Fecir | Konular | Kitaplar

Borcu Ödememek.

Borcu Ödememek



Borcu Ödememek



 

Ödeyebileceği halde borcunu ödememek veya
ödememek niyetiyle borç almak hırsızlıktır. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle
buyurmuşlardır: "Kim ödememek kastıyla borca girerse Allah'ın huzuruna hırsız
olarak çıkar." (Kütüb-i Sitte Terc ve Şerhi, c. 17, s. 288). "Zenginin
borcunu geciktirmesi zulümdür..." (Buhârî, Havâle 1-2; İstikraz, 12; Müslim,
Müsâkat, 33). "Allah Teâlâ nazarında, bir kulun Allah tarafından yasaklanan
kebîrelerden sonra, beraberinde getirebileceği en büyük günahlardan biri,
kişinin ödenecek karşılık bırakmadan üzerinde borç olduğu halde ölmesidir."
(Ebû Dâvud, Büyû 9, (3342). "Kim ödemek niyetiyle başkasının malını (borç)
alırsa, Allah bu borcu ödemeye onu muvaffak kılar. Kim de başkalarının malını
telef etmek niyetiyle alırsa, Yüce Allah bu malın bereketini giderir. Ve borcu
ödemeye muvaffak olamaz." (Buhârî, Zekât 18, İstikrâz 2; İbn Mâce, Sadakat
11). Bir başka hadis-i şerifte, aynı muhtevâ şöyle dile getirilir:
"...Gönlünde ödemek niyeti olmaksızın borçlanan kimse, borcunu ödemeden ölürse,
Allah ondan alacaklıların hakkını alır." (S. Buhârî, Tecrîd-i Sarih Terc. c.
7, s. 273)

Borçlunun borcunu zamanında ödememesi, onu
âhiret felâketine sürükler. Çünkü Peygamberimiz'in açıklamalarına göre şehitlik
üzere ölüm bile kul hakkı olan borcun vebalini düşürmez. Kişi cennetliklerden
olsa bile borcu vârisler tarafından ödeninceye kadar ruhu kabir hapsolunur:
"Borçlu ölen kimse kabirde bağlıdır, rehinlenmiş gibidir. Onu kurtaracak tek şey
borcunun ödenmesidir." (Kütüb-i Sitte Terc. ve Şerhi, c. 7, s. 179, 180)
"Nefsimi elinde tutan Zât'a kasem olsun, bir adam Allah yolunda öldürülse, sonra
diriltilse, tekrar öldürülse, sonra diriltilip tekrar öldürülse, üzerindeki
borcu ödenmedikçe cennete giremez." (Kütüb-i Sitte Terc. ve Şerhi, c. 7, s.
179). "Üzerinde bir dinar veya bir dirhemlik borçla ölen kimsenin borcu, onun
hayır ve hasenâtından ödenir. Orada (mahşer yerinde) ne dinar ne de dirhem
vardır." (Kütüb-i Sitte Terc ve Şerhi, c. 17, s. 288)