Fecir | Konular | Kitaplar

Zâlimin Dünyada Cezâlandırılması

Zâlimin Dünyada Cezâlandırılması

Zâlimin
Dünyada Cezâlandırılması:


Her zaman değilse de, zâlim, başkasına
yaptığı zulmünden dolayı, daha dünyada iken cezâ görür. Buna şu hadis delil
olmaktadır: "Allah'ın, âhirete saklamakla beraber, bağy ve sıla-i rahim gibi
daha dünyada iken sahibine cezâyı lâyık gördüğü hiçbir günah yoktur." (Ebû
Dâvud; Avnu'l Ma'bûd, Şerh-i Sünen-i Ebî Dâvud, 13/244) Allah, bağy, yani zulüm
ve İslâmî yönetime karşı gelmek, bir de sıla-i rahim, yani başta anne baba olmak
üzere akrabalarla ilişkiyi kesmek gibi bir günahın cezâsını Allah esas olarak
âhirete bırakmakla birlikte, işleyene âcilen verdiği başka bir günahın cezâsı
yoktur. "Mazlumun bedduâsından sakınma"yı emreden hadis de, bu cezânın âcilen
verildiğini hatırlatır.

Fakat bu dünyevî durum; "her zâlim,
daha dünyada iken hemen cezâlanır", şeklinde anlaşılmamalıdır. Çünkü, zâlime
mühlet vermesi (imhâl), Allah'ın sünnetindendir. Onu cezâlandırmayı ihmal etmesi
sözkonusu değildir; ama imhâl etmesi mümkündür. Bazen onu dünyada
cezâlandırmaması, bizim bilmediğimiz, ama Allah'ın bildiği, ona nimet verip
zulmünü ve küfrünü artıracak fırsat vererek hak ettiği azâbını artırması gibi
bir hikmetten dolayıdır. Veya o mazlum başkalarına zulmetmiştir de, düştüğü
durum, onun zulmünün bir cezâsı olarak karşısına çıkmıştır. Ya da Allah, zâlimin
ileride düzelip samimi bir tevbe edeceğini veya mazlumun kendine zulmedenden
ileride hakkını alacağını biliyordur. Allah'ın zâlimin cezâsını geciktirmesi
veya âhirete bırakmasında başka hikmetler de olabilir. Bütün hikmetleri
kavramamıza imkân yoktur. Ancak, zulüm, yukarıdaki hadiste belirtildiği gibi,
zulmü yapana cezânın tez gelmesini sağlar. Zulme uğrayanın duâsı da
makbuldür; Ki o, çoğu zaman kendisine zulmedene âcil bir intikamla bedduâ eder.