Fecir | Konular | Kitaplar

Kur'an ve Sünnette İblis

Kur

Kur'an ve Sünnette
İblis:

İblis kelimesinin türediği kök Kur'an'da lugat
manasıyla da kullanılmıştır. Lugat anlamındaki; "Allah'ın rahmetinden umut
kesmek, umutsuz kalıvermek" anlamlarında Kur'an-ı Kerim'in çeşitli surelerinde
kullanılmıştır.[1]

Kur'ân-ı Kerim'de bildirildiğine göre

"Allah meleklere: "Ben, balçıktan işlenebilen
kara topraktan bir insan yaratacağım; onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye
kapanın" demişti. Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde
ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi. Allah: "Ey İblis! Secde
edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?" dedi. O: "Balçıktan,
işlenebilen kara topraktan yarattığın insana
secde edemem" dedi. "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin.
Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi. İblis: "Rabbim! Beni hiç
olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar ertele" dedi. Allah: "Sen bilinen gün
gelene kadar bırakılanlardansın" dedi. İblis: "Rabbim beni saptırdığın için and
olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın
kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım " dedi Allah söyle dedi: "Benim
gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun
olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır ve cehennem onların hepsinin
toplanacağı yerdir" dedi. (el-Hicr, 15/28-43; el-İsra, 17/61)

"Böylece İblis, Adem (a.s)'e secde etmekten
kaçındı, büyüklük tasladı ve inkar edenlerden oldu."
(el-Bakara: 2/34; el-A'raf: 7/11).
İblis'i böbürlendiren, Adem (a.s)'e secde etmekten
alıkoyan hususlardan biri de, onun ateşten yaratılmış olmasıdır. Ona göre
ateşten yaratılmış olmak bir üstünlük vesilesidir. Bunu, onun şu sözlerinden
anlıyoruz:

"...Allah: "Ey İblis, ik elimle yarattığıma
secde etmekten seni alıkoyan nedir? Böbürlendin mi? yoksa gururlananlardan
mısın?" dedi. İblis: "Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu
çamurdan yarattın?" dedi. Allah: "Defol oradan, sen artık kovulmuş birisin, ceza
gününe kadar lanetim senin üzerinedir." dedi..."
(Sad: 38/71-85)

Yine Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğine göre
İblis, yalnız Allah'a isyan etmekle kalmamış; Adem (a.s)'ın ve eşinin Cennet'ten
çıkarılmalarına sebep olmuş ve böylece insanoğluna en büyük düşmanlığını da
yapmıştır. Şöyle ki:

Allah: "Ey Adem! Doğrusu bu senin ve eşinin
düşmanıdır. Sakın sizi Cennet'ten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu
Cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın, orada ne susarsın ne de güneşin
sıcağında kalırsın." dedik ama şeytan ona vesvese verip: "Ey Adem (a.s) sana
sonsusuzluk ağacını ve çökmesi mümkün olmayan bir saltanatı göstereyim mi?"
dedi. Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi, ayıp yerleri
görünüverdi. Cennet yapraklarıyla örtünmeye koyuldular. Adem, Rabbine
başkaldırdı ve yolunu şaşırdı. Rabbi yine de onu seçip tövbesini kabul etti, ona
doğru yolu gösterdi. Onlara şöyle dedi: "Birbirinize düşman olarak hepiniz
oradan (Cennet'ten) inin" (Taha: 20/117-123)

İblis'in genel karakteri, büyüklük taslamak ve
inkar, insanlara kötü şeyleri iyi göstermek ve onları doğru yoldan saptırmak ve
insanlara vesvese vermektir. İşte bunun içindir ki Yüce Allah:

"Ey insanoğulları! Siz beni bırakıp İblis'i ve
soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık
edenler için bu ne kötü değişmedir."
(el-Kehf: 18/50)

Bu son ayette İblis'in "Cinlerden olduğundan ve
onun soyundan" bahsedilmektedir. Diğer bir ayette de: "Onlar azgınlar ve
İblis'in adamları hepsi tepetakla oraya (cehenneme) atılırlar." (eş-Şuarâ:
26/94-95) buyurulmak suretiyle, İblis'in ordularının olduğuna da dikkat
çekilmektedir. İnsanların beraberlerinde onlara vesvese veren bir şeytanın
bulunduğunu bir başka hadis-i şerifte de görüyoruz.

Hz. Âîşe (r.a) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (s.a.s) bir gece yanımdan çıkıp gitti. Ben
bundan dolayı kıskançlık duydum. Biraz sonra geldi ve benim kıskandığımı
hissetti. Bana:

"Neyin var ey Âîşe, kıskandın mı?..."
diye sordu. Ben:
"-Bana ne olacak, benim gibisi, senin gibi bir zatı
kıskanmaz mı?" dedim.

Rasulullah:

"-Sana, şeytanın mı geldi?" dedi.
Ben:
"-Ey Allah elçisi, benimle beraber bir şeytan mı var?"
dedim. O da:

"-Evet..."
dedi

"-Her insanın yanında bir şeytan var mıdır?"
dedim." O da:
"-Vardır", buyurdular, Ben yine:
"Seninle de mi ey Allah'ın Resulu?" diye sordum. şöyle
buyurdu:

"-Evet. Fakat, Rabbim ona karşı bana yardım etti
de o da müslüman oldu."[2]

Bu hadisten, İblis olarak bildiğimiz şeytandan
başka, her insanın yanında, onu doğru yoldan saptırmak için bir şeytanın da
bulunduğunu öğreniyoruz. Ancak bununla insan kalbinde lümme-i şeytaniyye denilen
şeytanın ahizesi gibi vazife gören parçanın kastedilmesi de mümkündür.

Şeytana karşı alınacak tedbirleri şöyle
sıralayabiliriz:

Her insanın yanında bir şeytan olduğuna göre,
ondan nasıl emin olacağız ve onun bizi doğru yoldan saptırmak için başvuracağı
hilelerden kendimizi nasıl koruyacağız? Kur'an-ı Kerim'de bazı ayetlerde şöyle
buyurulur:

"Kur'an okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan
Allah'a sığın. "(Eûzü billahi mineşşeytanirracim) Doğrusu şeytanın, inananlar ve
yalnız Rablerine güvenenler üzerinde nüfuzu yoktur. Onun nüfuzu (etkisi) sadece
onu dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlar üzerinedir."
(en-Nahl: 16/98-100)

Şeytanın telkinlerine uyanlarla, şeytan hakkında
ise bir ayette şöyle buyuruluyor:

"Onlar azgınlar ve İblis'in adamları, hepsi tepe
taklak oraya (cehenneme) atılırlar."
(es-Şuarâ: 26/94-95)

Yukarıda anlamını verdiğimiz ayetlerden de
anlaşılıyor ki, Allah'a içtenlikle inanarak ibadet eden insanlar üzerinde,
-kurşuna karşı çelik yelek giyilmiş gibi şeytanın hiçbir etkisi olamamaktadır.
Allah'a inanıp emirlerine uyan ve Peygamber efendimiz (s.a.s)'in gösterdiği
yoldan giden kişiler, şeytana galip gelmişler demektir. O halde, şeytana boyun
eğmemenin tek yolu, Allah'a samimi olarak inanmak ve ibadetleri tam yapmak Hz.
Peygamber (s.a.s)'in gösterdiği yoldan ayrılmamaktadır. Her işimize başlarken
de: "Euzü besmele" ile başlamaktır.[3]



[1]
er-Rum: 30/12, el-En'âm: 6/44; el-Mü'minun: 23/77; el-Zuhruf: 43/75 bk.
Râgıb el-İsfahani, el-Müfredat fi Garibi'l-Kur'an, Beyrut (ty.) s. 60; İbn
Manzur, Lisanü'l-Arab, Beyrut (ty.), VI, 29.


[2]
Müslim, Münafıkun: 11; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 6/115.


[3]
Ahmet Güç, Şamil İslam Ansiklopedisi: 3/58-59.