Fecir | Konular | Kitaplar

Kazf Nâmuslu Bir Kimseye Zinâ İftirası

Kazf

Kazf: Nâmuslu Bir
Kimseye Zinâ İftirası

Kuvvetle atmak, sözü ağzından atıvermek,
dokundurmak, iffetine iftira etmek anlamına gelen "kazf", terim olarak; Nâmuslu
bir erkek veya kadına "sen zinâ ettin..." ey zâniye..." gibi sözlerle zinâ
suçlaması yapmak anlamında bir İslâm hukuku terimidir. Kazf büyük
günahlardandır. Bu konuda Cenab-ı Hakk "Şüphesiz nâmuslu, kendi halinde olan
mü'min kadınlara (zinâ iftirâsı) atanlar, dünyada ve âhirette lânet olunurlar.
Onlar için büyük bir azap vardır" (24/Nûr, 23) buyurmuştur. Hz. Peygamber
(s.a.s.) de bir hadis-i şeriflerinde, kazfi, insanı helâke götüren yedi unsurdan
biri olarak zikretmiştir (Buhârî, Vesâyâ 23).

Kazf cezası, eğer iftirayı yapan kimse hür ise
cezası seksen değnektir: "Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup da, sonra
dört şahit getiremeyenlere seksen değnek (hadd) vurur, onların şahitliklerini de
ebediyyen kabul etmeyin" (24/Nûr, 4). Değnekler vücudunun belirli bir yerine
değil, çeşitli yerlerine vurulur. Yalnız manto, palto gibi dış elbiseleri
çıkarılır. Eğer iftira eden köle ise cezası kırk değnektir: "Câriyelere, hür
kadınlara olan azabın yarısı vardır" (24/Nûr, 4).

İftira edilen kimsenin muhsan olması; hür,
akıllı, bâliğ, müslüman ve namuslu olması demektir. Kişi iftira ettiğini
söyleyip sonra bundan caymaya kalkarsa, bu kabul edilmez, yani kendisine cezâ
uygulanır. Bir kâfire zina isnad eden veya bir müslümana zinadan başka bir şey
atfeden meselâ, ey fâsık, ey kâfir veya ey habis diyen kimse İslâm Devletinin
koyduğu bir ceza (ta'zir) varsa onunla cezalandırılır.

Ta'zirin en çoğu otuzdokuz en azı üç sopadır.
Hakim birisine had uygulayıp veya ta'zir ettiğinden dolayı o kimse ölürse, hakim
sorumlu değildir. İftiradan dolayı had cezası uygulanan müslüman tevbe etse
bile, şahitliği kabul olunmaz (bk. en-Nur, 24/4). Ancak tevbesi sebebiyle
fâsıklıktan kurtulmuş olur. Şâfiîlere göre ise tevbe edince, hem fâsıklıktan
kurtulur, hem de bundan sonra şahitliği kabul edilir.

Kâfir iken, iftiradan dolayı kendisine had
cezası uygulanan müslüman olursa, şahitliği kabul olunur. Çünkü müslüman olmakla
kendisine şahitlik hakkı yeniden doğar (el-Kurtubî, el-Cami' fi Ahkâmi'l-Kur'ân,
Beyrut 1965-1966, XII, 190-195; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili,
İstanbul 1936, IV, 3478-3483; Mevdûdî, Tefhimul Kur'ân, İstanbul 1986, III, 431
vd. Seyyid Kutup, Fî Zilâli'l Kur'ân, İstanbul t.y., X, 381 vd.). (11)