davete icabet etmek, biat etmek için Akabe'de bulunanlarla tokalaşan,
onlarla beraber biatini yenileyen yine sensin.

 



[1]
Hacc, 22/27