Fecir | Konular | Kitaplar

İmamın Tayin Ve Tesbiti

İmamın Tayin Ve Tesbiti



İmamın Tayin Ve Tesbiti
 
İslâm'ın anarşiyi önlemek
hususundaki gayretini görmek için, imam (devlet reisi) tâyininde uyulması
gerekli prensiplerini bilmemizde fayda var. Bu sebeple kısaca bunları belirtmeye
çalışacağız.
Bir kimsenin imam olabilmesi
için, daha önce belirtilen, imamda aranan şartların onda bulunması kâfi
değildir. Bu şartlara seçim veya tâyin işinin inzimam etmesi gereklidir. Bu üç
şekilde olur:
1- Hz. Ebû Bekir (radıyallahu
anh)'in halîfe oluşunda cereyan  ettiği şekilde, -biat esnasına hazır
bulunmaları mümkün olan ulema, rüesa ve adâlet ve rey sâhibi kimselerden oluşan-
ehlü'l-hal ve'l-akd tarafından seçilmek.
2- Hz. Ömer (radıyallahu
anh)'in halîfe oluşunda cereyan ettiği şekilde, selahiyetli bir kimse tarafından
tâyin edilmek. Selâhiyetli kimse, Ehl-i Sünnet'e göre, ya Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'dir, ya da önceki halifedir. Halîfenin, kendi yerine, ömrünün sonunda
birini tâyin edebileceği icma ile kabûl edilmiştir. Zira, Hz. Ömer, Hz. Ebû
Bekir tarafından yerine halife tâyin edildiği zaman Ashâb'tan kimse itiraz
etmemiş, herkes bunu kabul etmiştir. Onların bu kabulü halifenin yerine geçecek
kimseyi tâyin etme usûlünün meşruluğuna delil kabul edilmiştir.
3- Zor ve istila yoluyla
başa geçmek. Bir kimse imamın ölmesi ile veya, hilafete göz dikerek, kuvvet
yoluyla galebe çalıp biatsız, seçimsiz başa geçecek olsa, onun imamlık ve
hilafeti câiz olur. Böyle bir kimse şahsen âdil veya zâlim veya fâsık da olsa
mâsiyet (Allah'ın emirlerine zıt) olmayan emirlerine itaat etmek gerekir.
İmametin sübûtu meselesinde
kaydı gereken mühim bir nokta ehlü'l-hal ve'l-akd'in tamamının bir şahs üzerinde
ittifaklarının aranmamasıdır. Aranması gerektiğine dâir ne aklî, ne de naklî
hiçbir delil mevcut değildir. Bu sebeple âlimler, ehlü'l-hal ve'l-akd'den bir
veya iki kişinin biatını, imametin sübutu ve tahakkuku için yeterli
görmüşlerdir, yeter ki aday diğer şartları hâiz bulunsun. Nitekim, dindarlıkları
ve dinin her meselesinin tatbikinde gösterdikleri titizlik ve hassasiyetleri
herkesçe mâlum olan Ashâb (radıyallahu anh), bir iki kişi tarafından yapılan
halife tâyinlerine itiraz etmemişlerdir: Hz. Ömer, sadece Hz. Ebû Bekir
tarafından; Hz. Osmân, Abdurraman İbnu Avf tarafından seçildiler ve bu işe,
bütün ümmetin icmâını taleb şöyle dursun, Medine'deki ehlü'l-hal ve'l-akd'in
icmâını bile taleb etmediler.[1]
Birkaç Prensip: İslâm
cemiyetinde fitnenin önlenmesi maksadıyla, te'sîs edilen imamet telakkisine,
yine aynı gayeyi -yâni fitneyi önlemeyi- te'yid ve tahsil maksadlarına râci
birkaç prensibi daha burada kısaca zikredebiliriz:[2]

 




[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/300-301.




[2]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/301ç