Fecir | Konular | Kitaplar

3) Veda Tavafı

3

3) Veda Tavafı

Mikatların dışından gelenlerin, haccı
tamamladıktan sonra Mekke'den ayrılacakları zaman, son olarak Kâbe-i Muazzama'yı
tavaf etmeleri vâciptir. Hz. Ömer'den şöyle nakledilmiştir: "Kim, Beytullah'ı
haccederse, onun son niyeti Beytullah olsun. Ancak hayızlı kadın müstesnâdır.
Rasûlullah (s.a.s.) onlara ruhsat verdi." Buna göre vedâ tavafının şartları;
hacının Hicaz'a dışarıdan gelmiş olması, hayızlı veya nifaslı bulunmaması,
tavafa niyet etmesi ve ziyâret (ifâda) tavafından sonra yapılmasıdır.

[1]

Hac sırasında Mina'dan Mekke'ye inildiği vakit
yapılan tavaftır. Bu tavaf, Mâlikîlere göre mendup, diğer mezheplere göre ise
vâciptir. Mekke ve çevresinde oturanlar için veda tavafı, gerekli değildir.
Bununla hac ibâdetleri son bulmuş olur. Hacılar Kâbe-i Muazzama'ya vedâ ederek
ülkelerine dönmek üzere bulunurlar.

[2]

Kabe'ye veda etmek olduğundan dolayı bu tavafa
veda tavafı adı verilmiştir. Bu tavafın bir adı da sadr'dır. Yani dönmektir,
Hacılar Mekke'den çıkıp vatanlarına döndüğü için bu ad verilmiştir.[3]
Mekke'den çıkmak isteyen herkesin yerine getirmek zorunda olduğu bir tavaftır.
İbn Abbas diyor ki: "İnsanlara son beraberliklerinin Beyt ile olması
emredildi. Ancak adetli kadınlar bundan muaf tutulmuştur."[4]
"İnsanlara her taraftan ayrılmaktaydı. Resulullah (s.a.s.) "Son ayrılışınız
Beyt-i tavafla olsun (yani veda tavafı)"[5]
buyurdu.

İmam Şafii'nin yaptığı Mültezim duasını buraya
almayı uygun bulduk, dualarımızın "kendisine nimet verdiklerinin yoluna"
yani nebilerin, sıddıkların şehidlerin dualarıyla buluşup, rahmanın katına
ulaşması ve kabulü dileği ile:

"Allah'ım! Bu senin Beyt'indir, evin'dir,

Ben ise kulun ve kulunun oğluyum.

Yarattıklarından emrime verdiğin şey üzerinde
beni taşıdın,

Beni beldelerinde gezdirdin.

Nihayet beni Beyt'ine ulaştırdın.

Hac ibadetlerimi yerine getirme hususunda bana
yardım ettin.

Eğer benden razı isen rızanı artır.

Aksi halde evim evinden uzaklaşmadan önce bana
ihsanda bulun.

Eğer izin verirsen şimdi benim dönme vaktimdir.

Senden ve evinden vazgeçmiyor, yüz çevirmiyorum.

Allah'ım! Bedenimi afiyet, cismini sıhhat,
dinimi masumiyet ve dönüşümü de güzellik üzere kıl.

Beni yaşattığın sürece ve ebediyen itaatından
ayırma.

Bana dünyanın ve ahiretin hayrını ihsan et.
Şüphesiz, sen her şeye kadirsin."

Hz. Peygamber (s.a.s.) hacdan, umre veya gazadan
döndüğü zaman şöyle derdi:

"Dönerek, tevbe ederek, ibadet ederek, ve
Rabb'imize hamd ederek, Allah vaadinde doğru çıktı, kuluna yardım etti ve tek
başına kafir topluluklarını yenilgiye uğrattı."[6]

Kabe'den ayrılırken bedenin buradan ayrılsa
bile, sakın kalbini, gönlünü götürme, bazıları Kabe'den utandığını
gösterircesine gerisi gerisine gider, ama giden vücudu değil ruhu ve kalbidir.
Sakın sen bunu yapma Mücahid (rahmetullah aleyhi)'in tavsiyesine uy!

"Mescidi Haram'ın kapısından çıkmak üzereyken
dön ve Kabe'ye bak. Sonra da: "Allah'ım! Bunu son beraberlik, Kabe'yi son
görüşüm eyleme" diye dua et. niyazda bulun"

[7]

Mâlikî ve Hanbelîlere göre haccın rükünleri;
ihram, Safâ ile Merve arasında yedi şavtlık sa'y, Arafat'ta vakfe ve ziyâret
tavafı olmak üzere dört tanedir. Şâfiîler bu dört rükne, saçların tıraş
edilmesini veya kısaltılmasını ilâve ederler.

Bunların dışında tavaf çeşidi olarak nâfile ve
umre tavafı sözkonusudur. Nâfile (tatavvu) tavaf, Mekke'ye dış belde ve
ülkelerden gelenler için nâfile namaz kılmaktan daha fazîletlidir. Umre
tavafının dört şavtı, umrenin rükünlerinden olup, umrede kudüm veya vedâ tavafı
bulunmaz.

[8]


[1]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.

[2]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.

[3]
Zuhayli, IV/29

[4]
Müslim, Sahih, Kitabu'l-Hac, 379; Ebu Davud, Sünen,
2002; İbn Mace, Sünen, 3070

[5]
İmam Malik bu rivayete yakın bir şekilde zikretmiştir. Muvatta',
Kitabu'l-Hac, 120

[6]
Bkz., Tevbe, 9/112

[7]
Mehmet Peker, Hacc Nedir?

[8]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.