Fecir | Konular | Kitaplar

Kureyşî Olması Meselesi

Kureyşî Olması Meselesi



Kureyşî Olması Meselesi:
 
İmamet meselesine temas eden
âlimler, umumiyetle, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in "İmamlar
Kureyş'tendir" (el-Eimmetü min Kureyş) hadisine dayanarak, imamın Kureyş
kabilesine mensub bir kimse olması gerektiğini söylerler. Ancak başka hadisleri
ve Kur'ân'ın "Takvâdan başka üstünlük kabul etmeyen ifadelerini nazar-ı itibâre
alan bir kısım âlimler bu görüşe katılmamışlardır.
Bu meselenin teferruatını kelam
kitaplarının ilgili bahislerine bırakarak şunu belirtelim ki, Kureyş'ten olma
şartı da diğer şartlar gibi, her şeyin normal olduğu, ideal bir vasatın mevcut
bulunduğu bir duruma bağlı olsa gerektir. Âlimlerin ihtilâfıyla da te'yid
edildiği üzere, bu, vâcib bir hüküm olmaktan ziyade, aranan diğer şartların
farklı adaylarda mütesâviyen bulunması hâlinde bir tercih vesîlesi olabilir. Bir
başka deyişle, diğer vasıflarıyla liyakatsız olan bir Kureyşli, sırf Kureyşli
olduğu için bu işe elyak görülmüş değildir. Binâenaleyh, diğer şartların
bulunmaması sebebiyle adamda ehliyet yoksa, Kureyşli de olsa seçilemiyeceği
açıktır.
Teftazânî'nin bir cümlesini
burada kaydetmeden geçemiyeceğiz. Üzerinde düşünüldüğü takdirde, bu konuda
hatıra gelebilecek bir kısım tereddüdleri çözmede ışık tutucu olacaktır: "İmamet
bâbında söylenenlerin geçerliliği iki temel şarta bağlıdır:
1- İhtiyar (yâni imamı
seçme hürriyeti).
2- İktidar (adayın
imamlığa liyakatı, ehliyeti).[1]

 




[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/286.