Fecir | Konular | Kitaplar

Arafat Vakfesinin Sünnetleri

Arafat Vakfesinin Sünnetleri

Arafat Vakfesinin Sünnetleri:

Arafat vakfesinin bir takım sünnetleri vardır.
Bu sünnetlere riayet etmemiz, yaptığımız hacca bir mana kazandırmakta ve ayrıca
hac ibadetinde bütün zamanımızı ihya etmemize de yardımcı olur.

Arafat'ta vakfeden önce gusül etmek, zevalden
sonra vakfeye acele etmek, veya binek üzerinde vakfe yapmak, temiz ve abdestli
bir şekilde kıbleye yönelerek vakfeye niyet etmek, o günü oruç tutmamak, sadece
kendini ibadete vermek dua ve niyazda bulunmak, Arafat'ta vakfe yapmanın
sünnetlerindendir.

Arafat'ta ve diğer zamanlarda, kötü söz ve
davranışlardan, çirkin hareketlerden kesinlikle kaçınmamız gerekir. Çünkü hacda
cidal (tartışmak-ceddeleşmek) yoktur. Günah şeyler yapılmamalı ve kesinlikle
şerden kaçınılmalıdır.

Hz. Peygamber haccında, Arafat'a çıkmadan önce
zilhiccenin sekizinci günü, (terviye günü) Mina
'ya hareket edip, o geceyi orada geçirdi. Sabah
olunca da namazı kılıp, güneşin doğuşundan sonra da, Arafat'a yürüdü. Arafat'a
zevalden (öğleden) önce vardığından dolayı, Nemire'de ikamet etmiş ve orada
hutbe okumuştur. Namazdan sonra da, Arafat'taki Rahmet dağının eteklerinde
vakfeye durmuştur.[1]

"Haccın menasiklerini benden alın."
sözü bize peygamberimizin bir emridir. Haccı onun yaptığı gibi yapmamız ve onun
gibi özen göstermemiz gerekir. Özellikle son yıllarda ülkemizden giden
hacılarımız, terviye günü, Mina
'da geceleme sünnetini ihya etmekten mahrum
bırakılmışlardır. Hatta böyle bir sünnettin varlığından bile haberleri yok, veya
bu bilgiler özellikle onlardan esirgenmektedir.

Bazıları da "Hac yaparken ne kadar az bir
yorgunluk içinde ve az bir çabayla geçirebilirim veya bu seyahatimin ne kadarını
bir piknik havasında geçiririm" hesabını yapmaktadır. Bu da ibadetin gerçek
anlamını yaşamaya engel olmaktadır. Hacca gitmeden önce başlayıp, Mekke'ye
ulaştıktan ve oradan da ayrılıncaya kadar, hacıların nakillerinde, ikametleri
veya ülkelerine dönmelerine kadar bir çok işlemlerde, bir takım bürokrasi ile
boğuşmaktan, dolayı hacılar; hac vazifelerini istenilen manevi bir havada eda
etme imkanını bulamamaktadırlar.

[2]

İslâm bilginleri arasında, vakfe için
abdest, setr-i avret, kıbleye dönme ve niyetin şart olmadığı konusunda herhangi
bir görüş ayrılığı yoktur. Bu duruma göre, abdestsiz, cünüp, hayızlı veya
nifaslı kimsenin yapacağı vakfe de geçerlidir. Çünkü Hz. Âişe (r.a.), Rasûlullah
(s.a.s.)'ın emriyle, hayızlı iken vakfe yapmıştır.

[3]


[1]
İmam Nevevi, el-İdah, 277-279

[2]
Mehmet Peker, Hacc Nedir?

[3]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.