Fecir | Konular | Kitaplar

Hacının Yolculuktan Dönerken Gözeteceği Adap

Hacının Yolculuktan Dönerken Gözeteceği Adap



Hacının Yolculuktan Dönerken Gözeteceği Adap:

               

Haccın tüm menasikleri yerine getirdiğimizden,
Allah Teala'nın bize böyle büyük bir nimeti, böyle bir ibadeti, nasip
ettiğinden, Rabb'imize hamd ve sena etmeliyiz. Hac ibadetinin bize
kazandırdıklarını, bir bir hesaplamalı, edindiğimiz tecrübe, ders ve hikmetleri
üzerinde uzunca düşünmeliyiz, bunun sevabını zayi edecek hiçbir şeye asla izin
vermemeliyiz.

Nereden döndüğümüzü hiç unutmamak hal ve
hareketlerimize dikkat etmeliyiz. Biz artık eskisi gibi biri değiliz. Allah'a
ahdimizi yenileyerek döndük. Dünya sevgisini gönlümüzden silip attık. Herkese
daha fazla yardımcı olmaya, hayırlı şeylerde öncü olmaya, musibet ve belalara
karşı sabırlı olmaya, Allah'ın verdiği nimetlere karşı daha fazla şükürdar olmak
için, Rabb'imize taahhütte bulunduk.

Müslümanların tüm yaptıkları güzel ve hayırlı
şeyleri nezih inaçlarına leke sürmeyi, kendisine görev adeden bir takım
çevreler, her fırsatta bazı hacı ve hocaların yaptıkları olumsuz davranışlarını
örnek göstererek hacının ve hocanın şahsında İslam'ı mahkum etmeye çalışıyorlar.

Unutma ki, senin olumsuz bir davranışın sadece
sana mal olmuyor, sadece zararı sana olmuyor, bütün müslümanlar, bundan olumsuz
yönden etkilenmekte ve mahkum edilmektedir. Şerefli ve nezih olan İslam'a hiç
kimsenin iftira etmesinde haklı olamaz ve buna hiç birimiz fırsat vermemeliyiz.

Bu ibadetin bizim için büyük fırsatlara vesile
olduğunu unutmamalıyız. Bu fırsatların başında; tüm benliğimizle dünyaya
dalmışken, bizi buraya sevkeden sese kulak verdik, gaflet uykusundan uyanarak,
Rabb'imize lebeyk dedik. Bu ibadet için yol hazırlığımızı yaptık, daha kutlu
sefere çıkmadan, kendimize çeki düzen vermeye, konuşurken bile, daha dikkatli
davranmaya, halimizdeki değişikliği elbisemize, oradanda gönlümüze indirgedik,
daha şefkatli, daha heyacanlı ve daha bir garip olduk.

Sılasını çektiğimiz peygamberler diyarına, Hz.
Muhammed iklimine, sahabe-i güzin toprağına, özlemlerimiz arttı. Bir muhabbet
seli oluştu gönlümüzde, ufuklarımız dar iken, birden onların sevdasıyla
genişledi. Daha düne kadar ayağımın dibindeki görmem gerekeni göremiyordum.
Ancak bugün, dünden daha önceki hayatımda göremediğim şeyleri görüyorum.

Bizi kendisine davet eden, Hz. İbrahim'in Hz.
İsmail'in, Hz. Hacer'in Allah'a olan sevgilerini,

şeytana karşı birçok siperde kazandıklarını,



zaferlerini, sa'y, gayret ve gözyaşlarını,



tevekkül ve teslimiyetlerini görüyorum.



Hz. Adem'in, Havva annemize kavuştuğu anı,



Hz. İsmail'in, zemzemden içtiği zamanı
görüyorum.

Arafat'tan Arasat'a uzanan mahşer yolunu
görüyorum.

Mahşerde herkesin kendi derdine düştüğü,



herkesin benim halim,

benim hesabım,

benim defterim,

benim mizanım ve benim sıratım dediğini
görüyorum.

Ummet, bir arayış içinde olduğunu,

her biri kendine, biricik şefaatçı olarak kabul
ettiği,

alemlere rahmet olmuş,

Muhammed Mustafa'yı arıyor,

onun şefaat ve şefkat dairesine girmek
istediğini görüyorum.

Bütün menasikleri Allah ve Resulünün emrettiği
şekilde bir hac ibadetini yaptık ve bu haccın Rabb'imiz dergahında makbul
olduğuna inanıyoruz. Bu haccın makbul olduğunu, Rabb'imizin bizden razı
olacağını, hayatımızın kalan zamanlarında, bunu anlamamız mümkündür. Bunun tek
yolu ise, yaptığımız ibadetlerin; bizi Allah'a isyandan uzaklaştırıyorsa, bize
günahları nefret ettiyorsa, ibadete, iyilik ve güzele Allah'ın emir ve
yasaklarına karşı yakınlaştırıyorsa, Allah'ın bizden razı olacağı anlamına
gelir.

Hacca gidip dönen kimsenin, uyması gereken bir
takım adaplar vardır. Yolculuktan dönerken, İbn Ömer'den rivayet edilen bir
hadiste Resulullah (s.a.s.) bir gazadan, hacdan veya umreden dönerken her
yokuşta üç kere tekbir getirir ve şöyle derdi: "Allah'tan başka ilah
yoktur. O'nun ortağı yoktur. Mülk ve hamd O'na mahsustur. O her şeye kadirdir.
Rabb'imize dönüyoruz, O'na tevbe ederiz, secde ederiz, hamd ederiz. Allah
va'dini yerine getirdi, kuluna yardım etti. Sadece o küfür hiziplerini ve
gruplarını yenilgiye uğrattı."[1]

Memleketine ulaşırken geldiğini yakınlarına
bildirmek de sünnettir. Evine geldiğinde, ailesine kavuştuğunda, dua da
bulunması, Allah'a iki rekat şükür namazını kılması müstehaptır.

Hacca gidip gelen kişiye, şu şekilde dua da
bulunmak sünnettir: "Allah haccını kabul etsin günahını bağışlasın,
harcadıklarının yerine yenisini versin" Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle
buyurmuştur: "Allah'ım! Haccıyı ve hacının kendisi için istiğfar ettiği
kişiyi bağışla."[2]

 



[1]
Buhari ve Müslim İbn Ömer'den rivayet etmişlerdir.Zuhayli,
IV195



[2]
Hakim, Müstedrek, I/441