Fecir | Konular | Kitaplar

Kur'ân-ı Kerim'de İftirâ Kavramı

Kur

Kur'ân-ı Kerim'de
İftirâ Kavramı

İftirâ kelimesi ve türevleri, Kur'ân-ı Kerim'de
toplam 60 yerde geçer. Bâtıl, boş, yalan, asılsız ve iftira anlamına gelen "zûr"
kelimesi de Kur'an'da 4 yerde geçer: 22/Hacc, 30; 25/Furkan, 4, 72; 58/Mücâdele,
2. İftirâ ve hayrette bırakan şenî ve yalan söz anlamına gelen bühtân kelimesi
ise 6 âyette kullanılır (4/Nisâ, 20, 112, 156; 33/0Ahzâb, 58; 24/Nûr, 16; 60/Mümtehıne,
12).

Kur'ân-ı Kerim'de iftira kavramı, daha çok,
"Allah hakkında yalan uydurma, O'nun birliği, yetkinliği ve aşkınlığı ile
bağdaşmayan iddiâlar ileri sürme" mânâsında yer almaktadır (Meselâ bk.3/Âl-i
İmrân, 94; 6/En'âm, 21, 93, 144). Bu âyetlerin birinde, Allah'ın, kendisine
şirk/ortak koşma dışında, dilediği kimselerin bütün günahlarını bağışlayacağı
ifâde edildikten sonra, "Allah'a şirk/ortak koşan kimse yanlış bir inanç
uydurup büyük bir günah işlemiş olur" (4/Nisâ, 48) denilmektedir. Diğer
âyetlerde ise putperestlerin, Kur'an'ı Hz. Peygamber'in tertip ettiği iddiâları
(meselâ, bak. 10/Yûnus, 38; 11/Hûd, 13, 35), yine onların, putların tanrı olduğu
inancını uydurmaları (3/Âl-i İmrân., 24, 6/En'âm, 24; 7/A'râf, 53) ve Allah'a
isnat ederek kendi kafalarından hükümler koymaları (6/En'âm, 138, 140) iftirâ
kavramıyla ifâde edilmektedir. Âyetlerde "ifk" kelimesi, yalan, iftirâ (24/Nûr,
11, 12; 25/Furkan, 4; 34/Sebe', 43), "bühtân" da iftirâ, asılsız iddiâ (4/Nisâ,
20, 112, 156; 24/Nûr, 16) mânâsında kullanılmıştır.

"Artık bundan sonra kim Allah'a karşı yalan
uydurup iftira düzerse, işte onlar, zalim olanlardır."
(3/Âl-i İmrân, 94)

"Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını
bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk
koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur."
(4/Nisâ, 48)

"Bak, nasıl da Allah üzerine yalan
uyduruyorlar; apaçık bir günah olarak bu (onlara) yeter!"
(4/Nisâ, 50)

"Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu
bir suçsuza yüklerse gerçekten o böyle bir yalan (iftirayı, bühtan)ı ve apaçık
bir günahı yüklenmiştir." (4/Nisâ,
112)

"... Kâfirler, yalan yere Allah'a
iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz."
(5/Mâide, 103)

"Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden
veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler
kurtuluşa eremezler." (6/En'âm, 21)

"Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden
veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken ‘bana da vahy geldi' diyen ve
‘Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim' diyenden daha zâlim kim
vardır? Sen bu zâlimleri, ölümün ‘şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin
ellerini uzatarak onlara: ‘Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın,
bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek
(yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz'
(dediklerinde) bir görsen..." (6/En'âm,
93)

"Yine bunun gibi onların ortakları, müşriklerden
çoğuna çocuklarını öldürmeyi süslü gösterdiler. Hem onları helake düşürmek, hem
kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için. Allah dileseydi bunu
yapmazlardı; sen onları ve düzmekte oldukları iftiraları bırak.
Ve kendi zanlarınca dediler ki: ‘Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır.
Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da
sırtları haram kılınmıştır.' Öyle hayvanlar vardır ki, -O'na iftira etmek
suretiyle- üzerlerinde Allah'ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte
olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir." (6/En'âm, 137-138)

"Çocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın
akılsızca öldürenler ile Allah'a karşı yalan yere iftira düzüp Allah'ın
kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar, elbette hüsrâna
uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu
bulamamışlardır." (6/En'âm, 140)

"... Hiçbir bilgiye dayanmaksızın insanları
saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?
Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidâyete erdirmez."
(6/En'âm, 144)

"Onlar bir kötülük yaptıkları
zaman: ‘Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti' derler. De ki:
Allah kötülüğü emretmez. Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"
(7/A'râf, 28)

"Öyleyse, Allah'a karşı yalan uydurup iftira
düzenden veya âyetlerini yalanlayanlardan daha zâlim kimdir? Kitap'tan
kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına
son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: ‘Allah'tan
başka taptıklarınız nerede?' ‘Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp kayboldular'
diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kâfirler olduklarına kendi
aleyhlerinde şehadet ettiler." (7/A'râf,
37)

"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim
tekrar sizin dininize dönmemiz, Allah'a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur.
Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş
değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül
ettik. ‘Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında ‘Sen hak ile hüküm ver,' Sen ‘hüküm
verenlerin' en hayırlısısın." (7/A'râf,
89)

"Buzağıyı (tanrı) edinenler var ya,
işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir alçaklık
erişecektir. Biz iftiracıları böyle cezalandırırız."
(7/A'râf, 152)

"Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden ve
O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Şüphesiz O, suçlu günahkârları
kurtuluşa erdirmez." (10/Yûnus, 17)

"De ki: ‘Allah'ın sizin için indirdiği sizin bir
kısmını haram ve helal kıldığınız rızıktan, haber var mı? Söyler misiniz?' De
ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah hakkında yalan uydurup iftira mı
ediyorsunuz?" (10/Yûnus, 59)

"Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerin
kıyâmet günü zanları nedir? Şüphesiz Allah, insanlara karşı büyük ihsan (Fazl)
sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler."
(10/Yûnus, 60)

"(Müşrikler:) "Allah çocuk edindi"
dediler. Hâşâ! O bundan münezzehtir. O'nun (çocuğa) ihtiyacı yoktur. Göklerde ve
yerde ne varsa O'nundur. Bu hususta yanınızda herhangi bir delil yoktur. Allah
hakkında bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"
(10/Yûnus, 68)

"De ki: ‘Allah hakkında yalan uydurup iftira
edenler, kurtuluşa ermezler."
(10/Yûnus, 69)

"Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden
daha zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve şâhitler: ‘Rablerine
karşı yalan söyleyenler bunlardır' diyecekler. Haberiniz olsun; Allah'ın lâneti
zâlimlerin üzerinedir." (11/Hûd, 18)

"Bir de kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden, mahiyetini bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar.
Allah'a andolsun ki, iftira etmekte olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya
çekileceksiniz!"
(16/Nahl, 56)

"Dillerinizin uydurduğu yalana
dayanarak ‘Bu helâldir, şu da haramdır!' demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan
uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa
eremezler." (16/Nahl,
116)

"Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan
sonra dört şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini
ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fâsık olanlardır."
(24/Nûr, 4)

"Eşlerine zinâ isnâdında bulunup
da kendilerinden başka şâhitleri olmayanlara gelince, onların her birinin
şâhitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına
yemin ederek şâhitlik etmesidir."
(24/Nûr, 6)

"Doğrusu uydurulmuş bir yalanla gelenler sizin
içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer
saymayın aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı
günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük
bir azab vardır."

"Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile
kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: ‘Bu, açıkca
uydurulmuş iftira bir sözdür' demeleri gerekmez miydi?

"Onların (iftiracıların) da bu
konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitler getiremediler,
öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler."
(24/Nûr, 13)

"Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın
lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı
size mutlaka büyük bir azap isâbet ederdi."

"Çünkü siz bu iftirayı, dilden
dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda
geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah
katında çok büyük (bir suç)tur."

Onu işittiğiniz zaman: ‘Bu konuda söz söylemek
bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen yücesin; bu, büyük bir iftiradır' demeniz gerekmez
miydi?

Eğer mü'min insanlarsanız, Allah,
bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakındırıp uyarır.

Ve Allah âyetleri size açıklıyor.
Allah, (işin iç yüzünü) çok iyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Mü'minler arasında çirkin şeylerin
yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da âhirette de çetin bir ceza
vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz."
(24/Nûr, 11-19)

"Namus sahibi bir şeyden habersiz mü'min
kadınlara (zina suçu) atanlar dünyada ve âhirette lânetlenmişlerdir. Ve onlar
için büyük bir azab vardır."

O gün dilleri, elleri ve ayakları,
yapmış olduklarından dolayı aleyhlerinde şahitlik edecektir.

O gün Allah onlara gerçek
cezalarını tastamam verecek ve onlar Allah'ın apaçık gerçek olduğunu
anlayacaklardır."
(24/Nûr, 23-25)

"İnkâr eden kâfirler dediler ki: ‘Bu (Kur'an)
olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir
başka topluluk da yardımda bulunmuştur.' Böylelikle onlar, hiç şüphesiz
haksızlık ve iftira ile geldiler.

Yine onlar dediler ki: (Bu
âyetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan,
öncekilere ait masallardır.
(25/Furkan, 4-5)

"Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden
veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkâr
edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok?"
(29/Ankebût, 68)

"Mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara irtikâp
etmedikleri (bir suç) sebebiyle (iftira atarak) eziyet edenler ise, gerçekten
bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir."
(33/Ahzâb, 58)

"Acaba o, yalan yere Allah'a
iftira mı etmiştir? Yoksa onda delilik mi var?' (dediler). Hayır! Âhirete
inanmayanlar azaptadırlar ve derin bir sapıklık içindedirler."
(34/Sebe', 8)

"Onlara apaçık âyetlerimiz
okunduğu zaman demişlerdi ki: Bu, sizi babalarınızın taptığı (putlardan)
çevirmek isteyen bir adamdan başkası değildir. Ve yine bu (Kur'an) da uydurulmuş
bir yalandan başka bir şey değildir, dediler. Hak kendilerine geldiğinde onu
inkâr edenler de: Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir, dediler."
(34/Seabe', 43)

"Ey iman edenler! Eğer bir fâsık
size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir
topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."
(49/Hucurât, 6)

"Ey Peygamber, mü'min kadınlar, Allah'a hiçbir
şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek,
elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp-uydurmamak (gayri meşru olan bir
çocuğu kocalarına dayandırmamak), ma'ruf (iyi, güzel ve yararlı bir iş)
konusunda isyan etmemek üzere, sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman,
onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret iste. Şüphesiz
Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
(60/Mümtehıne, 12)

"İslâm'a çağırıldığı halde Allah'a
karşı yalan uydurandan daha zâlim kim olabilir?! Allah, zâlimler topluluğunu
doğru yola erdirmez."
(61/Saff, 7)