Fecir | Konular | Kitaplar

Akidedeki Yeri

Akidedeki Yeri



Akidedeki Yeri:
 
İmamet meselesi, Ehl-i Sünnet
Ve'l-Cemaat'e göre akideye müteallik bir mesele değildir. Bunu, Şia akide
meselesi yaparak fazlaca büyütmüştür. Ehl-i Sünnet kelamcılarının akide
kitaplarında bu meseleye yer vermeleri muahhardır ve Teftazânî'nin de belirttiği
üzere, bu hususta ortaya çıkan itikâdî teşviş ve fitneleri bertaraf etmeye
râcidir. Şöyle der: "İnsanlar arasında imamet mevzuunda, bilhassa Râfizîler ve
Hâricîler cânibinden neşet eden fâsid itikadlar ve soğuk ihtilaflar şüyû bulup
yaygınlaşınca ve her bir tâife İslâmî kaidelerden bir çoğunun reddine,
Müslümanların itikadlarının bozulmasına, Hulefayı râşidin'in zemmedilmesine
müncer olan bir kısım taassub ve katılıklara düşünce, kelamcılar, -Hulefayı
râşidin'in ahvâlini araştırmaya, onların hilâfete liyâkatlarını ve
efdaliyetlerini tahkik etmeye lüzum olmadığı hususundaki kesin kanaatlarına
rağmen- bu imamet meselesini İlm-i Kelâma dâhil ettiler..."
Görüldüğü üzere, imamet
meselesi akideyi direk alâkadar eden bir mesele olmamakla beraber, mütekellimler
olsun, fakihler olsun, bütün İslâm âlimleri dini canlı tutup, sünneti ikame
etmek ve mazlûmları zâlimlere karşı korumak, hukuku tatbik etmek için ümmetin
mutlaka bir imama muhtaç olduğu hususunda, imamın varlığının şart olduğu
noktasında ittifak ve ısrar ederler.
Hattâ imamın lüzûmuna İslâm
tarihinde anarşistleri temsil etme durumunda olan Hâricîler istisna edilirse
bütün İslâm fırkaları parmak basarlar. Hâricîler, "arzular muhtelif, fikirler
mütebâyin (birbirine zıd) olduğu için, her bir gurup bir başka şahsa
meyledeceğinden imam seçimi, fitnelere, harplere sebep olur" gerekçesiyle imam
seçimi işine karşı çıkarlar.[1]

 




[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/281-282