Fecir | Konular | Kitaplar

b- Mali Yeterlilik

b

b- Mali Yeterlilik:

Hac ibadetini yapabilmek için, beden sağlığı
yanında, mali olarak da güç yetirmek gerekir. Şayet kişi, bu imkana sahip
değilse, üzerine zaten hac farz değildir. Mezhep alimleri; şart olan mali
yeterliliğin yol azığı, yiyecek-içecek şartı ve gidiş dönüş süresince yeme-içme
giyim ihtiyaçlarından ibarettir demişlerdir.[1]

Allah, Kur'an-ı Kerim'de: "..Ona yol imkanı
bulana.." diye buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.)'e:

"Yol nedir?" diye sorulmuş. O da:

"Yiyecek, içecek ve binektir."
Diye cevap vermiştir."[2]

Başka bir hadisi şerifte ise: Hz. Ömer (r.a.)
anlatıyor:

"Peygambere gelen biri sordu:

"Ey Allah'ın Resulü! Haccı gerektiren şey
nedir?" Allah'ın Resulü cevap verdiler:

Yiyecek, içecek ve binek![3]

Mali yeterlilik deyince, kişinin üç yönden mali
imkanının olması gerekir:

1-
Geride bıraktığı ve nafakasından sorumlu olduğu kişilerin, gidip gelinceye kadar
nafakalarını temin etmektir. Bu nafaka da yiyecek, içecek, giyecek ve mesken
ihtiyaçlarıdır.

2-
Kişiyi hacca götürüp getirecek miktar, yol harcaması ve konaklama masraflarıdır.

3-
Kişinin hacda yapacak yeme-içme vs. masraflarını karşılayabilecek miktar malı
olmalıdır.

Zamanın değişmesiyle, ihtiyaç duyulan şeyler de
değişmektedir. Eski tarihlerde insanlar, binek üzerinde veya yaya yürüyerek,
binlerce kilometreleri kat etmek zorunda kalırlardı. Bugünkü, anlamıyla belki
sınırlar yoktu ancak; yol güvenliği sorunu ve her an bir aşiretin veya bir yol
kesen grubun hışmına düçar olunması muhtemeldi. Çok az sayıda insanlar, bu kadar
teklifiyet gerektiren hac yolculuğuna çıkabiliyordu.

Hacca gitmek çok önemliydi ve çok meşakatli idi,
oradan dönmek oraya ulaşmaktan çok daha zordu. Çünkü hacca gidiş Allah'a
gidişti, ona varmanın insanda sevinci olunca aşamayacağı yollar bulunmazdı, ama
oradan kopmak yüreğini orada bırakmaktı; canlar canıyla buluşmak mutluluktu,
ayrılmaksa hüzündü gamdı kederdi.

Birkaç köyden birileri hacca gittiğinde, çok
önemli bir olayı haber verircesine, falan hacca gidiyor biliyor musunuz
denilerek o insana imrenilirdi. Aylarca onun hacca gidişi konuşulurdu; onun
hacdan dönüşü konuşulduğu gibi. Onun için haccı ismi prim yapıyordu. Hacca
gitmek için tüm şartları oluşturmak, belki de yıllar yılı alıyordu. Çünkü gidiş
gelişleri de bazen bir yıl bazen de altı ay kadar bir zaman alırdı.

Hac müslümanların dini vecibelerinin üçüncüdür;
namaz ve zekattan sonra hac ibadeti gelir. Baliğ olan her müslüman kadın ve
müslüman erkeğin ömründe bir defa Mekke'ye gitmesi ve orada Allah'ın iradesinde
benliğini yok etmek (fena) için gayret sarf etmesi farzdır. Oraya kadar seyahat
için maddi imkanı olmayanlar, sağlık ve güvenlik sorunları olanlar gibi bundan
muaf tutulmuşlardır.

[4]

Hac için nefsi hazırlık gerektiği gibi, maddi
imkanların oluşması da gerekir. Bunun için daha önceden fırsat buldukça bir
şeyler kenara atılarak, haccın masraflarını karşılamak amacıyla, bu parayı
biriktirmek mümkündür. Müslüman oraya dinin merkezi Kabe'yi ziyaret edebilmek
için, lüzumlu parayı ailesine veya geride bıraktığı insanlara yük olmadan bu
şekilde biriktirmiş olur.

Bugün ise, herkesin gideceği bir şekilde elbette
şartlar uygun olmayabilir. Ancak hacca gitmek için geçmiş tarihlerde olduğu
gibi, yıllarca veya aylarca bir zamanı veya mali olarak da çok büyük masraflar
gerektirmemektedir. Hacca gitmek zamanımızda çok daha kolaylaşmıştır.

Şu andaki olanaklar ve ulaşım araçları, daha
fazla gelişti. Elbette en büyük gelişme havayollarında olmuştur. Müslümanlar
binlerce kilometre uzaklıktan Mekke'ye birkaç saatlik bir zaman içinde
ulaşmaktadırlar. Gelecek zamanlarda ise teknolojinin gelişmesi ile dünyanın
ekonomik sahada ilerlemesi, hacca gidişleri, bugünden daha kolay kılacağı
muhakkaktır.

Hacca gitmek için yukarıda zikredilen
masraflardan dolayı, belli bir mala ihtiyaç vardır. Ancak bazılarımız, her şeyde
olduğu gibi, bunda da ölçüsüz davranıyoruz. Haccın bir ibadet olduğunu unutarak,
gönül dünyasının duyduğu tat ve lezzetten uzak bir şekilde, ibadetlerle
geçirmemiz gereken zamanlarımızı, alış-veriş yaparak hediye alımlarıyla
geçirmekteyiz. Öyle ki, bazılarımız bir ağız tadıyla ne Mescid-i Haram'da ve ne
de Mescid-i Nebevi'de namaz kılamıyor. Tavaf edemiyor, kısacası ibadet etmek
için zaman bulamıyoruz.

Neden mi acaba? Mescide girmemizi engelleyenler
mi var? Orada gündüz ve geceler kısalıyor mu? Memleketimizden ayrılırken orada
yapamadığımız işleri mi burada tamamlıyoruz?

Tüm bu soruların cevabını, hac farizasını yerine
getiren kişiler iyi bilirler. Bizi Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'de namaz
kılmaktan alıkoyan şeyin, acımasızca yapılan alış-verişler, saatlerce tartışmalı
geçen pazarlıklar, alınan eşyaların oradan oraya taşınmaları, paketlenmeleri,
koli ve bavullara yerleştirilmeleridir. Bunlar için harcanan zaman ve gücün
birkaç hac görevini ifa etmeye bedel geldiğini söylersek herhalde abartmamış
oluruz.

Hediyeleşmenin önemini elbette unutmamamız
gerekir; oradan getirilecek hediyenin ne olması hususunda hacca gitmeden önce
niçin hacca gittiklerini bilenler, neyi getireceklerinin de idraki içindedirler.

Pakistan hacıları, hac dönüşlerinde, üstat
Muhammed İkbal'ı ziyaret ederek, ona hediyeler getirmişler. Muhammed İkbal'da
hacılara getirdikleri hediyelerden dolayı teşekkür eder ve sonra da, onlara
şunları söylemekten de kendini alıkoyamaz: "Hediyeleriniz için size teşekkür
ederim. Ama getirdiğiniz hurmalar ve zemzemler birkaç güne kalmadan bitecek,
takke ve tesbihler de bir müddet sonra eskiyeceklerdir. Keşke bunların yerine
oralardan bize; Hz. Ebubekir'in sadakatini, Hz. Ömer'in adaletini, Hz. Osman'ın
haya ve hilmini (ahlakını), Hz. Ali'nin ilmini getirseydiniz de, bunlarla yeni
bir Pakistan inşa etseydik." Der.

Merhum şair ve İslam mütefikkiri Ustad, Muhammed
İkbal'i burada rahmetle anıyoruz ve bu sözlerin hacca gidip dönenler için nasıl
bir davranış içinde olmalarını, ve oralardan getirilecek hediyelerden çok daha
önemli şeylerin olduğu, gerçeğini ortaya koymaktadır. Evet hacca giderken,
oralardan neleri almaya talip olduğumuzu, oraya gitmeden önce bilmeliyiz.

Hacca giden kardeşlerim!

Hacı olma şerefine nail olacak olanlar!

Var mısınız?

Bavullarımızı gönlümüze,

Kalplerimizi Allah'a taşımaya,

Tüm yüklerimizi beraberce yüklenmeye,

Almamız gereken hediyeleri almaya

Var mısınız?

Neyi mi ve nasıl alacağız?

İbrahim'in Nemrut'a karşı gösterdiği tevhid
mücadele örneğini,

Hz. Hacer'in oğlu için gösterdiği say'ını ve
gayretini,

Hz. İsmail'in babasına itaatını, şeytani
vesveselere aldanmayışını,

Hz. Yakub'un gözyaşını,

Hz. Eyyub'un sabrını,

Hz. Yusuf'un kardeşlerine karşı olan affını,

Hz. Musa'nın asasını,

Hz. Muhammed Mustafa'nın en büyük mucizesi olan
Kur'an-ı Kerim'ini,

Hilmini, alemlerin rahmetine vesile olan
ahlakını,

Sahabe-i Kiramın peygambere karşı gösterdikleri
saygıyı,

O'ndan aldıkları gül sohbetlerini,

Dostlarının onlara karşı olan sevdalarını
getirmeye hazır mıyız?

Allah bize tüm ibadetlerimizi yaparken,

Şuur ve iz'an versin,

Dergahı İlahiyesinde kabul etsin,

Bizi huzurunda rahmetiyle kuşatsın.

[5]


[1]
Zuhayli, el-Fıkhı'l-İslami ve edilletuha, III/424; Mekkeliler
ve Mekke çevresinde oturanlar için nakil aracına sahip olmak şart değildir;
yaya yürüyecek durumda bulunmaları yeterlidir. (Ahmed Kalkan, Kur'an Kavram
Tefsiri)

[2]
Darukutni ve Cabir rivayet etmiştir. Neylu'l-Evtar, IV/321

[3]
Hadisi Tirmizi rivayet etmiştir. Neylu'l-Evtar, IV/321

[4]
Muhammed Hamidullah, İslama Giriş, s. 107

[5]
Mehmet Peker, Hacc Nedir?