Fecir | Konular | Kitaplar

Hamd ve Günümüz İnsanı

Hamd ve Günümüz İnsanı




Hamd ve Günümüz
İnsanı

 
İnsanların bir kısmı Allah'a
hamd etmezken, bir kısmı da hamd konusunda gâfil görünmektedirler. Günümüzde
insanları Allah'a hamdetmekten alıkoyan pek çok sebep/bahane vardır. Doymak,
tatmin olmak bilmeyen, reklâm ve kötü örneklerle kamçılanan dünya hırsı, tâğûtî
yönetimler, kapitalist  ve emperyalist dünya düzeni, kolay yollardan zengin olma
isteği, ümitsizlik, kötümserlik...  hamdi unutturucu sebepler arasında
sayılabilir. Kanaat etmemek, kendini kendinden daha fakirlerle değil; daha
zenginlerle karşılaştırmak, maddeci dünya görüşünün sonucunda tüketim toplumunun
bireyi olarak hep şikâyetçi olmak da insanı hamd ve şükürden alıkoyan
sebeplerdendir. Bütün bu sebeplerle birlikte cehâlet ve gafleti de
belirtmeliyiz. İnsanların, Allah'ın kendilerine verdiği sayısız nimetlere karşı
hamdetmeyişleri bu tür sebeplerle ilgilidir. Bütün bunların çözümü için, insanın
iyimser, kanaatkâr, tokgözlü, diğergâm, hamdeden, şükreden özellikler kazanması
gerekir.  Bu  kalitede  bir  toplum inşâsı için de, tevhidî imana dayalı bir
altyapı şarttır. Allah'ın nimetlerine hamd, öncelikle o nimetleri bilmekle
mümkün olur. Nimeti bilenler, bu nimetlerle Allah'a ibâdet edilmesi gerektiğinin
şuurunda olup, böylece Allah'a hamd edebilenlerdir.
Günümüzde bir kısım insanlar
da, Allah'a hamdetmeyi  "Allah'a hamdolsun"  demekten ibaret saymaktadırlar.
Oysa, gerçek anlamda hamd, sahip olunan nimetleri Allah yolunda ve Allah'ın
istediği şekilde kullanmakla olur. Bütün varlıklarda Allah'ın nimetleri vardır.
Her insanda Allah'ın sayısız nimetleri mevcut olduğu gibi, kişilere bazı belâlar
da isâbet edebilir. Belânın bulunmaması nimet; nimetin bulunmaması da bir
belâdır. İşte, Allah'a mutlak hamd, O'nun bütün nimetlerine karşı olmalıdır. Bu
da, her nimetin ve her şeyin sahibi Allah'a, yine Allah'ın istediği şekilde
hamdetmekle mümkün olur.
Dille hamd, "El-hamdü lillâh"
demektir. Kalble hamd, Allah'ın büyüklüğünü, nimetlerini tefekkür etmek ve
O'nunla beraber  olabilmektir. Kalıpla (vücut organlarıyla, el ve ayakla...)
yapılan hamd, nimetleri Allah yolunda ve Allah'ın istediği şekilde kullanmakla
yapılır. Nimetlerin sahibini unutmayan, kendisinin emanetçi ve veznedar olduğunu
bilen insan, emânete ihânet etmez. Sahibi o nimet ve emânetleri niçin verdiyse,
nasıl davranmasını istediyse, O'nun tâlimatları doğrultusunda o görevleri yerine
getirir.