Fecir | Konular | Kitaplar

Hz. Süleyman'ın Sarayı

Hz



Hz. Süleyman'ın
Sarayı:

 

Sebe' Melikesi'nden bahseden Sûre ve âyetlerde
aynı zamanda Hz. Süleyman'dan da bahsedilir. Kuran'da Hz. Süleyman'ın muhteşem
sarayı ve hükümranlığı hakkında bir çok detay verilir.

Bu bilgilere göre, Hz. Süleyman'a Allah
tarafından döneminin en ileri tekniği verilmişti. Sarayında gözalıcı sanat
eserleri ve görenleri hayran bırakıp etkileyen değerli eşyalar vardı. Sarayın
giriş bölümünün tabanı da camdan yapılmıştı. Kuran'da, bu estetik yapı ve bunun
Sebe' Melikesi üzerinde yaptığı etki şöyle vurgulanır: "Ona: "Köşke gir"
denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı.
(Süleyman) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir
köşk-zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben
Süleyman'la birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (27/Neml,
44)

Hz. Süleyman'ın sarayının ismi, Yahûdi
literatüründe "Süleyman Tapınağı"dır. Sarayın ya da tapınağın bugün yalnızca
"Batı Duvarı" ayaktadır ve burası aynı zamanda Yahûdiler'in "Ağlama Duvarı"
olarak Adlandırdıkları yerdir. Hz. Süleyman'ın sarayının ve Kudüs'teki birçok
yerin yıkılmasının sebebi ise Yahûdiler'in bozguncu ve kibirli oluşlarıdır.
Kuran'da, bu sır şöyle haber verilir: "Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü
verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve
muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle kibirlenecek-yükseleceksiniz. Nitekim o
ikiden ilk-vaid geldiği zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize
gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine
getirilmesi gereken bir sözdü. Sonra onlara karşı size tekrar 'güç ve kuvvet
verdik', size mallar ve çocuklarla yardım ettik ve topluluk olarak da sizi
sayıca çok kıldık... Sonunda vaad geldiği zaman, (yine öyle kullar göndeririz
ki) yüzlerinizi 'kötü duruma soksunlar', birincisinde ona girdikleri gibi mescid
(Kudüs)e girsinler ve ele geçirdiklerini 'darmÂdağın edip mahvetsinler."
(17/İsrâ, 4-7)

Bundan önceki bölümlerde bahsedilen tüm kavimler
Allah'a isyanları ve O'nun nimetlerine olan nankörlükleri Sebebiyle azâbı hak
etmiş ve başlarına muhakkak bir felâket gelmiştir. Yüzyıllar boyunca yurtsuz ve
devletsiz oradan oraya göç eden ve Hz. Süleyman döneminde kutsal topraklarda
yurt edinen Yahûdiler, yine haddi aşmaları, bozgunculukları ve itaatsizlikleri
nedeniyle yıkıma uğradılar. Yakın tarihte kendilerine tekrar aynı yerleri yurt
edinen Yahûdiler, aynı birinci vaatte olduğu gibi, bozgunculuk çıkararak "büyük
bir kibirleniş-yükselişle kibirlenip yükselmiş" durumdalar.