Fecir | Konular | Kitaplar

İlmi Gizlemek 

İlmi Gizlemek



İlmi Gizlemek

 

Âlimler, sahip oldukları ilimleri
başkalarına aktarmak zorunda mıdırlar? Başka bir deyimle, ilmi gizlemek, kınanan
ve suç sayılan bir iş midir?

Kur'an-ı Kerim'de bu konuda yahudi ve
hıristiyanlarla ilgili olduğu halde, hükmü müslümanları da kapsayan bazı ayetler
vardır.  "İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti Biz kitap'da insanlara
açıkça belirttikten sonra gizleyenler var ya; işte onlara hem Allah lânet eder,
hem de bütün lânet edebilenler lânet eder. Ancak, tevbe edip durumlarını
düzeltenler ve gerçeği açıklayanlar başkadır; onları bağışlarım. Çünkü Ben
tevbeyi çokça kabul eden ve çokça merhamet edenim." (2/Bakara, 159-160)

"Allah'ın indirdiği kitap'tan bir şeyi
gizleyip onu az bir paha ile değişenler yok mu, işte onların yiyip de
karınlarına doldurdukları, ateşten başka bir şey değildir. Kıyamet günü Allah,
ne kendileriyle konuşur ve ne de onları temize çıkarır. Orada onlar için can
yakıcı bir azap vardır. Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfiret bedeli
olarak da azabı satın almış kimselerdir. Onlar, ateşe karşı ne kadar
dayanıklıdırlar! O azabın sebebi, Allah'ın, kitabı hak olarak indirmiş
olmasıdır. (Buna rağmen farklı yorum yapıp) kitap'ta ayrılığa düşenler, elbette
derin bir anlaşmazlığın içine düşmüşlerdir."
(2/Bakara, 174-176)

Ayet-i kerimelerin hükmü, yalnız ehl-i
kitaba değil; Allah'ın ayetlerini gizleyen ve şer'î hükümleri açıklamayan
herkese şâmildir. Çünkü ayetin ifade tarzı, usûl âlimlerinin de dediği gibi özel
sebebe bağlı olmaksızın genel anlam ifade eder. Hadis-i şerif, bu konuda
müslüman bilginlerin sorumluluğunu aynı sertlikle ifade eder: "Kendisine bir
ilim sorulup da bunu gizleyen kimseye kıyamet gününde ateşten bir gem
vurulacaktır." (İbn Mâce, Mukaddime 24, hadis no: 261; Tirmizi, İlm 3, hadis
no: 2787) Sahabiler de bu ayeti aynı şekilde anlamıştır. Ebu Hureyre'nin şöyle
dediği rivayet edilmiştir: "Eğer Allah'ın kitabındaki bir ayet olmasaydı, size
hiçbir hadis rivayet etmezdim." Ebu Hureyre, bundan ilmi gizleyenlerle ilgili
olan ayeti okudu. (Ebu Hayyan, el-Bahru'l-Muhît I/454)   

"Kıyamet gününde bir adam getirilir ve
cehenneme atılır da cehennem değirmen merkebinin taşlarıyla (buğday) öğütmesi
gibi onu öğütür. Bunun üzerine cehennem halkı onun başına toplanır da: 'Ey
filan, sen ma'rufla emrediyor ve münkerden nehyediyor değil miydin?' derler. O
da: 'Evet, ben ma'rufla emrederdim de onu kendim yapmazdım ve yine ben,
münkerden nehyederdim de, onu kendim işlerdim' der."
(S. Buhâri, Fiten, 17; hadis no: 46;  S. Müslim, Zühd 7, hadis no: 51 (2989)
         

Âlim, bilmeyen kalabalığa gerçek ve
doğru yolu gösterici olması bakımından "Rabbinden sana indirilen gerçekleri
insanlara bildir." (5/Mâide, 67) ilâhî emrine muhatap olan peygamberin
izindedir.

"Onlar ki, Allah'ın gönderdiği
emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar.
Hesap görücü olara Allah (herkese) yeter."
(33/Ahzâb, 39)

Kur'an'ın itikadda hedefi iki şey
üzerinde yoğunlaşır. Bunlar: İlmî tevhid ve amelî tevhid'dir. Allah Rasülü, bu
iki tehvidi sağlamk için gönderilmiş, diğer peygamberlerin daveti de yine
bunları üzerine olmuştur. Çünkü saadet, manevî kemal şu iki şeyden gelir:
Faydalı ilim ve sâlih amel. İlmî tevhid, faydalı ilim; amelî tevhid de sâlih
ameldir. Faydalı ilim, Allah'ı bilmek; sâlih amel de Allah'ın emri gereği
hareket etmektir. Faydalı ilim, iman ile, Peygamberin haber verdiği şeyleri
tasdik etmek; sâlih amel de şeriki olmayan tek bir Allah'a  kulluk ve Rasülü'ne
itaattir ki İslâm dini de işte budur.

Bize düşen, müslümanlığı gaye edinmek
ve onu hayatın mihveri saymaktır. Artık bize gereken, Rasül'ün dünyaya bıraktığı
"mîras" ile kalbimizi diri tutmak, böylece fikrimize ve hayat yolumuza aydınlık
ufuklar açmaktır. Üzerimize borç olan, fikrimizi ve ilmimizi Allah'ın nimeti
kabul etmenin gereği olarak Allah yolunda kullanıp O'na fiilî şükrümüzü yerine
getirmek, kulluğumuzu kanıtlamak. Bir hayat ki, tüm kurumları ile vahyi
reddeder, kurumlarını, kurallarını, ilkelerini bâtıl tanzim eder ve ilim diye
takdim edilen bilim, yalnızca yanlışın aracıdır. İnsanın övünçle, aldatıcı bir
güvenle taşıdığı dünyada bile pek bir şeye yaramayan diploma ve etiketten ve
tehlikeli ve faydasız bir yükten ibarettir; Artık o bilgi bir silâhtır, ama
yalnızca imhâ ve intihar etmek için kullanılacak bir silâhtır. Bu bilgi ve onun
taşıyıcıları, dalâletin hâmili, hakikatin katilidirler. Onlar, sırat-ı
müstakimin önünde eşkiyadırlar; hak yolu keser, hevâya ve tâğutlara kulluğa
giden yolları açarlar. İlmiyle âmil bir âlim olamayıp sadece bilgi taşıyıcıları
olanlar da bunların değirmenine su taşımaktadırlar. (27) Bir depremlik, bir
kıyamlık canı olan ölümcül sistemi canlandırmak için ilmi koltuk değneği ve
payanda gibi dayarlar.

 

İbn Manzur, Lisânu'l-Arap, cilt:10,
İlm maddesi

Kitabü't-Tarifat, Seyyid Şerif
Cürcani, Bahar Y. s. 156

Râgıb, el-Müfredât, s. 193

Y. Fersahoğlu, Kur'an'da Zihin
Eğitimi, s. 151

A.g.e. s. 174 ve 225

Muhammed Kutub, İslâm'da Ferd ve
Cemiyet, s. 305

Elmalılı,  Hak dini Kur'an Dili, c. 1,
s. 265-266

İbn Kesir, Hadislerle Kur'an Tefsiri,
c. 2, s. 277

Mevdudi, Tefhimu'l-Kur'an, c. 1, s. 62

İbn Kesir, H. Kur'an Tefsiri, c. 1, s.
276-277

Seyyid Kutub, Fi Zılâli'l-Kur'an, c.
1, s. 116-117

Kur'an'da Temel Kavramlar, 419-420

Şâmil İslâm Ansiklopedisi, 3/134-135

Taftazani, Şerhu'l Akaid, 22-23

Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, 7/
5222

E. Sağıroğlu, Bilgiden Tevhide
Yükseliş,  s. 52-53

M. Sıddıkî, Bilimin İslâmî Temelleri,
20-21; Bilgiden Tevhide Yükseliş, 9-11

E. Sağıroğlu, Bilgiden Tevhide
Yükseliş,  s. 11

A. g. e. s. 50 ve devamı

İmam Gazali, İhya, 1/54

M. Yusuf Kandehlevi, Hayatü's-Sahâbe,
4/1503

E. Sağıroğlu, Bilgiden Tevhide
Yükseliş, s. 51

Fahreddin Râzi, Tefsir-i Kebir Terc.
2/ 283    

Gazali, İhya, c. 1, s. 82

Gazali, İhya, c. 1, s. 140

Bilgiden Tevhide Yükseliş,  s. 113

İzmir'li İsmail Hakkı,  (H. B. Çantay,
K. K. Mealinden naklen, 3/1231