Fecir | Konular | Kitaplar

Dünya, Çeşitli Hikmetlerin Sergilendiği Bir Hikmet Fuarıdır

Dünya

Dünya,
Çeşitli Hikmetlerin Sergilendiği Bir Hikmet Fuarıdır

"Dünya, dâru'l-hikmet olduğundan,
dünyada eşyanın var olması, tedricî ve zaman ile olması hikmet-i Rabbâniyenin
gereğidir." Gökler ve yer, altı devrede, safha safha yaratılmış. Ve sonunda şu
gördüğümüz hârikalar hârikası kâinat çıkmış ortaya. Onun yaratılışındaki bu
hikmet tecellisi, ondaki olaylarda da kendini göstermiş. Gece birden kaplamamış
yeryüzünü; gündüz de âniden gelmemiş. Geceden seher vaktine geçilmiş ve onu
güneşin doğuşu tâkip etmiş. Daha sonra güneşin yine yavaş yavaş yükselmesiyle
öğle vaktine erişilmiş, onu da o bereketli ikindi vakti tâkip etmiş ve sonunda
gurup. Gündüz âniden gelse, gece birden bastırsaydı, ne seherden söz
edebilirdik, ne öğleden, ne ikindiden.

Bu hikmetli yaratılış, bitkiler
âleminde de hüküm sürmüştür. Çekirdekte İlâhî bir sanat ve hikmet gizli. Koca
ağacın bütün programı o küçücük âlemde kader kalemiyle çizilmiştir. Ondaki,
genetik şifre, ilim adamlarını hayretler içinde bırakan mükemmellikte ve yine
onları çaresiz kılacak kadar derin sırlarla dolu.

Çekirdeğin açılması, apayrı bir
hârika. Fettâh isminin tecellîsi. Yerin çekimine rağmen yukarıya doğru başlayan
hikmetli ve intizamlı yürüyüş. Derken fidan devresine eriş. Boy atma ve
kalınlaşma devreleri ve sonunda çiçek açıp meyve verme... Her meyvenin de
büyümesi, kemâle ermesi ve o yumuşak meyveden sert çekirdeklerin süzülmesi, yine
birden bire değil; safhalar halinde gerçekleşmekte. Her safhası ilim ve hikmetle
yürütülen bu akıl almaz faâliyetler, yeryüzünü değişik tablolarla doldurur ve
fikir ehlini bu İlâhî sanatlara hayran bırakır.

Dünyada hikmet, âhirette ise kudret
hâkim. Dünya, kudret âlemi olsaydı, şu muhteşem kâinat altı gün, yani altı devre
yerine bir anda yaratılacaktı. Ondaki ağaçlar da bir anda bitecek ve son
şekliyle boy göstereceklerdi. O zaman yukarıda bir ikisini saydığımız İlâhî
sanat eserleri de vücut bulmayacaktı. Çekirdekler âlemi, yoklukta kalacak;
açılmaları, büyümeleri, fidan olmaları gerçekleşmeyecekti. Çekirdekler
olmayınca, haliyle yumurtalar ve nutfeler âlemi de yokluktan kurtulamayacaklar,
bu evrene gelip taşıdıkları Rabbânî sanatları sergilemekten mahrum kalacaklardı.
Fidanlar olmayınca, bebekler de, kuzular da, buzağılar da olmayacaktı. Binlerce
sanat, bire inecek, yüzlerce güzellik ortadan kaybolacaktı.

Terbiye ve tedbir fiillerinin
tecellîleri görülmeyecek, sadece ibdâ ve icat fiillerinin ürünleri âlemde boy
gösterecekti. İlâhî hikmet, buna müsaade etmedi ve kâinatı bir anda yaratmak
yerine; altı devrede inşâ etmeyi takdir buyurdu. Meselenin insana bakan bir
yönünü kısaca hatırlayalım: Kâinat bir anda yaratılsaydı insan da bir anda
yaratılacak ve kemâl yaşı kırk olduğuna göre, dünyamız kırk yaşında ilkokul
öğrencileriyle dolacaktı.

Âhirette hikmet yerine, kudret hâkim
olacak. Otuz gün çalışan bir memurun, maaşını bir anda alması gibi, dünya
imtihanını kazanan mü'minlere de dereceleri ve ödülleri bir anda verilecek ve
cennetten kâmil bir insan olarak istifade edecekler. Zaman çekilecek aradan.
Bekleme diye bir şey olmayacak; her arzu edilen ânında yaratılacak. Bedenler
lâtifleşecek, nûrânileşecek. Bir anda birkaç mekânda bulunmak, ayrı sohbetlere
iştirak etmek, farklı nimetleri tatmak mümkün olacak. Devre devre yaratılan
âlemde, safha safha halkedilen insan, zaman nehrinde yavaş yavaş akan
yaratıklardaki hadsiz hikmet tecellîlerini seyretmesine mükâfat olarak orada,
kudret tecellîlerini ebediyyen seyir ve o tecellîlerden aralıksız istifâde
edecektir.[1]




[1]
Alâaddin Başar, a.g.e. c. 2, s. 154-156