Fecir | Konular | Kitaplar

Haramdan, Hırsızlıkla Oluşmuş Hakdan Temizlenmek.

Haramdan

Haramdan, Hırsızlıkla
Oluşmuş Hakdan Temizlenmek

İslâm dini bütün yönleriyle insan haklarına son
derece önem vermiş ve bu hakların gözetilmesini emretmiştir. Allah (c.c.),
Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Mallarınızı, aranızda haksız
sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken insanların mallarından bir kısmını,
yalan yemin ve şâhitlikle yemeniz için o mallan hâkimlere (reislere, yetkili
idârecilere veya mahkeme hâkimlerine el altından rüşvet olarak) vermeyin"
(2/Bakara, 88); "Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakınınız. Çünkü zannın bir
kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından
çekiştirmesin (aleyhinde konuşmasın). Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten
hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah,
tevbeyi çok kabul edendir, çok merhametlidir." (49/Hucurât, 12)

Her ne sûretle olursa olsun insanların haklarına
tecâvüz edip onlara haksızlık yapanlar, zâlimler grubuna girmektedir ki, Cenâb-ı
Allah Kur'ân-ı Kerîm'in birçok âyetlerinde onları şiddetle yermiş ve onlar için
büyük azaplar olduğunu bildirmiştir: "Sorumluluk, ancak insanlara
zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere âittir. İşte
böylelerine acı bir azap vardır." (42/Şûrâ, 42); "Zâlimlerin varacağı yer
ne kötüdür!" (3/Âl-i İmrân, 151); "Zâlimler için yardımcılar yoktur"
(5/Mâide, 72); "Biliniz ki Allah'ın lâneti zâlimlerin üzerinedir." (49/Hucurât,
12)

Hz. Peygamber (s.a.s.) de bu konuda şöyle
buyurmaktadır: "Birbirinize hasetlik etmeyin! Müşteri kızıştırmayın!
Birbirinize buğzetmeyin! Birbirinize sırt çevirmeyin! Biriniz diğerinin
pazarlığı üzerine satış yapmasın! Kardeş olun ey Allah'ın kulları! Müslüman
müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez; onu yardımsız bırakmaz; onu küçümseyip
hakir görmez. - Üç defa kalbine işaret ederek- Takvâ şuradadır. Kişiye
kötülük olarak müslüman kardeşini hakir görmesi yeter. Müslümanın her şeyi,
kanı, malı ve ırzı diğer müslümana haramdır." (Müslim, Birr 32)

Ebû Hureyre (r.a.) der ki: Rasûlüllah (s.a.s.)
ashâbına: "Müflis (iflas etmiş) kimdir bilir misiniz?" diye sordu. Ashab:
"Bizim aramızda müflis, hiç bir dirhemi ve eşyası olmayan kimsedir" dediler.
Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Benim ümmetimden müflis o
kimsedir ki kıyâmet gününde namaz, oruç ve zekâtla gelecek, ancak şuna sövmüş;
buna zinâ iftirasında bulunmuş; bunun malını yemiş; bunun kanını dökmüş;
diğerini de dövmüş olarak gelecek; dolayısıyla şuna hesenâtından
(iyiliklerinden, sevaplarından) buna da hesenâtından verilecektir. Şâyet dâvâsı
sonuçlanmadan hesenâtı biterse, onların (hak sahiplerinin) günahlarından
alınarak bunun üzerine yüklenecek ve sonra da cehenneme atılacaktır."
(Müslim, Birr 59); "Kıyâmet gününde haklar, mutlaka sahiplerine ödenecektir;
öyle ki boynuzsuz koyun için dahi boynuzlu koyundan kısas alınacaktır."
(Müslim, Birr 60)

Haram yoldan bir şey elde eden, kazanan kimse
pişman olur, tevbe etmek ve sorumluluktan kurtulmak isterse üç şey yapması
gerekecektir: Pişmanlık duygusu ile Allah'a kalbini açıp yalvarmak,
bağışlanmasını dilemek, haramı mülkünden çıkarmak, sahibine/ehline vermek.