Fecir | Konular | Kitaplar

İbadet Kimin Hakkıdır?.

İbadet Kimin Hakkıdır




İbadet Kimin
Hakkıdır?

 

İbadetler yalnızca Allah'a yapılır. Ne Allah'a
yakın bir melek, ne bir nebi ve rasul, ne de bunlardan başka bir şeye ibadet
yapılmaz. İbadet türlerinden herhangi birini Allah'tan başkasına veya Allah ile
beraber bir başkasına yapmak şirktir. İbadet türlerinden birini dahi mahluk için
yapan kimseden daha sapık, daha zalim kim olabilir?! Çeşitli ibadetlerden
herhangi birisi Allah'tan başkası için yapılırsa, yani ölülerden ve salih
kimselerden yardım istemek, onlardan korkmak, onların kendisine herhangi bir
zarar veya fayda sağlayabileceğine inanmak, onlara tevekkül etmek, felaket
anında ölü bir kimseyi yardımına çağırmak, onlara dua etmek, türbeler için adak
adamak, kurban kesmek, mahlukatı Allah kadar sevmek, Allah'ın hükmü dışındaki
hükümlere teslimiyet göstermek büyük şirklerdendir. İnsanı İslam milletinden
çıkaran büyük küfürdür. Tevbe etmeden bu şekilde ölen kimse ebedi olarak
cehennemde kalacaktır.

[1]

"Allah ile beraber başka ilahlar edinme, yoksa
kınanmış ve kendi başına bırakılmış olursun. Rabbin O'ndan başkasına ibadet
etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. "
(İsra: 17/22-23)

"Bunlar, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiği
şeylerdir. Rabbin ile beraber başka ilahlar kılma, yoksa yerilmiş, kovulmuş
olarak cehenneme bırakılırsın." (İsra:
17/39)

"Şüphesiz mescitler  yalnız Allah'ındır. O halde
Allah ile birlikte hiçbir kimseye dua etmeyin."
(Cin: 72/18)

Mescitlerde insanları, Allah'ın emrettiği
şeylerden başka şeylere davet edersek Allah'a şirk koşmuş oluruz. Kabir ve
hamamlar dışında tüm yeryüzü bu ümmete mescit kılınmıştır. Mü'minler, tüm
kainatta yalnızca Allah'a dua/ibadet etmeli, O'na hiç bir şeyi şirk
koşmamalıdır.

Allah Teala Cin: 72/18 ayetinde mescidlerin yüce
Allah'a ait olduklarını haber vermektedir. Bu ayette "mescidler" kelimesinden
kastedilen ya secde edilen yerlerdir, yahut ta secde azalarıdır. Buna bağlı
olarak da "Onun için Allah ile birlikte hiçbir kimseye dua (ve ibadet)
etmeyin" diye buyurulmaktadır. Yani onunla beraber başkasına ibadet ederek,
o başkasına da secde etmeyin demektir.[2]

"Kim Allah ile beraber ona ilişkin geçerli kesin
bir kanıtı olmaksızın başka bir ilaha dua ederse, artık onun hesabı Rabbinin
katındadır. Şüphesiz inkâr edenler kurtuluşa eremezler."
(Mü'minun: 23/117)

Yüce Allah, Allah ile birlikte başkasına dua ve
ibadet eden kimsenin kâfir olduğunu açıklamış bulunmaktadır. Çünkü O:
"Kâfirler –hiç şüphesiz- kurtuluşa eremezler." diye buyurmuştur. "Buna
dair hiçbir delili bulunmaksızın" ifadesinden de birden çok ilahın varlığına
dair bir delilin bulnmasının imkansız olduğuna işaret vardır. Çünkü buradaki:
"Buna dair hiçbir delili bulunmaksızın" vasfı, durumu açıklayan bir
vasıftır. Yoksa bu hususta delili olan herhangi bir şeyi kayıtlayan ve
sınırlandıran bir vasıf değildir. Zira yüce Allah ile birlikte bir başka ilahın
bulunduğunu ortaya koyabilecek herhangi bir delilin bulunması imkansızdır.

[3]  
   

İbadetin aslı yaptığını sırf Allah için, ihlas,
samimiyet ve içtenlikle yapmak, başkalarını aradan çıkarmaktır. Yalnızca
Rasulullah'a tabi olup başka kimselere tabi olmayı reddetmektir.

"Rasul size neyi verdiyse onu alın, neyi de
yasak ettiyse ondan da sakının." (Haşr:
59/7)

"De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki,
Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah muhakkak ki Ğafûr'dur,
Rahîm'dir." (Al-i İmran: 3/31)[4]

İslam'da ibadet, yalnız Allah için
yapılır. Peygamber veya diğer insanlar için ibadet asla söz konusu olmaz.
Kur'an-ı Kerîm'de, yeryüzündeki tüm insanlar için şu çağrıda bulunulur:



"Ey iman edenler! Sizi ve sizden
öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin. Umulur ki, sakınırsınız"
(el-Bakara: 2/21)

İslâm inancında, Allah'tan başkasına
tapma, tevhîd inancı ile çelişir ve kişiyi niyetine göre dinden çıkarabilir.
Putlara tapan müşriklere, cevap olmak üzere inen el-Kâfîrûn Sûresi konuyu şu
esasa bağlar:

"Ey Muhammed! De ki; ey kafirler!.
Ben sizin taptıklarınıza ibadet
etmem. Siz de benim ibadet ettiğime tapacak değilsiniz. Ben de sizin taptığınıza
ibadet edecek değilim. Siz de, benim ibadet ettiğime tapacak değilsiniz. Sizin
dininiz size; benim dinim banadır."
(el-Kâfirûn: 109/1-6)
Hz. İsa'yı ilâh ve Allah'ın oğlu tanıyarak, ona ibadet
edenler için âyette şöyle buyurulur:
"Şüphesiz, Allah, Meryem oğlu İsa Mesih'tir, diyenler
kâfir oldular. Oysa Mesih onlara şöyle demişti: Ey İsrailoğulları! Hem benim hem
de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz
Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehennemdir. Zâlimlerin
hiçbir yardımcısı da yoktur." (el-Mâide: 5/72)

Allah'a kulluk edenlerin, ilâhî duygular içinde,
yeni ve mânevî bir ortamın rengini alacakları, âyette şöyle ifade buyurulur:



"Allah'ın boyası ile boyandık, Allah'ın
boyasından (din) daha güzel boyası olan kimdir? Biz ancak O'na kulluk ederiz
deyin." (el-Bakara: 2/138)

Hz. Peygamber'in vefatından sonra, Sahabenin çok
üzülmesi, O'nun âhirete intikaline inanmayacak derecede bazı davranışlar
göstermesi ve meselâ Hz. Ömer'in kılıcını çekerek "Kim Muhammed öldü derse,
başını uçurum." gibi sözler sarfetmesi üzerine, ilk halîfe Hz. Ebû Bekir,
Ashâb-ı kiramı toplayarak büyük bir soğukkanlılıkla şöyle demiştir: "Dikkat
ediniz, kim Muhammed'e tapıyorsa, bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Kim de Allah'a
ibadet ediyorsa, şüphesiz Allah ölümsüz ve Bâkidir sonu yoktur."[5]



İslâm'a göre, insanın yaratılış gayesi Allah'a
ibadet etmektir. Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur:

"Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet
etsinler diye yarattım." (ez-Zâriyât:
51/56)

İslâm'da ameller niyetlere göredir. Amellerden
beklenen ecir ve sevabın alınabilmesi, ibâdetin yapılmasından daha çok, niyetin
hâlis ve katkısız olmasına bağlıdır. Hadîste şöyle buyurulur:

"Ameller niyetlere göredir. Her bir kimse için
niyet ettiği şey vardır."[6]



 

 





[1]
Muhammed b. Abdulvehhab, Tevhid, Tevhid Yayınları: 80.





[2]
Muhammed b. Salih el-Useymin, Üç Esas, Guraba Yayınları: 60.





[3]
Muhammed b. Salih el-Useymin, Üç Esas, Guraba Yayınları: 60-61.





[4]
Muhammed b. Abdulvehhab,
Tevhid, Tevhid Yayınları: 81.





[5]
Buhâri, Cenâiz: 3; Fedâilü Ashabı'n-Nebi: 5; Megâzî: 83; İbn Mâce, Cenâiz:
65; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 5/220.





[6]
Buhârî, Bed'ül Vahy: 1; ltk: 6; Menâkıbu'l-Ensâr: 45; Talâk: 11; Hıyel: 1;
Müslim, İmâre: 155; Ebû Dâvud, Talâk: 11; Hamdi Döndüren, Şamil İslam
Ansiklopedisi: 3/53-54.