Fecir | Konular | Kitaplar

Kur'an'da Hidayetin Anlamları

Kur



Kur'an'da Hidayetin Anlamları:

        

Hidayet, Kur'an'ın en önemli kavramlarından
birisi olmakla beraber, aynı zamanda zıddı olan dalaletle birlikte Kur'an'da en
çok zikredilen  kelimelerdendir.
Hdy, Kur'an'da 350 kadar yerde geçer. 
Hâdî, hidayet eden, hidayet yaratan, istediğini hayırlı ve kârlı yollara
muvaffak kılan anlamına gelir. Kur'an'a göre mutlak Hâdî, Allah'tır. Mutlak Hâdî
olan Allah'ın insanlara olan hidayetinin ise dört şekilde olacağı beyan
edilmektedir:

1-
Hidayetin bütün mahlukata şamil olması.
Bu, Allah'ın onlara akıl, zeka ve
zaruri bazı bilgiler ihsan etmesidir. Tâhâ: 20/50 ve A'lâ: 87/3 âyetlerinde bu
tür hidayetten bahsedilir.

2-
Peygamber ve Kitaplarla insanları çağırdığı hidayet. "Onları, buyruğumuz ile,
insanları doğru yola götüren (yehdûne) önderler yaptık." (Enbiyâ: 21/73)
ayetinde olduğu gibi.

3- Bu
hidayeti kabul eden ve doğru yolda olanlara tevfik hidayeti, onları bu hidayete
muvaffak kılması.

"Hidayeti kabul edenlerin (ihtedev),
Allah hidayetlerini artırır."
(Muhammed: 47/17)

"Allah, iman edenleri hidayet etti."
(Bakara: 2/213) ayetlerinde olduğu gibi.

4-
Âhirette cennete hidayet edip iletmesi. "Hamd Allah'a olsun ki, bizi buna
hidayet etti." (A'râf: 7/43) ayetinde olduğu gibi.

İnsan, bir başkasını, bu dört hidayet çeşidinden
sadece davet ve yolu tanıtmak suretiyle hidayete sevkedebilir.
Hz. Peygamber'e hitaben: "Muhakkak
ki sen, dosdoğru yola hidayet edersin." (Şûrâ: 42/52) "Her millet için
hidayet eden (yani, davet eden) vardır." (Ra'd: 13/7) gibi ayetlerde
kasdolunan hidayet, bu nevidendir.

Gerekli istidatları, tevfik ve
âhirette mükâfat verme şeklinde olan öbür hidayet çeşitlerine ise: "Sen
istediğini hidayete erdiremezsin"  (Kasas: 28/56) (Hitap özellikle Hz.
Peygamber'edir.) gibi ayetler işaret eder. Allah'ın; zalimler, kafirler,
fasıklar hakkında menettiğini bildirdiği her ayette, üçüncü nevi, yani "hidayeti
kabul edenlere mahsus olan
tevfik hidayeti" söz konusudur. Cennete koymak ve ahirette mükafat vermekten
ibaret olan dördüncü kısma giren hidayet ise şu gibi ayetlerdedir:

"İman ettikten, Peygamber'in hak
olduğuna şehadet ettikten, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra inkar
eden bir topluluğu, Allah nasıl hidayet eder?"
(Al-i İmran: 3/86)

"Allah, zalimler topluluğuna hidayet
etmez." (Bakara: 2/258)



"Onların hidayetleri sana düşmez,
fakat Allah dilediğini hidayet eder."
(Bakara: 2/272)[1]
        

Hâdî, cahiliyye devrinde, yolları iyi bilen ve
insanlara yol gösterip, varacakları yerlere götüren kimseye denilmektedir.
Kur'an, salih amelle hidayet
arasında yakın bir münasebet olduğunu açıklar. Tevbe-iman-salih amel üçlüsünün
neticesinde hidayete ulaşılmaktadır.[2]
Başka bir ifadeyle hidayet, tevbe-iman-salih amelin doğal neticesidir. Hidayete
ermenin, iman ve salih amellerle olacağını şu ayette de görmekteyiz:

"İman edenler ve salih ameller
işleyenleri imanlarına karşılık Rabbleri onları hidayete erdirir, doğru yola
eriştirir." (Yûnus: 10/9)



Başka bir ayette de hidayet ve ıslah
arasında bir ilginin varlığı görülmekte olup, şöyle buyrulmaktadır:

"Onları hidayete erdirir, doğru yola
eriştirir ve durumlarını düzeltir."
 (Muhammed: 47/5)

Ayette doğru yola eriştirilen ve
durumları düzeltilenler, surenin baş tarafında ifade edildiği gibi, iman eden ve
salih amel işleyenlerdir.[3]



Hidayet, Kur'an-ı Kerim'de en çok
geçen kavramlardan biridir.

Kur'an bu kavramı bir kaç anlamda
kullanmaktadır:

1-
Beyan anlamında.[4]



2-
İslâm dini anlamında.[5]
Türkçe'de kullanılan ihtida etmek, yani hidayeti bulmak İslâm'ı din olarak kabul
etmek manasındadır.

3-
İman anlamında.[6]



Mecazi olarak Allah'ın hidayetine
davet edenlere ‘dâí' denildiği gibi, ‘hâdi' (hidayete davet edici) de denmiştir.[7]                            
 

4-
Yol işaretleri anlamında. Allah (cc) yıldızları insanların karada ve denizde
yollarını bulmaları (hüda'ları için) yarattı. Bu bakımdan yıldızlara yol
gösterici anlamında ‘hadi' denilir.[8]



5-
İlahí kitaplar ve peygamberler anlamında. Bazı âyetlerde geçen ‘Allah'tan
gelen hidayet', O'nun kitapları ve elçileridir denmiştir. "Onlara Rableri
tarafından yol gösterici gelmiştir." (Necm: 53/23) âyetinde geçen yol
göstericiler ilahî kitaplar ve peygamberlerdir.[9]



6-
İrşad anlamında. İrşad da doğru yolu gösterme manasındadır. Bu bakımdan
‘hidayet' kavramı ile aralarında anlam birliği vardır. Ancak ‘hidayet',
dalâletten Allah'ın yoluna rehberlik etmek, irşad ise hidayette olan birine
olgunluk (tekâmül) yolunu göstermektir. Kur'an'da hidayetin irşad anlamında da
kullanıldığını görüyoruz.[10]



Bunun yanında ‘hidayet' kavram olarak
Allah'tan gelen Hakk'ın açıklanması[11],
Allah'ın insanlara bir lütfu ve bağışı[12],
Müslümanların Cennet yoluna iletilmesi[13],
İnsanları doğru yola sevketme, doğru yolu bulmada onlara yol gösterme[14]
gibi manaları da kapsamaktadır.[15]

 

 





[1]
Suad Yıldırım, Kur'an'da Ulûhiyet, s.
199-200.





[2]
Tâhâ: 20/82.





[3] Ömer
Dumlu, Kur'an'da Salah Meselesi, 63-64; Ahmet Kalkan, Kur'an Kavramları.





[4]
Fussilet: 41/17; Tevbe: 9/115.





[5]
Bakara: 2/120.





[6]
Muhammed: 47/17; Meryem: 19/76.





[7] Nahl:
16/36; Ra'd: 13/7.





[8] En'am:
6/97.





[9]
Bakara: 2/68; Tâhâ: 20/123.





[10] Tâhâ:
20/10; Kasas: 28/33; Kehf: 18/66, v.d.





[11] Şûra:
42/52.





[12] Enfal:
8/24; En'am: 6/125.





[13] A'raf:
7/43; Nisa: 4/175.





[14] Kehf:
18/17; Âli Imran: 3/73.





[15]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 271-272.