Fecir | Konular | Kitaplar

1) Mikat Zamanı (Hac Zamanı)

1



1) Mikat Zamanı (Hac Zamanı)



 

Mikat sözlük anlamıyla,
sınır anlamına gelir. Şer'i manası ise; Belirli bir ibadet için belirli
yer ve zaman anlamındadır.[1]

Namaz, zekat ve Ramazan orucunun, farz
olabilmesi için vaktin girmiş olması veya vaktin gelmiş olması gerekiyorsa, hac
ibadeti içinde, zaman mikatı şarttır. Bu zaman girmeyinceye kadar ihram giyilse
de, haccın tüm şartları yerine getirlmiş olsa bile, kişinin yaptığı haccı makbul
değildir. Çünkü vakit gelmeden hac farz olmaz.

Hac ibadeti için belli bir zaman olduğu
konusunda, Kar'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: "Sana
hilallerden soruyorlar, de ki: Onlar, insanların ve hac vakitlerinin bir
ölçüsüdür." (Bakara: 2/189)
Diğer bir ayette ise, Allah "Hac, bilinen
aylardadır." (Bakara, 2/197)
diye buyurmaktadır.

Alimlerimiz haccın aylarıyla ilgili olarak,
Şevval, Zilkade ve Zilhicce aylarının olduğunda ittifak etmişler, Ancak,
Zilhicce ayının tamamı mı yoksa ilk on günü ile ilgili ihtilafa düşmüşlerdir.

Malikilere göre: Hac ayları Şevval, Zilkade ve
Zilhiccenin tamamıdır.[2]
Cumhuru'l-Ulemeya (Hanefi, Şafii ve Hanbeliler) göre ise, hac ayları; Şevval,
Zilkade ve Zilhiccenin ilk on günüdür demişlerdir.[3]

Özet olarak, haccın zamanı; Ramazan bayramının
başladığı, yani Şevval ayının birinci gününden itibaren başlar, Zilhiccenin 10.
gününe kadar devam eder. Şevval ayının 1. gününden Zilhiccenin dokuzuncu gününe
kadar ihram giyilerek hacca niyet edilebilir.

Bir yıl, içinde birden fazla hacca niyet
edilemez. Çünkü verilen süre, bir hacca yetecek kadardır. Ancak bir yıl içinde,
kişinin istediği kadar umre yapması caizdir.

Görüldüğü gibi haccın zamanı, mekanı; Kur'an'da
ve hadisi şeriflerde belirtilmiştir. Peygamber (s.a.s.) bizzat hac görevini ifa
ederek, ümmetine de şöyle buyurmuştur "Haccın menasiklerini (şartlarını)
benden alınız."[4]
Tıpkı namaz kılma emrinde olduğu gibi, peygamberin yaptığı haccı, göz önünde
bulundurarak, kesinlikle ifrat ve tefritten uzak tıpkı peygamberin yaptığı hac
gibi, şartları yerine getirmemiz gerekir.

Hacda veya başka zeminlerde müslümanların
zihinlerini bulandırmak için bir takım şeyler ortaya atılır. Mesnetsiz olarak
ortaya atılan bu iddialar, gündem oluşturmak için veya reyting için tartışmaya
açılır.

Bu iddialardan biri de madem ki; hac ayları
Şevval, Zilkade ve Zilhicce aylarıdır. Niçin haccı dar bir vakit ve zamana
sıkıştırmaktayız? Belli bir program çerçevesinde; İslam ülkelerinden gelenler,
sırayla hac görevlerini yapıp ülkelerine dönsünler. Örneğin; Şevval Ayının ilk
on gününde, Pakistan Hacıları, ondan sonraki on günü, Endonezya ve sırayla diğer
ülkelerdeki hacılar, hac farizalarını yerine getirsinler.

Peki bunun yararı ne olacak? Buna cevap olarak
da,  hiç kimse ezilmeden ve izdiham olmadan rahat bir ortamda bu görev yerine
getirilir iddiasında bulunmuşlardır.

Cenab-ı Hak, İslam'ın esasını belirtirken,
başına şahadeti, yani Allah'a ve Resulüne imanı zikretmiştir. Allah ve Resulüne
iman ancak; Allah'ın ve Resulünün emrettiklerini yerine getirmek,
yasakladıklarından da kaçınmakla olur. Kur'an-ı kabul edip, resulüne uymanın
zorunluluğu yoktur veya sadece onun hayattaki zamanlarda geçerlidir denilebilir
mi? Böyle bir saçmalığı kim kabül edebilir?

Şayet bazılarının tek mercii, şeytanların onları
her taraftan kuşattıkları akıl verileri ise, böyle düşünenlerin hac yapmaları da
kendilerinden istenmez. Çünkü itikad ve ibadet ilkeleri, zamanın ve mekanın
şartlarına göre, insanların düzenlenmelerine bırakılmamıştır. Fıkhi muamelatta
ise, genel çerçevenin çizildiği, ana hatların belli olduğu ve içinin ise,
şartların ve mekanların durumuna göre arz edeceği bir takım değişikliğe
bırakılmıştır.

Allah kendi nebisi için "O size neyi
veriyorsa onu alın, sizi neden alıkoyuyorsa ondan kaçının."[5]
Başka bir ayette ise "O heva ve hevesiyle konuşmaz onun konuştuğu vahidir"[6]
diye zikredilmiştir.

Bu ve buna benzer yüzlerce ayet, Peygambere
katıksız bir imanı ve ona uymada ise harfiyen teslimiyeti emrediyor.

Peygamberin hac konusundaki bize emri de; "Haccın
menasiklerini (şartlarını) benden alınız."[7]
"Hac Arafat'tır."[8]
Hadisleri haccın hem görevlerini-rükünlerini ve hem de zamanını belirtmektedir.
Yani hacı adayı, hem Arefe günü (zilhiccenin dokuzuncu günü) ve hem de mekan
olarak da, Arafat dağında olması gerekmektedir. Aksi taktirde haccı olunamaz,
haccın diğer şartlarını yapmış olsa bile, kişi hac yapmamış sayılır.[9]



"Hac, bilinen aylardadır."[10]
Ayetinden maksat hac için ihrama girme başlangıç zamanı belirtmektedir.[11]
Yani kişi isterse Şevval ayının birinci gününden itibaren, ihrama girerek hacca
niyet edebilir. Ancak kişinin üç aya yakın bir zaman zarfını ihramda geçirmesine
gerek yoktur. Şayet hac ayları içerisinde olup erken bir vakitte Mekke'ye
gelmişse, bu durumda olanlar çoğunlukla haccı temettüye niyet ederler.




 



[1]
Zuhayli, III/453



[2]
Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd el-Kurtabi,  Ahkamu'l-Kur'an,
Daru'l-Fikr, ts., I/238,



[3]
İbn Kudame, el-Muğni, III/232



[4]
Ebu Davud, Sünen; Kitabu'l-Menasik, H.no: 1970



[5]
el-Haşr, 7/59



[6]
Necm, 3/53



[7]
Ebu Davud, Sünen; Kitabu'l-Menasik, H.no: 1970



[8]
Ebu Davud, Sünen; Kitabu'l-Menasik, H.no: 1949; Tirmizi,
Sünen, Kitabu'l-Hac, Hadis no: 889-90; Nesai, Sünen,
Kitabi'l-Menasik, Hadis no: 211; İbn Mace, Sünen, Hadis no:
3016



[9]
Bkz. İmam Nevevi, Kitabu'l-İdah, s. 114



[10]
Bakara, 2/197



[11]
İbn Hacer Askalani, Fethu'l-Bari
Şerhi'l-Sahihi Buhari, III/463; Muhammed Reşid Rıza,
el-Menar, Beyrut, ts., II/226