Fecir | Konular | Kitaplar

İbâdet; Kalıp ve Kalbin, Tüm Organların Allah'a Yönelmesidir

İbâdet




İbâdet; Kalıp ve
Kalbin, Tüm Organların Allah'a Yönelmesidir

 

Bazı insanlara göre ibâdet, kuru bir inanç kabul
edilirken, bazılarına göre de sadece belirli hareketleri yapmaktan ibaret
sanılmaktadır. Yine bir kısım insanlar, Allah'a ibâdetin gayesini tam olarak
anlayamadıklarından, yaptıkları ibâdetlerinde, ya şuursuzca davranırlar, ya da
ibâdeti dünyevî fayda açısından değerlendirirler. Bütün bunların yanında, pek
çok insan da, Allah'ın ve O'nun dininin dışında birtakım varlıklara, sistemlere
ibâdet ederek onlara kul olmuştur.

İbâdeti, sadece dış görünümündeki şekillerde
değerlendiren kimseler, ibâdetlerde titiz davranmayı, ilk anda bir nevi dar
görüşlülük, yahut şekilcilik olarak kabul edebilirler. Ancak, daha derin ve
etraflıca düşünülüp araştırılırsa, pek çok gerçeklerin farkına varmak mümkün
olur. İbâdet, Allah ile her an ilişki kurmaya bir vâsıtadır. İbâdet, ruhun ve
bedenin ölçülü ve disiplinli bir hale gelişini sağlar. Güzel ahlâkı yansıtan
hareketleri içeren, ruhumuzun Allah'a yabancılaşmasını önleyerek O'nu bize
unutturmayan, ibâdettir.

İnsanın, ruhundaki gizli duygularını dışa vurmak
için, zâhirî şekilleri kullanma eğilimi vardır. Bu gizli duyguları anlatmak
için, zâhirî şekillere başvurmadan insan, ruhî duygularını tatmin edemez.
Duygularını bu şekillerle ifadelendiren insan, hissen ve ruhen bir bütünlük
kazanır. Bu haliyle de rahat edip huzura kavuşur.

İslam dini, bütün ibâdet kurallarını bu fıtrî
esas üzerine kurmuştur. Bunun için işi, ne sadece içten gelen niyetlere, ne de
ruhî duygulara terk etmemiş, aksine ibâdetlere ait yönelişlerde, dış ile içi
(zâhir ile bâtını) tam bir uyum içerisine sokarak huzur ve mutluluk temin
edilmiştir. Bu cümleden olmak üzere mü'min, namazda kıbleye yönelir, hacda
belirli bir yerde ihrama girer, bir kıyafete bürünür, orucunu tutarken yemez, 
içmez... Böylece  her 
ibâdetiyle  bir hareket, her hareketiyle de bir ibâdet icrâ eder. İslâm dini bu
yöntemiyle nefsin zâhiri ile bâtınını birleştirip, kuvvetler arasını
denkleştirir. Bunun sonucunda kendi mefkûresine uygun olarak insan fıtratına tam
bir uyum bahşeder.



[1]

 

 





[1]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.