Fecir | Konular | Kitaplar

Güç-Tâkat (ve Kolaylık)

Güç

Güç-Tâkat (ve Kolaylık)

Güç: Fizik, düşünce ve ahlâk
yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet ve
kudret demektir. Sınırsız ve mutlak güç Allah'ın gücüdür. Esas anlamıyla O'ndan
başka güç ve kuvvet kaynağı yoktur. "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh = Güç ve
kuvvet ancak Allah'a aittir." İnsan ve diğer yaratıklar, Allah'ın verdiği kadar,
sınırlı ve geçici bir güce sahiptir; onlardaki gücün kaynağı, kendileri değil;
Allah'tır.
İnsan, zayıf yaratılmıştır;
âcizdir.
"Allah sizden (yükünüzü)
hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır." (4/Nisâ, 28).
Dinî teklifler ve vazifeler,
birer yük ve zorluk değildir; tam aksine, insanı dünya ve âhiret hayatında
çıkmaza düşmekten, altından kalkamayacağı veya kendisine fayda yerine zarar
getirecek olan iş ve davranışlara girmekten alıkoyan, böylece yükünü hafifleten
temrinler, düzenlemeler ve irşadlardır.
"Ey insanlar! Allah'a muhtaç
olan fakirler sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur." (35/Fâtır,
15)
Zâlim ve nanköler, görmek
istemeseler de tüm güç sadece Allah'a âittir.
"... Keşke zâlimler azâbı
gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a âit olduğunu ve
Allah'ın azâbının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi."
(2/Bakara, 165).
İnsana zayıflık ve güç veren
Allah'tır:
"Sözi güçsüz yaratan, sonra
güçsüzlüğün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük ve
ihtiyarlık veren, Allah'tır. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün
kudret sahibidir." (30/Rûm, 54)
"Âd kavmine gelince,
yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: 'Bizden daha kuvvetli kim var?'
dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu
görmediler mi? Onlar Bizim âyetlerimizi (mûcizelerimizi) inkâr ediyorlardı."
(41/Fussılet, 15)
"Senin şehrinden -ki ora (nın
halkı) seni çıkardı- daha kuvvetli nice şehirleri yok ettik; onlara bir yardım
eden de çıkmadı." (47/Muhammed, 13)
"Şüphesiz rızık veren, güç
ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır." (51/Zâriyât, 58)
İnsana kuvvet veren Allah
olduğu gibi, tevbe edip Allah'tan bağış dilemesiyle insan, O'nun gücünden yardım
almış olur. Yağmur vermesiyle O, insanın kuvvetine kuvvet katandır (11/Hûd, 52)

"Allah güçlüdür,
kuvvetlidir. O'nun cezâsı şiddetlidir." (8/Enfâl, 52)
"Onlar, Allah'ın kadrini
hakkıyla bilemediler. Hiç şüphesiz Allah, çok kuvvetlidir, çok üstündür."
(22/Hacc, 74)
"Allah: 'Elbette Ben ve
rasüllerim/elçilerim gâlip geleceğiz' diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür,
gâliptir." (58/Mücâdele, 21)
"Şimdi Allah, yükünüzü
hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi..." (8//Enfâl, 66)
İnsan, bazen kendini yeterli
zanneder ve Allah'a ihtiyaç duymadığı anlayışıyla tuğyan eder (azar, taşkınlık
yapar). "Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli görerek tuğyan
eder/azar." (96/Alak, 6-7)
Bakara Sûresi 286. âyette geçen
"ısr=zorluk" kelimesi, önceki dinlerde bulunan bütün zor hükümlerdir. O
zorluklar, ağır yükler, İslâm'dan kaldırılmıştır. İşte Hz. Muhammed (s.a.s.),
insanlar üzerindeki bu ağır yükleri kaldırmak, kolay dini yerleştirmek için
gönderilmiştir.
"O (Peygamber) kendilerine
iyiliği emreder, kendilerini kötülükten men eder; onlara güzel şeyleri helâl,
çirkin şeyleri haram kılar, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri
kaldırıp atar..." (7/A'râf, 157).
"Allah size dinde bir güçlük
yüklemedi." (22/Hacc, 78) âyeti de dinde zorakî, güç bir görev olmadığını;
gönülsüz yapılan eylemin din olmayacağını vurgulamaktadır.
Allah, kimseye gücünün üstünde
bir şey teklif etmez (2/Bakara, 233, 286; 6/En'âm, 152; 40/Mü'min, 62; 65/Talâk,
7; 7/A'râf, 42 ).
İmtihan için
yaratılan insanoğlu, denemenin gereği olarak birtakım yükümlülükleri yerine
getirecek, bazı güçlükleri göğüsleyecek, bazı zor gibi görünen ibâbetleri
yapacak, nefsinin çok arzu etmesine rağmen, sınavın bir gereği olarak bazı
isteklerinden vazgeçecektir .
Dünyada insan nefsinin hoşuna
giden çok şey vardır. Nefis onlara sahip olmak ister. Hatta onlara sahip olmak
uğruna yanlış yollara sapabilir, meşrû olmayan işlere meyledebilir. Nefis çoğu
zaman Din'in tekliflerini ağır bulur, onları yerine getirme noktasında tembellik
yapar. Nefsin, dünyalıklar peşine düşüp daha da azgınlaşması, Din'in
tekliflerinden uzaklaşıp kendi hoşuna gideceği şeyleri yapması için şeytan
sürekli kışkırtıcı bir rol üstlenir.
İmtihanın gereği bazı
zorlukların, daha doğrusu nefsin ağır bulduğu birtakım güçlüklerin olması
doğaldır. Aslında Din'in teklifleri insanın yapısına, tabiatına uygundur.
Rabbimiz insana taşıyamayacağı hiçbir yük yüklemez (2/Bakara, 286). Ancak,
yeryüzünde bulunuşunun, var olmasının sebebini anlamayıp, kendi hevâsına göre
yaşamayı seçmiş kimseler; Din'in tekliflerini ağır bulurlar. Nitekim müşrikler,
kendilerinin Kur'an'a dâvet edilmelerini çok ağır bir teklif olarak kabul
etmektedirler (42/Şûrâ, 13).