Fecir | Konular | Kitaplar

c- Emniyetin Sağlanmış Olması

c



c- Emniyetin Sağlanmış Olması:

 

Haccın farz olması için yol güvenliğinin
bulunması şarttır. Bu, Ebû Hanîfe'ye göre, vücûbunun, bazılarına göre ise
edâsının şartlarındandır. Kadın için yol emniyeti; beraberinde neseb veya sihrî
(evlilikle doğan hısımlık) akrabâlardan fâsık olmayan, akıllı, ergen veya
mürâhık (12 yaşla büluğ arası erkek çocuğu) mahrem birisinin veya kocasının
bulunmasıyla gerçekleşir. Kadının yanında kocası veya mahrem bir akrabası
olmaksızın, Mekke'ye üç gün üç gece (sefer mesâfesi) ve daha uzak yerden gelerek
hac yapması tahrîmen mekruhtur. O, mahremsiz hac yaparsa kerâhetle birlikte câiz
olur. Mahremin bulunması vücub şartıdır; edâ şartı diyenler de vardır. Şâfiîler
buna "kadının, kafilede güvenilir diğer kadınlarla birlikte hac yapabileceği"
esasını ilâve ederler.

[1]



Yol güvenliği olmadığı tehdit ve şantajla can ve
mal güvenliği yoksa, yol emniyeti sağlanmamışsa hac farz olmaz. Yolun gasp,
hırsızlık ve yol kesicilik gibi her türlü tehlikeden emin olması can ve mal
güvenliği gibi hususlarda, her hangi bir kuşkuya yer bulunmaması gerekir. Maldan
kasıt kişi için değeri olan her malı kast ediyoruz.

Daha önceki dönemlerde, bugün gibi değildi.
İslam coğrafyası birdi. Müslümanlar bir yerden, diğer bir yere gitmek
istediklerinde, herhangi bir vizeye ihtiyaçları yoktu. Yol güvenliği
sağlandığında, fertler özgürce istedikleri mekanlara gidiyorlardı.

Bugün ise İslam coğrafyasında, binlerce sınır ve
hudutlar çizilmiş, gümrük kapıları konulmuştur. Bir kimsenin hacca niyet etmesi
için özellikle ve öncelikle kendi ülke makamlarından izin alması, konulan hac
kotasından dolayı da hac kurasının kendisine çıkması ve gidilmesi şart olan ülke
makamlarından alınan vize işlemleri gibi bir takım düzenlemeler mevcuttur.



Hac yolculuğuyla ilgili bütün problemler izale
edilememiştir. Sınırlar ve kotalar konulmuş, devletlerin siyasi polemikleri, hac
gibi kutsal bir ibadeti çoğu zamanlar olumsuz yönden etkilemiştir. Mekke ve
Medine, Suudi Arabistan sınırları içinde, ancak bu iki kentin statüsü farklı bir
konumda olacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir. Ülkeler arasındaki siyasi
çekişmeler, bu iki kente gitmeyi hiçbir zaman olumsuz yönde etkilememesi
gerekir. Görülen odur ki, hac ve umre ziyaretleri siyasal nedenlerle  bazen
çıkmaza giriyor.

Hac görevini yerine getirirken, bir takım
güçlüklerin olması müslümanların bu yolda kaderiymiş gibi algılanması da
yanlıştır. Her yıl şeytan taşlamasında onlarca insan ezilerek vefat etmektedir.
Arafat dönüşü, Mina
'daki hizmetler, tavaf esnasında aksamalar
olmakta ve insanlar ezilmektedir.

Burada zikretmek istediğimiz önemli bir nokta
da, imkanların bu kadar geniş olduğu bir asırda, hac yolculuğuyla ilgili
düzenlemelerin daha profesyonelce yapılamaması, aksaklıkların giderilmemesidir.
Temennimiz bir an önce, bu aksaklık ve engeller kaldırılır ve hac ibadetini
yerine getirenlerin gönül rahatlığı  sağlanır.

[2]

 

 



[1]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.



[2]
Mehmet Peker, Hacc Nedir?