Fecir | Konular | Kitaplar

Özetlersek;

Özetlersek




Özetlersek;



 

Bu bölümde inceleyeceğimiz âyetler ile bir
yandan bu surenin ekseni ve temel konuları arasında ve öte yandan yine bu cüzde
yer alan bir önceki âyetler kümesinin konuları arasında birçok ortak noktalar
vardır.

Bu bölümü oluşturan âyetler şu konular üzerinde
yoğunlaşıyor: Müslüman toplumun hayatını düzenlemek, onu câhiliyye tortularından
arındırarak yeni İslâmî karakteristikleri özümleyen bir yapıya kavuşturmak; bu
toplumu ehl-i kitap -Medine yahûdileri- konusunda, bunların öteden beri sürüp
gelen şirretlikleri ve katı inatları ve müslüman topluma yönelik bozgunculukları
konusunda uyarmak; kişilerin İslâm toplumunun gelişmesini, ilerlemesini
engellemek için harcadıkları çabaları büyüteç altına almak, özellikle bu yıkıcı
çabaların ahlâka ve toplumsal dayanışmaya yönelik olanlarına, bu yeni toplumun
gelişen gücünü sergileyen bu iki dinamik faktöre dönük yahûdi düşmanlıklarına
dikkatleri çekmektir.

Bu âyetler bu konularda yeni bir bakış
simgeledikleri için İslâm toplumunun temel dayanağını oluşturan Tevhid ilkesini,
yüce Allah'ı kayıtsız-şartsız bir bilme, prensibini vurgulayarak söze
giriyorlar. İslâm toplumunun hayatı ve her alanda, her yönde bu hayatı
düzenleyen sistemi bu temel ilke olan Tevhid'den kaynaklanır.

Bu derste âile düzenlenmesi ve toplumsal
düzenleme alanları hareket noktası alınarak ileri aşamalara ulaşılıyor ve sosyal
düzenleme sürecine yeni boyutlar kazandırılıyor. Geçen konuda âile kurumundan,
bu kuruma ilişkin yasal düzenlemelerden, bu kurumun varlığını koruyacak
önlemlerden ve yapısını pekiştirip sağlamlaştıracak ilişkilerden söz edilmişti.

Bu derste ise, İslâm toplumunda egemen olması
gereken âile-içi ilişkiler ve bu ilişkiler ile bağlantılı insanlar-arası
ilişkiler gündeme getiriliyor. Bu ilişkiler ile âile arasındaki bağ ana-babadan
ve ana-baba ilişkisinin uzantısı olan bir sosyal ilişki sürecinden söz edilerek
kuruluyor. Çapı gitgide genişleyen bu sosyal ilişkilerin âile yuvasının sıcak ve
sevecen ortamında gelişen duyguların yoğunlaşmasından kaynaklandıkları
vurgulanıyor. Değişik insan kesimlerine yönelen bu yapıcı ilişkilerin, ilk önce
âile ocağının bağrında ve bu duyarlı yuvanın okşayıcı kanatları altında
öğrenildiği vurgulanıyor. Devamla âile yuvasında vicdanlara ekilen bu
kucaklayıcı ilişki tohumlarının yeşerip boyatması ile bütün insanlardan oluşan
ortak insanlık âilesi içinde kaynaşmayı arayan geniş perspektifli bir ilişki
ağının temelinin atıldığı belirtiliyor.

Bu ders gerek bildiğimiz büyük âileyi ve gerekse
bütün insanlığı kapsamına alan büyük insanlık âilesini gözetmeyi ve bu alanda
herkesin yararlanabileceği değer yargılarını ve kriterleri geliştirmeyi telkin
eden direktifler içeriyor. Bu yüzden bu ders İslâm toplumunda egemen olan bütün
değer ölçülerine ve hayat sisteminin tümüne kaynaklık eden temel ilkeyi
hatırlatarak söze giriyor. Sözünü ettiğimiz temel ilke Tevhid ilkesi, yani yüce
Allah'ın birliğini onaylama prensibidir. Arkasından bütün hareketler, bütün
faaliyetler, bütün duygular ve bütün reaksiyonlar yüce Allah'a kulluk etme
kavramının kapsamına alınıyor. O Allah'a kulluk kavramı ki, müslümanın
vicdanında ve hayatında bütün insanî faaliyetlerin tek amacını oluşturur.

Bu geniş kapsamlı Allah'a kulluktan söz
açılmışken bununla bağlantılı olarak bu dersin ikinci fıkrasında namazın ve
namaz öncesi temizlenmenin bazı hükümleri gündeme getiriliyor. Bunun yanı sıra o
zaman henüz yasaklanmamış olan içkinin yasaklanması yolunda yeni bir adım
atılıyor. Bu yasaklama adımı bir yandan yeni toplumda sürekli ve aşamalı bir
yaklaşımla uygulanan İslâmî eğitim programının bir parçasını oluştururken öbür
yandan ibâdet ile namazla ve Tevhid ilkesi ile ilişkilendirilerek atılıyor.

Gerek bu dersi oluşturan âyetler zincirinin
halkaları arasında, gerek bu ders ile bir önceki ders arasında ve gerekse yine
bu ders ile elimizdeki surenin ekseni arasında sıkı bir ilişkinin olduğunu
gözlüyoruz. (Seyyid Kutub, Fî Zılâli'l-Kur'an)

Elmalılı der ki: "Erkekler, kadın üzerine
idâreci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imâmet, miras gibi işlerde)
diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (âile fertlerine)
harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını
emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık
ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt
verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat
ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok
yücedir, çok büyüktür.

Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye
düşerseniz bir hakem erkeğin tarafından, bir hakem de kadının âilesinden
kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten barıştırmak isterlerse,
Allah karı-koca arasındaki dargınlık yerine geçim verir. Şüphesiz ki Allah
hakkıyla bilendir, her şeyin aslından haberdardır." (4/Nisâ, 34-35)

Erkeklerin mirasta hak ettikleri paylarının
fazla olmasının hikmeti erkekler ve özellikle tam erkek olan erkekler, kadınlar
üzerinde hakimdirler, onların üstlerinde dururlar, işlerine bakarlar, dikkatle
gözetir, muhafaza ederler; kahyaları, müdürleri, koruyucuları, amirleridirler.
Küçükler de buna adaydırlar.